|
Herkesin de bildiği gibi bu yıl 05.01.2007 günü Aktu
nahiyesinin Koşrap köyü sınırları içerisinde Çin
askerleri ile Uygur bağımsızlık savaşçıları ararsında
geniş çaplı bir silahlı çatışmanın meydana gelmiş
olmasından sonra, Çin hakimiyeti bu olayı bahane ederek
“3 Türlü Güçler ve Doğu Türkistan teröristlerine sert
darbe vurarak Sinkiang(Doğu Türkistan)ın huzur ve
güvenliğini koruyalım” şeklindeki siyasi sloganı yeniden
ortaya çıkartarak bütün Doğu Türkistan genelinde
Uygurların milli hareketlerine karşı acımasızca sindirme
ve Uygur siyasi kaçaklara karşı ise, genel bir tutuklama
kampanyası başlatmıştır.
Birkaç günden beri Sinkiang(Doğu Türkistan)Askeri
bölgesi, Otonom bölge(Doğu Türkistan)yüksek yargı
mahkemesi, Otonom Bölge(Doğu Türkistan) Teftiş Mahkemesi,
Otonom Bölge(Doğu Türkistan)Toplum Güvenlik Bakanlığı,
Bingtuen Toplum Güvenlik Dairesi başta olmak üzere her
kademeden resmi organ ve birimler arka arkaya büyük
toplantılar düzenleyerek ve beyanatlar düzenleyerek
“Bütün resmi oarganların asıl güçlerini Üç Türlü Güçlere
darbe vurmaya yöneltmeleri gerekir.” Diyerek nara atıp
“Sinkiang(Doğu Türkistan)ın güvenliğini ve halkların
barış ve huzurunu tehdit etmekte ve bozgunculuk yapmakta
olanlar tamamıyla işte bu 3 Türlü güçlerdir.” Şeklindeki
safsatayı geniş çaplı olarak yaymaktadırlar.
Çin medyası da, Çin hâkimiyetinin yukarıdaki telaffuzuna
uyumlu bir şekilde içerde ve dışarıda propaganda
kampanyası yürütmektedir. BU durumda Çin’in “Üç Türlü
Güçler” olarak adlandırdığı kimlerdir? Bu hâkimiyetin
nazarındaki “3 Türlü Güçler” ise, kendilerinin insani
hak ve hukuklarını, bu cümleden olarak Çin Anayasasında
ve Çin tarafından yayınlanan “Milli İçerikli Otonomi
Yasası”nda vurgulanan milli, dini, siyasi, iktisadi ve
daha başka hak ve hukukları isteyen ve Çin hâkimiyetinin
müstemlekecilik politikasına karşı çıkan Doğu Türkistan
halkıdır!
Mesela, Amerika’daki ünlü Çinli yazar Wang Lixsong dış
ülkelerdeki demokratik Çin basınında yayınlanan bir
makalesinde “Çin hükümetinin milli bölücüler diyerek
adlandırdıkları Sinkiang(Doğu Türkistan)da hükümetten ve
komünist partiden rahatsızlık duyan ve onlara karşı
çıkanlardır.” Demiştir.
Çin’in Yasal organlarının son 10 yıldan beri bütün
gücünü Uygurların milli hareketlerini bastırmaya
yöneltmeleri sebebiyle Doğu Türkistan’daki Çinli
göçmenler ararsında cinayet, soygun, gasp,
dolandırıcılık, hırsızlık, Uyuşturucu madde ticareti,
ihanet, rüşvetçilik gibi konulardaki suç dosyalarını
şiddetle çoğalmakta olmasına sebep olmuştur. Günümüzde
Çinli göçmenler Doğu Türkistan’ın varlığını ve toplum
güvenliğini tehdit etmekte olan en önemli etken
durumundadır. Bu gerçek sadece Doğu Türkistanlılar
tarafından değil, dış ülkelerdeki Çinli demokratlar
tarafından da sürekli olarak ifade edilmektedir.
Mesela, Tayvan merkezi haber ajansının muhabiri Lin
Yuguo’nun 29.12.2005 günü Sinkiang(Doğu Türkistan)dan
verdiği habere göre “Pekin makamlarının ağır suçluları
aralıksız olarak Sinkang(Doğu Türkistan)a göndermeleri
sebebiyle, Sinkiang’(Doğu Türkistan) ağır karakterli suç
dosyaları her geçen gün çoğalıyor. Toplumda gizli
zıddiyet yayılıyor” diyordu.
