Haftalık Siyasi İlmi Gazete - Doğu Türkistan Haber Merkezi Yayını

İdam mahkumluğundan devlet başkanlığına

 

 

İktidarı elinde bulundurmak, Irak'ı fiili olarak 35 yıl yöneten Saddam Hüseyin için gençliğinden beri asıl amaç oldu. Bu uğurda suikastlere karıştı, Mısır'a kaçtı, hapis yattı. Şansı yaver gitti ve Baas Partisi Irak'ta iktidar olunca önü açıldı.

Saddam'ın 1968 yılında fiilen, 1979'da resmen yönetmeye başlayacağı Irak, 20. yüzyılın ilk yarısına kadar bir İngiliz sömürgesiydi.

1918'de Irak'ın tamamı Osmanlılar'dan ayrıldıktan sonra İngilizler 23 Ağustos 1921'de Şerif Hüseyin'in üçüncü oğlu I. Faysal'ı Irak kralı yaptılar. Bu yönetim 8 Eylül 1933'e kadar sürdü. Faysal'ın yerine oğlu Gazi geçti, 4 Nisan 1939'a kadar krallığını sürdürdü. Ancak Gazi, babalarını iktidara getiren İngilizlerin tertiplediği bir suikast sonucunda öldürüldü ve 1958'e kadar dört yaşındaki II. Faysal'ın sözde krallığında bölgedeki İngiliz hakimiyeti sürdü.

15 Temmuz 1958'de saltanata son verildi ve genç kralla birlikte bütün hanedan üyeleri öldürüldü. Cumhuriyet düzeninin ilk devlet başkanı eski bir asker olan General Abdulkerim Kasım'dı.

Baslangıçta halkın desteğini alan Abdülkerim Kâsım sonraları geniş çaplı ayaklanmalarla uğraşmak zorunda kaldı. Irak'ta rejim sallanıyordu.

Baas iktidarı ele geçiriyor

İlk suikast girişiminden kurtulan Kasım, 9 Şubat 1963'te Baas Partisi üyelerinin gerçekleştirdiği bir darbeyle devrildi ve sonra öldürüldü. Bundan sonra Irak devlet yönetimine bütünüyle Baas Partisi hakim oldu. Yeni devlet Başkanı Albay Abdüsselâm Muhammed Arif'ti. Ancak Baasçılar arasında da bazı anlaşmazlıklar ortaya çıktı ve Abdüsselâm Arif parti içindeki bazı isimleri safdışı etti. Arif, 14 Mayis 1966'da bir helikopter kazasında ölünce yerine kardeşi Abdurrahman Muhammed Arif geçti.

Saddam döneminde ülkenin değil, bütünüyle rejimin koruyucusu haline gelen ordunun Irak sisteminde giderek daha fazla önem kazanması bu döneme rastlar. Arif, asıl yatırımı orduya yapan Saddam öncesindeki ilk Baas'çıdır bu yönüyle.

Ancak Arif'in iktidarı da uzun sürmedi ve Baas Partisi'nin ordu içindeki etkin grubu 17 Temmuz 1968'de Tümgeneral Ahmed Hasani'l-Bekr'in öncülüğünde bir darbe gerçekleştirdi ve yönetimi ele geçirdi.

Parti içi kavgalar

Baslangıçta kendini el-Bekr'in destekçisi olarak gösteren Saddam zamanla Baas Partisi içindeki bütün muhalifleri safdışı etti. Bu hesaplaşmada Baas'ın ileri gelenlerinden birçoğu öldürüldü. Saddam Hüseyin, 1976'da Başbakanlığı ve bazı önemli görevleri devraldı. 1979'da da küçük bir darbeyle yönetime resmen el koydu.

Ancak bu noktaya gelene kadar Saddam Hüseyin'in başının epey derde girdiği söylenebilir. Başbakan Kasım'a yönelik suikastte askerlerin açtığı ateş sonucunda bacağından vuruldu ve yaralı bir şekilde kaçtı. Önce Suriye'ye sonra Mısır'a geçti. Saddam'ın Baas ideolojisinin anavatanı olan Suriye'ye kaçarken Fırat Nehri'ni yüzerek geçtiği söylenir.

