Haftalık Siyasi İlmi Gazete - Doğu Türkistan Haber Merkezi Yayını

Saddam 'buhar' oldu

 

Irak'ta Baas rejimi çökerken CIA'in eskiden kullandığı Saddam Hüseyin'i şimdi aradığı belirtiliyor. İstihbarat örgütlerine yakınlığıyla tanınan yazar Gordon Thomas'a göre Saddam hâlâ yaşıyor ve Irak'ın doğusundan İran'a doğru gidiyor. Thomas, CIA, Mossad ve MI6'in Saddam'ı yakalamak için ortak bir çalışma yürüttüğünü belirtiyor.

Irak'ta Baas rejimi çökerken herkesin aklında 'Saddam nerede ve neden yakalanamadı' sorusu var. Irak'ın devrilen liderinin özellikle geçmişte CIA ile olan ilişkisi, bu yöndeki soruların ve kuşkuların haklılığını ortaya koyuyor. Ancak istihbarat örgütlerine özellikle de Mossad'a yakınlığıyla tanınan yazar Gordon Thomas'a göre, Saddam Hüseyin'in hangi bölgede olduğu CIA, Mossad ve MI6 tarafından biliniyor ve Saddam'ın yakalanması için bir çalışma yürütülüyor. Thomas, Saddam'ın görüntüsünü değiştirmek için saç boyasını yıkadığı ve sıradan bir Arap gibi cüppe giyerek yanındaki korumalarıyla birlikte İran sınırına doğru gittiğini belirtiyor. Thomas'a göre Saddam, Irak'ın doğusundaki geniş bölgede eski bir kaçakçı yolunu kullanarak ilerliyor, bu güzergah boyunca tıpkı yüzyıllar boyunca kaçakçıların yaptığı gibi saklanabileceği mağaralar var.

Eskiden kullanılıyordu

En azından Thomas'ın verdiği bilgilere göre CIA'in şimdi yakalamak istediği Saddam Hüseyin uzun yıllar önce ABD'nin anti-komünizm konseptine uyacak eylemlere girişti. Irak'ın yaklaşık bir ay önceki işgaliyle birlikte ansızın 'direnişçi' sıfatıyla adlandırılmaya başlanan Saddam, aslında Baas ideolojisine uyacak şekilde ezilen Arap dünyasının kurtarıcısı olmak bir tarafa, kendi halkını kurtaracak politikalar bile yürütmemişti.

Saddam-CIA ilişkisi epey karanlık ama bu konuda bilinen pekçok somut gerçek de var. O yıllarda bir parti olmaktan çok içindeki hizipler ve çatışmalarla bir mafya örgütünü andıran Irak Baas Partisi'nde Saddam'ın ani yükselişi de sorgulanmaya değer. Ve ilginç olan Baas Partisi'nin iktidara gelir gelmez, özellikle Saddam Hüseyin eliyle ülkede komünist avına çıkması ve binlerce muhalifi bu gerekçeyle öldürmesi. CIA'in, Baas Partisi'nin etkili ismi Saddam Hüseyin'e istenmeyen isimlerin listesini gönderdiği belirtiliyor.

Anti-komünizme karşı siper

Despot tavrı ve acımasızlığı ile Saddam Hüseyin başlangıçta Baas Partisi'nin Sosyalist Parti'yle ilişkisinden ötürü (Sosyalist Parti de bilinen anlamda Markist bir parti değildi) 'sosyalist' olarak adlandırılmasına rağmen komünistlerin öldürtülmesinde rol aldı. Hüseyin'in komünist avında, kurbanlardan biri kendi kayınbiradeydi. Saddam bu cinayet yüzünden altı ay hapis yattı. Irak'ın devrilen liderinin CIA'yle pek eskilere dayanan bağı, yazarımız Taha Kıvanç'ın da yazılarına konu oldu. Kıvanç, Saddam-CIA ilişkisiyle ilgili kenarda köşede kalmış bilgi kırıntılarının bir araya getiren Amerikan UPI Ajansı'ndan Richard Sale'in makalesine dayanarak bu ilişkinin bilinmeyen yönlerine değinmişti.