Lin Yuguo buna misal olsun için yakın yıllardan beri
Çin’den Doğu Türkistan’daki hapishanelere gönderilen
ağır suçluların hapishanelerde isyanlar başlatıp 50
küsur cezaevi polisinin ölümüne sebep olduklarını ve Çin
hükümetinin 1 milyon yuen tutarında meblağ ayırarak ölen
cezaevi polislerinin aile efradına nafaka verip çok
büyük zorluklarla onları teskin edebildiğini beyan
etmişti.
Ondan başka yine Amerika’daki Wu Hongda gibi Çinli
demokratlar Komünist Çin hâkimiyetinin içeri
bölgelerdeki hapishanelerden kafileler halinde Çinli
suçluları ve onların aile efradını Doğu Türkistan’a
getirerek yerleştirmekte olduğunu, “Üretim ve inşaat
Bingtueni” olarak adlandırılan birliğin içindeki
Çinlilerin epey çok kısmını da işte bu ağır suçlulardan
meydana gelmekte olduğunu vurgulaya gelmekteyse de, Çin
hükümeti bunu sürekli olarak reddetmekte ve Doğu
Türkistan’a “Çinli suçlular”ın değil tam tersine
“sermaye sahibi” ve yatırımcı Çinlilerin getirildiğini
ve onların “Sinkiang(Doğu Türkistan)ı mamurlaştırmakta”
olduklarını ileri sürmektedirler.
Fakat Çin hâkimiyetinin kendi hizmet içi materyallerinde
yer alan bazı malumatlar, bu hâkimiyetin sahtekârlığını
açıkça ispatlamaktadır.
Mesela, Çin hükümeti tarafından düzenlenen “Bingtuen’in
Gelişme Tarihi” adlı eserde beyan edildiğine göre, Doğu
Türkistan’ın Komünist Çin tarafından işgal edildiği 1949
yılında “Sinkian(Doğu Türkistan)Askeri Bölgesi”nin
bünyesinde “Suçluları Kabul Etme Komitesi” kurularak
1949 yılının sonundan 1952 yılına kadar ortalama olarak
Shangsi, Hubei, Henan, Anhui, Zhejiang gibi bölgelerden
bir kafile suçlular getirildi. 1954 yılında “Üretim ve
İnşaat Bingtueni” olarak adlandırılan birim kurulduktan
sonra 1955 yılından 1956 yılına kadar Bingtuen’de kendi
bünyesinde yine Sigüan, Şanghay, Zhejiang gibi yerlerden
Çinli suçlular getirip Bingtuen bölgesine
yerleştirmiştir.
1955 yılının Kasım ayında ve 1956 yılının Eylül
aylarında Bingtuen özel “Suçlular meselesi Toplantısı”
tertip ederek Çin’den getirilen ve mahkûmiyet süresi
dolan Çinlileri geri göndermeyip Doğu Türkistan’a
yerleşme, onların görev ve ikamet meselelerini halletme,
memleketlerinde kalan çoluk-çocuğunu da getirerek
onların Doğu Türkistan’da sonsuza kadar yerleşik halde
yaşamalarını sağlama…gibi cihetlerde hazırlık için
politika ve düzenlemeler yaptılar ve 1955 yılının Kasım
ayında bu suçluların yararlanmaları için özel Çince
“Yeni hayat Gazetesi” yayınlandı.
1957 yılında Çin Yüksek Halk yargısı, Teftiş Mahkemesi,
Adliye Mahkemesi, Toplum Güvenlik Bakanlığının asıl
yetkililerinden oluşan Birleşik Hizmet Gurubu Doğu
Türkistan’a gelerek Çinli suçluları yerleştirme
işlerinde önderlik etmiştir. Hem de bu suçluları ağır
işlerde çalıştırmamak, onlara kaba davranmamak, idare
etmede sert davranmamak, onların yaşanını ve güvenliğini
garanti altına alma konusunda tavsiyelerde bulunmuş ve
yol yordam göstermişlerdir. Aynı yıl yine, özel güçler
oluşturup çok sayıdaki suçluların aile efradını da
getirip onlarla bir araya getirmiştir.