28 Nisan 1937'de Tikrit yakınlarındaki bir köyde doğan Saddam'ın, genç yaşlarda siyasete atılması ve bazı kırılmalara rağmen kısa sürede yükselmesi özellikle anti-komünizm konseptine uyacak şekilde ABD ile dönemsel işbirliğine gitmesine bağlanıyor.

Araştırmacı Jim Garamone'nin tespitlerine göre fakir bir çiftçi ailesinin çocuğu olan Saddam, ünlü sultan Selahaddin Eyyübi'nin memleketinde (Tikrit) doğup büyümüş olmaktan ömrü boyunca gurur duydu ve bunu her fırsatta dile getirdi.

Saddam, daha çocukluk ve gençlik dönemlerinden başlayarak ketumiyeti benimsemişti ve devlet yönetiminde de bu ilkeyi bütün katılığıyla uygulayacaktı. Al Dawr kasabasında büyüyen Saddam, babası kendisi doğmadan öldüğü için annesi ve amcası tarafından yetiştirildi. Saddam Hüseyin'in amcası Irak ordusunda görev yapan bir askerdi. Saddam, biraz da amcasının etkisiyle daha o yıllarda askeri konulara ve politikaya ilgi duymaya başladı.

22 yaşında suikaste karıştı

Daha 19 yaşındayken Sosyalist Baas Partisi'ne katılan Saddam Hüseyin, üç yıl sonra Irak Başbakanı Abdulkerim Kasım'a yönelik bir suikast girişimine karıştı.

Suikastten sonra Kahire Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğrenim görmeye başlayan Saddam Baas Partisi'yle olan bağlarını hala koparmamıştı.

Saddam sürgünde öğrenciyken gıyabında ölüm cezasına çarptırıldı. Ancak Irak mahkemelerinin, 25 Şubat 1960'da verdiği bu karar hiçbir zaman infaz edilemeyecekti. Çünkü Baas Partisi 1963 yılında iktidarı ele geçirecekti.

Şubat 1963'te Kasım iktidarı devrilince Hüseyin ülkesine döndü ve Baas Partisi'nin liderliğine getirildi. Aynı yıl kuzeni Sacide ile evlendi. Saddam'ın bu evlilikten iki oğlu, üç de kız çocuğu bulunuyor.

Parti içindeki çatışmalardan ötürü 1964 yılında tutuklanan Saddam Hüseyin 1966 yılında cezaevinden kaçtı. Partideki çatışmalar durulunca Başkan Yardımcısı oldu ve gizli servisten sorumlu hale getirildi.

Görevi alır almaz pekçok hükümet yetkilisini ihanet suçlamasıyla tasfiye etti ya da öldürdü. İç politikadaki baskıcı tutum, Saddam'ın fiili olarak 35, resmi olarak 24 yıllık iktidarı süresince devam etti ve pek çok Kürt ile Şii öldürüldü.

ARAPLARI BÖLEN BAASÇI


Fiili olarak 35, resmi olarak 24 yıl iktidarda kaldı. Bu süre içinde ülkesini, komşu ülkeleri işgalinden ötürü meydana gelen iki ayrı savaşa soktu. Ve son olarak ABD-İngiliz işgal güçlerinin operasyonuyla yıllardır baskıyla sürdürdüğü rejiminin çöküşünü izledi. Saddam Hüseyin'in öyküsü, Tikrit'in bir köyünde babasız büyüyen bir çocuğun kısa sürede Baas Partisi içinde yükselerek nasıl Irak'ın devlet başkanı olduğunu gözler önüne seriyor. Ancak bu öykü yükselişlerin yanı sıra inişli dönemleri de içeriyor. Irak Başbakanı'na suikast girişiminde bulunurken yaralanan, Mısır'a kaçan ve ölüm cezasına çarptırılan bir genç Baasçı'nın öyküsü bu aynı zamanda.