Sale'in çalışması için 'The Game of Nations (Devletler Oyunu) adlı kitabın yazarı Miles Copeland'le de görüştüğünü belirten Kıvanç, aynı konuda önemli bilgiler içeren bir başka kitabın da Con Coughlin'in "Saddam: The Secret Life" (Saddam: Gizli Hayat) adlı kitabı olduğunu belirtti. Kıvanç, Sale'in çalışmasından çıkan ana fikrin, 'Saddam Hüseyin'in geçmişteki CIA komplolarında kilit kişi olduğunu' da yazdı.

Kıvanç, 13 Nisan 2003 tarihli yazısında Sale'in yazısına göre Saddam'ın karıştığı Abdulkerim Kasım'a yönelik suikast girişiminde CIA'in parmağının olduğunu şöyle yazmıştı: "Saddam'ın CIA adına katıldığı ilk eylem, 1959 yılında, dönemin askeri yönetim başbakanı Gen. Abdülkerim Kasım'a suikast girişimi... Gen. Kasım, 1958 temmuzunda gerçekleştirdiği kanlı bir askerî darbeyle Irak'ın 'Batı yanlısı' kralı Faysal'ı devirmişti. ABD darbeyi önemsemedi; ancak Kasım'ın İngiltere, Türkiye, İran ve Pakistan arasındaki 'Bağdat Paktı'ndan çekilme kararı alması, Washington'un askerî yönetime tavrını değiştirdi. Irak'taki adamları eliyle bir 'CIA suikastı' planladı Washington..."

Kıvanç'ın makalesinden alıntı yaptığı Sale, yazısında şu ifadelere yer veriyor: "Amerikan güçleri Iraklı diktatör Saddam Hüseyin'i yerde ve gökte arıyor olabilirler. Fakat Amerikan eski istihbarat görevlilerine göre Saddam Hüseyin Amerika istihbarat servisi tarafından anti-komünizmin bir siperi olarak görüldü ve piyon olarak kullanıldı."

ORTADOĞU'YU SARSAN SAVAŞ

Ortadoğu'da iki güçlü ülke arasında süren sekiz yıllık savaş ABD'nin uzaktan deyim yerindeyse keyifle izlediği korkunç savaşlardan biri. İran'a saldırmak için 1980 yılında Şattül Arap su meselesini bahane eden Saddam, devrim sonrasında sistemi oturtmaya çalışan İran'ın zayıflığından yararlanıp petrol kaynaklarını genişletmek ve Arap dünyasında ekonomik gücü elinde bulundurmak istiyordu. Askerlerini İran'a soktuktan sonra hızlı bir şekilde ilerlemeye başlayan Saddam Hüseyin, Şattül-Arap'ı ele geçirdi. Ancak 1984 yılında ciddi direnişlerle karşılaşmaya başladı. Saddam askerleri ağır kayıplar veriyordu. Bu aşamadan sonra İranlılar'ın yanısıra Kuzey'deki Kürtler de kimyasal silahların hedefi oldu. Binlerce kişi bu saldırılarda öldü. İran-Irak Savaşı 1988 yılında sona erdiğinde kayıplar 1 ile 1.5 milyon arasında hesaplanıyordu.

Körfez savaşı Kuveyt'le başladı

Saddam Hüseyin'in, Kuveyt'i işgalinde öne sürdüğü dört gerekçe vardı:

Kuveyt Irak'ın güneyinde bulunan ve Kuveyt sınırları içinde olan Rumeyla bölgesinden 1980'den beri petrol çıkarmaktadır ve bu suretle Irak'ı 2.4 milyar dolar zarara sokmuştur.

Kuveyt, Irak'ın vahşi emperyalist-siyonist kampanyası ve mali sıkıntılar ile karşı karşıya bulunduğu bir sırada Irak'a zarar veren bir petrol politikası takip etmektedir.

Irak'ın bazı Körfez ülkelerine (başta Suudi Arabistan ve Kuveyt) olan en az 30 milyar dolarlık borcu silinmelidir. Çünkü Irak, İran'la sekiz yıl boyunca bu ülkelerin çıkarları için de savaşmıştır.

Irak-Kuveyt sınırı yeniden tespit edilmelidir. Saddam, 1 Ağustos 1990'ı, 2 Ağustos'a bağlayan gece Kuveyt'i işgal ettikten sonra bu gerekçeleri ortadan kaldıramadı ve üstelik ABD'nin bölgedeki varlığını meşrulaştıran bir sürecin sorumlusu oldu. BM Güvenlik Konseyi kararı doğrultusunda Irak Kuveyt'i terketmeyince ABD'nin öncülüğünü yaptığı müttefik güçler Saddam'ın askerlerini Kuveyt'ten çıkardı. Kriz bölgedeki istikrarı büyük ölçüde bozmuştu ve bu tam da ABD'nin istediği bir şeydi. 17 Ocak 1991'de başlayan Körfez Savaşı'nı Saddam, 'bütün savaşların anası' olarak niteledi. Her fırsatta zaferin kendine ait olduğunu iddia etti ama fatura Irak halkına çıktı. Çok sayıda sivil öldü ve yaralandı.

