|
Bugün
demokratik ülkelerde ikiz çocuk dünyaya getiren kadınlar,
hükümet kurumlarının özel ilgilenme politikası sayesinde
tedavi, mesken, iktisat ve sosyal güvenlik yönünden özel
haklara sahip bulumkatadırlar.
Ne yazık ki, Doğu Türkistan’da dördüz çocuk dünyaya
getiren Amine isimli Uygur kadınının başına gelenler
Uygur analarının ve çocuklarının içler acısı durumunu
gözler önüne sermektedir.
Bu
yılın başında dördüz çocuk doğuran Amine isimli Uygur
kadını hükümet kurumlarının ilgisizliği, siyasi ve
iktisadî yönden dışlanması nedeniyle ailece yurdunu
barkını terk edip Urumçi sokaklarında dilencilik yapmak
zorunda kalmıştır.
“Tianshan Tori” (Tanrıdağı Ağı)nın 11 haziran tarihli
haberine göre, Kargılık İlçesi Han’erık çarşısındaki
Mettursun Musa’nın 28 yaşındaki eşi Amine Ablet,
Allah’ın lütfüyle kurban bayramının 2. günü dördüz çocuk
dünyaya getirmiştir. Ancak onun ailesindekiler hükümetin
plan dışında çocuk doğurdun diye cezalandırmasından
korkarak bu haberi 75 gün boyunca gizlemeye mecbur
kalmıştır.
Ancak, aradan 75 gün geçtikten sonra, Mettuırsun’un
komşuları onun evinden bebeklerin ağlama seslerini
duyunca şaşırmış ve bu haberi yaymışlardır.
Çin
hükümetinin Uygurlara yönelik soykırım amaçlı “planlı
doğum” politikasının acımasızca uygulandığı, hatta Uygur
çiftçilerinin de tek çocuk sahibi olmaya zorlandığı bu
günlerde Amine’nin dördüz çocuk dünyaya getirmesi tüm
Kargılık halkını sevindirmiştir.
Ama Amine’nin ailesi çok fakir olup, kocası odun
toplayıp satıyormuş. Kendisi işsiz olup, ailede
kayınpederi, kayınvalidesi ve diğer akrabaları olmak
üzere 16 kişi yaşıyormuş. Hükümetten hiçbir yardım
görmedikleri için, ailenin bebeklere süt alacak kadar
parası yokmuş. Bebekler büyüdükçe onların iktisadî
zorlukları da o derecede artmış ve kendi memleketinde
yaşayamayacak bir hâle düşmüşler.
Böylece karı koca danışmış ve dört çocuğunu alarak
Urumçi’ye gidip geçim yollarını aramaya karar
vermişlerdir. Onlar çocukları alarak 5 haziran akşamı
Urumçi’ye gelmişlerdir. Otelde kalacak paraları ya da
tanıdıkları olmadığı için dört çocuğuyla birlikte
sokakta kalmışlardır. Gelen geçenler onlara acıyarak
sadaka vermişlerdir. Onların dört çocukla birlikte
dilencilik yaptığını gören iki kardeş onları evlerine
götürüp kondurmuşlardır.
Ertesi gün
Amine’nin eşi Mettursun memleketinde kalan babasının can
çekişmekte olduğu haberini duyunca çaresiz Amine ile
dört çocuğunu Urumçi’de bırakıp “iki günde geleceğim”
diyerek Kargılık’a gitmiştir. Dört çocuğuyla tek başına
kalan Amine Urumçi sokaklarında dolaşıp dilencilik
yapmak mecburiyetinde kalmıştır.
Amine, kendisiyle röportaj yapan “Tianshan Tori”
muhabirine: “ Şu anda hava soğuk değil, dışarıda kalsam
da olur, iki gün sonra çocukların babası gelecek, gerçi
geleceğim karanlık gözükse de, çocuklarım için burada
kalıp para kazanarak onları yüksek okullarda okutacağım,
memleketime dönmek istemiyorum, çocuklarım da bizimki
gibi günlere kalmasınlar” diye cevap vermiştir.
“Tianshan Tori”nin yukarıdaki haberinde, Amine’nin 7
haziranda dört çocuğuyla birlikte Urumçi 12. Ortaokul’un
kapısı önünde durduğu, pek çok kişinin hayranlıkla
onları sardığı ve bazılarının onlara 10-20 yuan para
verdikleri anlatılmıştır.
Gerçi Amine’nin kendi memleketinden ayrılıp dilencilik
yapmak zorunda kalmasına Çin hükümetinin adaletsiz ve
insanlık dışı siyaseti sebep olduğu gerçeği açıkça
ortadaysa da, Çin medyası Amine’nin bu acı kaderini onun
çok çocuk sahibi olmasına bağlayarak anlatmaktadır.
Uygur
Türkçesinden Türkiye Türkçesine uyarlayan: Mehmet Emin
BATUR
|
|