Saddam 1963 yılında Baas darbesi üzerine ülkesine döndükten sonra bu kez parti içindeki anlaşmazlıklardan ötürü başını derde sokuyor ve 1964 yılında hapse giriyor, iki yıl sonra firar ediyor. O yıllarda CIA'in Baas Partisi'nde giderek yükselen bu gence, öldürülmesi gereken komünistlerin adını vermesi ilginç. Başlarda sosyalist bilinen Saddam'ın, kendi kayınbiraderini komünist olduğu gerekçesiyle öldürmesi de anlamlı. Saddam sonuçta içteki ve dıştaki politikaları ile giderek Arap Birliği'ne hizmet etmeyen bir Baasçı haline geliyor.

Yeni Şafak'ın bu yazı dizisi, özellikle ABD'yle olan ilişkileri konusunda pek fazla şey bilinmeyen Irak'ın çeyrek yüzyıllık resmi liderinin hayatını ve bilinmeyen yönlerini gözler önüne sermeye çalışıyor.


Babil'e olan özel merakı

Saddam Hüseyin'in, Ortadoğu'nun eski pagan imparatorluklarından Babil'e kişisel bir ilgisinin olduğu biliniyor. Newsweek dergisinde 9 Nisan 1990 tarihinde yayınlanan 'Irak'ın Kara Şövalyesi' başlıklı bir makaleye göre Saddam kendisini, "ufuktan göğe kadar rakib"i olmadığı söylenen Babil Kralı Nebukadnezar'ın varisçisi olarak görüyordu.

Hatta Irak'ta, pagan (çoktanrılı) törenlerini andırır şekilde, Babil İmparatorluğu'nun yeniden canlanmasını tasvir eden törenler ve ayinler yapıldığı ileri sürülüyor. Aynı zamanda mimar olan acımasız kral Nebukadnezar'ın yaptırdığı binaların tuğlalarının üzerine tek tek kendi adını yazdırdığı biliniyor. Saddam'ın da, Nebukadnezar'ın bu özelliğini de taklit ederek saraylarında kullanılan tuğlaların üzerine kendi adını yazdırdığı öne sürülüyor.

Eflaq'ın desteğini aldı

Saddam Hüseyin, Baas ideolojisiyle çelişen tüm uygulamalarına rağmen başlangıçta Baas düşüncesinin kurucularından Michel Eflaq tarafından desteklendi. Hıristiyan bir Arap olan Eflaq, Suriye'deki rejimle anlaşmazlığa düşünce Irak'a gitti ve Saddam'a destek verdi.

Saddam Hüseyin, o dönemlerde Irak Baas Partisi bünyesinde, Baas rejiminin en önemli figürü olarak göze çarpıyordu. Aslında Irak nüfusunun yüzde 20'sini oluşturan bir meshepsel kökenden geliyordu, ama parti içinde ve devlette iyi örgütlenmiş olması onu giderek güçlü kılmaya başlamıştı. Öyle ki 1976 yılında Devrim Komuta Konseyi'nde Başkan Yardımcılığı görevini yürütürken Devlet Başkanı Hasan El-Bekr'in bir çok yetkisini kullanmaya başlamıştı.

Üç yıl sonra da El-Bekr'in sağlık sorunları bahanesiyle istifasını sağlayacaktı.

Saddam, işbaşına gelir gelmez kendi rejimi açısından tehlikeli gördüğü isimleri idam ettirmeye başladı. Aralarında bakanların da bulunduğu 21 kişiyi idam ettirdi. İdamlar, takip eden yıllarda da devam etti. Saddam ayrıca İran'la sekiz yıl süren zorlu bir savaş başlatarak Ortadoğu'da yeni bir kargaşanın baş sorumlusu olacaktı.

Baas ideolojisinin kurucusu, daha sonra Arap Birliği düşüncesine bütünüyle aykırı hareket edecek olan Saddam Hüseyin'e destek verirken aslında yanılmıştı.

14.04.2003 Yeni Safak

 

©KIVILCIM- Her Hakkı Saklıdır..17/04/2003 17:38 webmaster@kivilcim.org