Saddam'ın 'çöken' kadrosu

Birinci Körfez Savaşı'nın gerekçesi olan Kuveyt işgalinin gerçekleştiği dönemde Saddam Hüseyin, etnik farklılıklar nedeniyle sık sık aykırı seslerin yükseldiği ülkede rejimini sağlamlaştırmak için kadrosunu güçlendirmişti. Ancak bu kadro ABD ve İngiliz güçlerinin -bu kez geçerli bir gerekçe olmaksızın Irak'ı işgaliyle başlayan- İkinci Körfez Savaşı'na kadar yaşayabilecekti. Saddam'ın ve kadrosunun tasfiyesi, 35 yıldır iktidarda olan Baas Partisi'nin çöküşünü de simgeliyordu. Fransız Haber Ajansı AFP'nin derlemesine göre şimdi Irak'ın devrilen kadrosundaki en etkin isimler şunlardı: "Taha Yasin Ramazan: 1991 yılından bu yana Devlet Başkan Yardımcısı olan Taha Yasin Ramazan, rejimin bütün önemli kararlarının alınmasında yer aldı. Ramazan, açık sözlülüğüyle tanındı ve BM silah denetçilerini en çok eleştirenlerin başında geldi. Ali Hasan El Mecid: Saddam Hüseyin'in yeğeni olan Ali Hasan El Mecid, 1988 yılında Halepçe'de kimyasal gaz kullanan birliklerin başında bulunmasından dolayı, 'Kimyasal Ali' olarak da anıldı. Tarık Aziz: Dışişleri Bakanlığı görevinden sonra 1991 yılından bu yana Başbakan Yardımcısı olan Tarık Aziz, Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in mesajlarını dünyaya ileten kişi olarak bilindi. Saddam Hüseyin'den sonra en çok tanınan Iraklı yetkili olan Hıristiyan Tarık Aziz, çok iyi İngilizce konuştuğundan, sık sık yabancı basının karşısına çıkan kişiydi. Bu görevi İkinci Körfez Savaşı'nda Es-Sahaf üstlenecekti. Kusay Saddam Hüseyin: Devlet Başkanı'nın 1966 doğumlu küçük oğlu Kusay, Mayıs 2001'de Baas Partisi'nin başına getirildi. Bu dönemden sonra babasının halefi olarak görülmeye başlandı. Cumhuriyet Muhafızları'nı yöneten ve kamuoyunun önüne pek çıkmayan Kusay, babasının başkanlık yaptığı bütün askeri toplantılara katılıyordu. Uday Saddam Hüseyin: Devlet Başkanı'nın büyük oğlu 39 yaşındaki Uday, 1996 yılında uğradığı saldırıdan yaralı olarak kurtuldu. Uday, 'Saddam Fedaileri' ile birçok medya kuruluşunun başında bulundu. 'Gençlik Televizyonu' ve 'Babil' gazetesinin sahibi olan Uday, Olimpiyat Komitesi ve Gazeteciler Birliği'nin başkanlıklarını yaptı. İzzet İbrahim: Devrim Komuta Konseyi'ndeki Başkan Yardımcılığı göreviyle rejimin 'iki numaralı adamı' olan İzzet İbrahim, 1998'de Kerbela kentinde düzenlenen bombalı saldırıdan şans eseri kurtuldu. 1999'da Viyana'da tedavi gördüğü sırada, kendisi aleyhinde savaş suçu işlemekten tutuklama kararı çıkarılan İbrahim, daha tutuklanmadan ülkesine dönebildi. Saddam, Körfez Savaşı'ndan bu yana yurt dışına çıkmadığından Arap ve İslam ülkeleri zirvelerinde Irak'ı, İzzet İbrahim temsil etti."

- BİTTİ -         17.04.2003 Yeni Safak

 

©KIVILCIM- Her Hakkı Saklıdır..17/04/2003 18:30 webmaster@kivilcim.org