|
Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, Irak tezkeresi
konusunda suskunluğunu bozdu. Hükümetle tezkere
konusunda aynı görüşte olduklarını belirten Org. Özkök,
Türkiye’nin, menfaatlerini savaşın içinde yer alarak
daha iyi koruyacağını vurgulayarak reddedilen tezkerenin
yeniden Meclis’e gönderilmesine destek vermiş oldu.
Özkök’ün açıklamaları piyasaları rahatlattı; dolar düştü,
Borsa yükseldi.
Org. Özkök, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’la
görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada, askerin Irak
konusunda suskun olduğu yönündeki haberleri hatırlatarak,
Genelkurmay’ın düşüncelerinin MGK’da, Başbakan’ın
başkanlık yaptığı zirvelerde ve diğer toplantılarda
aktarıldığını bildirdi. Özkök Paşa, Türk Silahlı
Kuvvetleri’nin tezkere konusunda rahatsız olmadığını ve
kabulü konusunda bir baskıda bulunmadığını ifade etti.
Org. Özkök, “Asker tezkereden rahatsız” şeklinde medyada
çıkan açıklamaya da atıfta bulunarak “Genelkurmay
Başkanlığı’na geldiğimde söylediğim gibi Genelkurmay
adına ben, ikinci başkanım ve genel sekreterim konuşur.
Bir gazetede yayınlanan söz konusu açıklama da bunu
yazan gazeteciyi ve kaynağını bağlar. Keşke bu açıklama
Genelkurmay’a atfen yayınlanmasaydı.” diye konuştu.
Basına doğru haber, doğru yorum ve milli menfaatlere
zarar vermeyecek bir yayın anlayışı çağrısında bulunan
Org. Özkök, TBMM’nin tezkereyle ilgili kararına saygı
duyduğunu belirttikten sonra “savaştan kaçınmak için
seçilen yolun savaşanları da karşımıza alarak bazı
hareketler yapmak zorunda bırakmaması” temennisinde
bulundu.
İşte soru–cevap şeklinde hazırladığı notlarından
açıklama yapan Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ün
değerlendirmelerinin geniş bir özeti:
Asker neden sustu?
Açıklıkla ifade etmek istiyorum, asker suskun değildir.
Ancak asker, bu kritik konuda düşüncelerini basın
yoluyla kamuyla paylaşmakta fayda görmemiştir. Ama bütün
düşüncelerini açık ve seçik olarak devletin zirve
toplantılarında, Başbakan'ımızın başkanlık ettiği ve
hükümet üyelerinin katıldığı ve ilgili bütün kurum ve
kuruluşların katıldığı toplantılarda ve MGK’da
dillendirmiştir. Ayrıca ziyaretime gelen ve telefon eden
devlet büyüklerine de TSK görüşlerini açıkça ifade
etmiştir. Basına ve kamuya açık beyanda bulunmayışımızın
gayet tabii ki sebepleri vardır. Irak konusu hayati ve
çok boyutu olan, çok yönü olan bir konudur. Asker bu
konunun sadece güvenlik boyutuyla ilgilenmektedir.
Konunun politik, ekonomik, sosyal ve yasal boyutları da
bulunmaktadır. Biz, askerler olarak kendimizi her konuyu
en iyi bilenlerden saymıyoruz. Dolayısıyla şayet sadece
güvenlik boyutunu gündeme getirerek kamuya bir açıklama
yapmış olsaydık, kamuda yanlış algılamalara yol
açabilirdik. Suskunluğumuzun sebebi budur.
TSK’nın tezkereyle ilgili görüşü nedir?
TSK’nin görüşü hükümet ile aynıdır ve yüce Meclisimize
sunduğu tezkerede yansıtıldığı gibidir. Bütün bu süreç
içerisinde her şey tam demokratik bir süreçte ve modern
bir ülkede olması gereken şekilde cereyan etmiştir. Buna
alışmamız lazımdır.
Son MGK’dan niçin tavsiye kararı çıkmadı?
Bu çok merak ediliyor. Ben böyle bir isteğin MGK’ya
geldiğini duymadım. MGK’da 5 asker üye ve 9 sivil üye
vardır. Toplantı hükümetin tezkeresi Meclis’teyken ve
henüz Meclis karar vermemişken yapıldı. MGK,
biliyorsunuz Anayasa’ya göre Meclis’e değil hükümete
tavsiyede bulunur. Ve bu tavsiyesini Ocak ayı MGK’sında
açık seçik yapmıştır. Tezkere Meclis’teyken karar öncesi,
yani Meclis’in kararından önce MGK, yeni bir tavsiyede
bulunsaydı, bu ne anlama gelirdi? Meclis’e tezkerenin
kabulü için baskı olurdu. Demokratik olmazdı ve Anayasa
ile uyumlu olmazdı.
