Haftalık Siyasi İlmi Gazete - Doğu Türkistan Haber Merkezi Yayını

Tezkereden Sonra Türkmenlere Ne Olur?

 

Dr. Abdullah Manaz -- Tarih: 2 Mart 2003

Tezkerenin reddinin Türkmenler arasında büyük bir tedirginliğe ve hayal kırıklığına yol açtığını hepimizin bilmesi gerek. Türkmenler açısından bunun pek çok haklı sebepleri var şüphesiz. Merkezi –KDP’nin hakimiyetindeki- Erbil’de bulunan Irak Türkmen Cephesi, daha önce pek çok kereler saldırıya maruz kaldı. Türkmen kurumları yağmalandı ve birçok Türkmen şehid edildi veya kaçırıldı. Kaçırılan Türkmenlerin birçoğundan hala haber alınamıyor. Hatta –1996 ve 1998’daki- bu saldırılarda KDP ile Saddam kuvvetleri işbirliği bile yaptılar.

Erbil’deki Türkmen Radyo Televizyon Kurumu, 13 Türkmen Okulu, poliklinik ve diğer Türkmen büroları ile Türkmenler bugün, dünden daha fazla tehdit altında. Türk askerinin bölgeye girmeyeceğinden emin olacak Kürt gruplar, hem Türkmenlerin sesini kısmak hem de Türkiye’nin sabrını taşırmak için yine kışkırtılacaklar. Başta İngilizler olmak üzere, bu kışkırtmanın arkasında daha pek çok ülkeyi bulabiliriz. İstihbarat örgütlerinin cirit attığı bölgede, her ülke kendi menfaatlerine uygun provokasyonlarda bulunacak.

Esasen, Amerikan karşıtlığına dayanan Savaş Karşıtlığının, Türkiye’yi bu noktaya getirmesinin pek çok bedeli de olacak. Türkiye, er veya geç Irak’taki vazgeçilmez menfaatlerini korumak için Kuzey Irak'a hakim olacaktır. Bunun bir savaş çığırtkanlığı olduğunu düşünmek, Atatürk’ün Musul’a yönelik askeri hazırlığının sonuçsuz kalmasının bugün neye malolduğunu veya Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs’taki askeri harekatının bugün neleri engellediğini görmezden gelmektir.

Gelecek günler ne Kürt grupları ne de Saddam Hüseyin’i değiştirmeyecektir. KDP ve KYB ikiyüzlü politikalarını yine sürdürecek, gerektiğinde Saddam Hüseyin’le bile işbirliği yapacaklar. Saddam Hüseyin ise bir ileri bir geri politikasıyla dünya kamuoyunu yanıltmaya ve iktidarda kalmaya devam edecek.

Bu noktadan sonra herkesin daha sakin olarak bir kez daha düşünmesi gerek. ABD, İsrail’in nükleer ve kimyasal silah gücünü ve Filistin’de olanları görmezden gelerek yürüttüğü çifte standardı yüzünden inandırıcılığını yitirdiğini kabul etmelidir. B Planı diye Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışırken, Akdeniz’deki savaş gücünü İsrail, Batı Şeria, ve Ürdün’ün İslamcı kentlerinden boy göstererek geçiremeyeceğinin veya hava koridoruyla taşıyamayacağının bilindiğini unutmamalıdır. Kürt gruplar, batılı ülkelerin menfaatleri gerektiğinde her an kendilerini yine satabileceğini hatırlamalıdır. İngilizler, Ortadoğu ve Arap dünyasındaki çirkin siyasetlerinin gelecekte kendilerini de bir terör hedefi haline getireceğini ve adalarına sıkışıp kalacaklarını düşünmelidir. Türkiye ise, ya hep ya hiç politikası yerine daha sağlıklı düşünerek, doğru ve yanlışları birbirinden iyi ayırmalı ve milletlerarası meşruiyeti değil sadece ulusal çıkarlarını gözetmelidir.

Türkiye, sadece Irak’a yönelik müdahalede değil, Ortadoğu’nun yeniden yapılanma sürecinde de gücünü ve varlığını ortaya koymalıdır. Türkiye’nin ve bölge halklarının aleyhine olacak yeni girişimlere karşı durmalı, diğer bölge ülkelerine yönelik iç kargaşa çıkarma ve parçalama senaryolarına karşı uyanık olmalı, İsrail’in işgal ettiği topraklara (Gazze, Batı Şeria ve Golan Tepeleri) tümüyle yerleşmesine yol açacak yeni planlamalara da hazır olmalıdır. Kimi ülkelerin hiçbir tarihi, siyasi ve ekonomik varlığı olmadan bu bölgede istediğini yapmasına karşılık, Türkiye’nin tarihi, siyasi ve ekonomik varlığına rağmen bu yapılanmaya sessiz kalması düşünülemez.

Bu hassas dönemde Türkiye, bölgedeki olmazlarını bir kez daha deklare etmelidir. Kürt grup liderlerini kimi zaman –büyük bir hata olarak- Cumhurbaşkanlığı düzeyinde kabul eden Türkiye, bugün onları muhatap almama gerekçesine sığınarak sessiz kalmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti, Kürt gruplara, Irak Muhalefetine ve hatta Saddam Hüseyin’e sert bir uyarıda bulunmalıdır. Türkiye’deki savaş karşıtlığının PKK-Kadek’in de içinde bulunduğu geniş bir Kürt ve Siyasal İslamcı lobi tarafından da desteklendiği iyi bilinmelidir.

 

©KIVILCIM- Her Hakkı Saklıdır..06/03/2003 08:11 webmaster@kivilcim.org