Doğu Türkistan’daki bazı gerçekler, Çin hâkimiyetinin bu
tür politikaları taa bu güne kadar kesintisiz olarak
devam ettirmekte olduklarını açıkça gözler önüne
sermektedir.
Gerçeğe bakacak olursak, Doğu Türkistan’ın varlığını ve
güvenliğini tehdit etmekte olanların sadece Çin
hâkimiyeti ve bu hâkimiyeti desteklemekte olan Çinli
göçmenler olduğunu görebilmek zor değil.
Mesela, Yakın zamanlarda Ürümçi vilayeti Emniyet
müdürlüğü “2006 Yılında Meydana Gelen 10 Büyük Dosya”yı
yayınlamış olup, bu dosyaların hepsi de cinayet ve
soygun dosyalarıdır. Hemen hepsi de Çinli göçmenler
tarafından işlenen suçlar olup, bu suçluların eylemleri
oldukça vahşice ve dehşetengiz olmuştur.
Sadece Ürümçi’de değil, Doğu Türkistan’ın başka
bölgelerinde de cinayet ve gasp dosyalarını
oluşturanların hemen hepsi yine Çinli göçmenlerdir.
Çin resmi daireleri Uygurlarla Çinli göçmenlere karşı
çifte standartlı davranış sergilediklerinden bu durum
Çinli göçmenleri daha da cüretkâr hale getirmektedir.
“Doğu Türkistan Enformasyon Merkezi” ve Amerika’daki
“Özgür Asya Radyosu” nun verdiği habere göre 206 yılı
Kasım ayının 20’sinden sonraki günlerde Aksu’nun şahyar
nahiyesine bağlı Döngkotan köyünde ikamet eden bir Çinli
kendisinin kabala aldığı ekili alanlarda çalıştırdığı
Hoten’li 14 Uygur’u zehirleyip öldürdükten sonra
cesetlerini greyderle kendi evinin yanındaki araziye
gömmüştür.
Olay şöyle cereyan etmiştir: Şahyar’ın Döngkotan
köyündeki bir Çinli, bu 2006 yılı Mayıs ayının
ortalarında Hoten’den gelen 14 Uygur’u ırgatlık için
tutmuş olup, onları kendisinin ekili alanlarında
çalıştırmıştır. Bu 14 Uygur aynı işte Kasım ayının
sonlarına kadar çalışmışlar. Onlar işlerini bitirip
memleketlerine dönecekleri zaman söz konusu Çinli
patrondan paralarını istediklerinde, Çinli patron onlara
“paralarınızı yarın vereyim. Bu gün sizleri misafir
edeyim” diyerek onları alıkoymuş ve aynı gün iki keçi
keserek bir ziyafet hazırlamış. Bu ziyafet sonrasında 14
Uygur’un hepside birer birer ölmüşlerdir.
Yansımalara bakıldığında o Çinli patron çalıştırdığı 14
Uygur’un ücretlerini vermek istemediği için onların
yemeklerine zehir karıştırarak hepsini de zehirleyerek
öldürmüştür.
Doğu Türkistan halkı Demir yollarlını ve trenleri
komünist Çin hakimiyetinin Doğu Türkistan’a Çinli göçmen
getirdikleri ve Doğu Türkistan’dan talan ettikleri
zenginlik kaynaklarının Çin’e taşınmasının vasıtası
olarak görmekteydi. Şimdilerde ise Demiryolu ve tren,
Çinli göçmenlerin Doğu Türkistan’a uyuşturucu
taşımalarında kullandıkları en önemli vasıta haline
dönüşmüş bulunmaktadır.
“Şinhua Haber Ajansı”nın 2006 yılı Şubat ayının 23 günü
yayınladığı haberde yer aldığına göre, Çin’in Chengdu,
Chongqing ve Şenkou gibi yerlerinden Ürümçi’ ye bağlanan
Demiryolları Çinli Uyuşturucu kaçakçılarının Doğu
Türkistan’a uyuşturucu madde taşıdıkları en başta gelen
vasıtasına dönüşmüş olup, bu bölgeye giren uyuşturucu
maddelerin ekseriyetini yolcular trenle taşıyıp
getiriyorlar.