Asker tezkere konusunda rahatsız mı?
Hayır. Tezkere konusunda rahatsız değil. Soru bir
gazetede çıkan ‘asker rahatsız’ haberinden kaynaklandı.
Tabii bu haber, bunu veren gazeteciye ve varsa onun
kaynağına aittir ve onları bağlar. Genelkurmay,
biliyorsunuz aynı gün bu haberi doğrulamamıştır.
Genelkurmay Başkanlığı'na geldiğim zaman biliyorsunuz
bir açıklama yaparak TSK adına benim ve benim emrimle
ikinci başkanımın ve genel sekreterimin açıklama
yapabileceğini açıkça belirtmiştim. Keşke bu haber
TSK’nın görüşü olarak yansıtılmasaydı.
Konu evet–hayır meselesi midir?
‘Savaşa, halkın yüzde 94’ü hayır dedi’ deniyor. Bu
yanlıştır. Savaşa halkın yüzde 100’ü ‘hayır’ demiştir ve
karşıdır. En karşı olan, savaşın şiddet boyutunu en iyi
bilen biz askerleriz. Savaş başlarsa, Türkiye’nin
hareket tarzı ne olursa olsun, büyük zarar göreceğimiz
açıktır. Bu zararlar, siyasi, ekonomik ve sosyal
açıdandır. Gelinen aşamada Türkiye savaşı tek başına
önleme olanak ve yeteneğine sahip değildir. Esasen bu
sadece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın görevidir. Ve
bütün dünya bu savaşı önlemek için gayret göstermektedir.
Biz de bu gayretlerimize devam etmek zorundayız. Dilerim
savaş önlenebilsin. Ama biz hesabımızı savaş çıkmayacak
varsayımına dayayamayız. Savaş çıkarsa ne yapacağımızı
hesaplamamız gerekirdi. Bu hususta seçeneğimiz maalesef
iyi ile kötü arasında değil, kötü ile daha kötü
arasındadır. Ya tamamen dışında kalacağız. Ya da
savaşanlara yardımcı olup, sürece katılacağız. İki
hareket tarzı aylarca sistematik olarak ve bütün kurum
ve kuruluşlarla koordineli olarak incelenmiştir. Konuyu
basite indirgersek, hiç katılmamakla savaşın aynı
zararlarını göreceğiz. Fakat zararımızın telafi edilmesi
ve savaş sonrasında söz sahibi olmamız asla mümkün
olmayacaktır. Şayet savaşanlara yardımcı olursak, ikinci
alternatif olarak zararımızın bir kısmı telafi
edilebilecek, savaşanların yanına katılmadan sadece
Kuzey Irak’ta mültecilere insani yardımda bulunacağız.
Kuzeyden cephenin önemi nedir?
Kuzeyden cephe açılırsa savaş kısa sürer. Acılar
azalacak. Beklenmedik gelişmeler olmayacak. Ve daha az
insan ölecektir diye düşündük. Bir tek kurşun atmadan
görevimizi tamamlayarak dönecektik. Beklenmeyen
gelişmelere müdahale etmek zorunda kalırsak, savaşanlar
buna karşı çıkmayacaklardı. Bütün bunlar ve diğer
hususlar belgeye bağlandı. Nispeten garantiye alındı.
Ekonomik yardım, yapacağımız işbirliğinin bedeli olarak
değil savaşanların bize verecekleri zararın hiç olmazsa
bir kısmının telafisi için istendi. Yoksa, oraya
yapacağımız yardımların bedelinin peşinde olunmadı.
Kuzey Irak’taki Türkiye karşıtı gösteriler...
Bizler, içinde bulunduğumuz coğrafyanın esirleriyiz. Ne
gidecek başka yerimiz ne edinecek başka dostumuz ve
komşumuz vardır. Halklarımızın akrabalık bağları vardır.
Onların en sıkıntılı günlerinde bizler yanlarında olduk.
Bunu onlar çok iyi bilmektedir. Onları hiç yanıltmadık,
onlara asla yalan söylemedik. İki tarafa da faydalı
işleri beraber başardık. Dünü unutanlar, geleceğin kötü
mimarları olacaktır. Şimdi, ne oldu da Türkiye aleyhtarı
bir hava estiriliyor, acı söylemlerde bulunuluyor, Türk
bayrağı yakılıyor. Bizler, ülkemizi işgal eden devleti
birlikte yendiğimiz zaman dahi onların bayrağını
yakmamış asil, onurlu bir milletiz. Onlara milli
menfaatlerimizin meşru müdafaa hakkımızı hatırlatır,
ölçülü ve işbirliği içinde olmalarını dilerim. Barışın
yerini çatışmalarla doldurmak isteyenler, bunun sonuç ve
sorumluluğunu da yükleneceklerdir.
06.03.2003 Zaman |