Bu yıl Çağan döneminde Ürümçi Vilayeti Emniyet Müdürlüğü
4 ay sürecek kontrol, gözlem ve takip yürüterek uzun
zamandan beri yolcu treni aracılığı ile Ürümçi’ye
uyuşturucu madde getirip satmakta olan Wu Da Ming isimli
Çinli Uyuşturucu madde kaçakçısı ile onun 13 ortağını
3600 gram eroyin ile beraber ele geçirmiştir. Çin
basınında işaret edildiğine göre, Ürümçi nüfusunun
şiddetle çoğalması Polis dairelerini kara kara
düşündürmektedir.
İstatistiklere bakıldığında, geçen yıl Ürümçi şehrinin
yerleşik nüfusu 2 milyon 350 bine, hareketli nüfus ise,
800 bine ulaşmış olup, ikisi birleştirildiğinde şehir
ahalisinin sayısı 3 milyonu geçmektedir.
Fakat şu anda Ürümçi vilayeti Emniyet müdürlüğüne bağlı
72 karakoldaki polislerin sayısı şehir ahalisinin
güvenliğini korumada yetersiz kalmıştır. Devlet Toplum
Güvenliği Bakanlığının ölçülerine göre
değerlendirildiğinde de Ürümçi’ deki polis sayısı
oldukça yetersiz görünüyor.
Polis kifayetsizliği meselesi sadece Doğu Türkistan’daki
Çinlilerin toplu halde yerleşik olarak yaşadıkları şehir
ve bölgelerde mevcut olup, Uygurların toplu yaşadıkları
güney bölgelerde ise polis sayısı ihtiyaçtan çok fazla
durumda.
Resmi istatistiklere bakıldığında 3 milyondan fazla
nüfusu bulunan “Bingtuen” den söz edilecekse “Bingtuen”
bünyesindeki Çinliler, Doğu Türkistan’da suç işlemekte
olan Çinli göçmenlerin davetkârları durumunda.
Mesela, “Tiyanşan(Tanrıdağı)İnternet Sitesi”nin verdiği
habere göre 16.01.2006 tarihinde “Bingtuen Polis Dairesi”
Ürümçi’de basın toplantısı tertip ederek, Bingtuen
polislerinin “Üç Türlü Güçler” e köklü bir darbe vurup
“Sinkiang(Doğu Türkistan)ın Huzur ve barışı” için büyük
katkı sağladığını beyan etmiştir.
Yukarıdaki haberde işaret edildiğine göre, 2006 yılı
Bingtuen genelinde meydana gelen suç dosyalarının sayısı
10 bin 278 olup, bu dosyaların % 55.47 si açıklığa
kavuşturulmuştur. Geçen bir yıl içerisinde Bingtuen
genelinde meydana gelen cinayet dosyalarının sayısı 91
adettir.
Fakat bazı Uygur siyasi gözlemciler, Doğu Türkistan’da
meydana gelmekte olan Cinayet, Gasp, Dolandırıcılık,
tecavüz ve hırsızlık dosyalarının büyük bölümünü
Bingtuenli Çinlilerin meydana getirmekte oldukları yerel
resmi organların onlara ceza verme yetkileri olmadığı
için bu Çinli suçluların Bingtuen yargıları tarafından
sembolik ve hafif cezalar verildiği, bu yüzdende
Bingtuenli Çinlilerin cüretkarlıklarının artmakta olduğu
beyan edilmektedir.
Çin hâkimiyeti Doğu Türkistan’da resmi kurumlarının
bütün güçlerini sözde “Milli Bölücüler”e yönelttikleri
için bunu fırsat bilen ve bu politikadan ilham alan
Çinli göçmenler arasında suç dosyalarının oranı gittikçe
artmaya başlamıştır.
Mesela, “Sinkiang(Doğu Türkistan)Gazetesi”,
“Sinkiang(Doğu Türkistan)Resmi Gazetesi”,
“Tiyanşan(Tanrı dağı) Gazetesi”… gibi Çin’in başta gelen
basın organlarının resmi sayfalarına göz atacak olursak,
günümüzde Doğu Türkistan’da cinayet, gasp, uyuştururcu
kaçakçılığı, dolandırıcılık, serserilik ve bozgunculuk
suçlarını meydana getirmekte olanların hepsinin Çinli
göçmenler oluğunu görürüz.
Abdulcelil Karakaş
“Doğu Türkistan Enformasyon Merkezi” Başkanı
Uygurcadan Çeviren: Mehmet Emin BATUR
|
|