Böylesine aile kadınları varken…
Bugüne
kadar onlar hakkında hep dalga geçip gülmeler
duyuyorduk:
“…İstanbul’da gösteriye katılmışlar, ellerinde mavi
bayrak… yabancı muhabir sormuşlar:
– Konu
nedir? Niçin gösteri yapıyorsunuz?
–
Allah bir.
– Biz
de biliyoruz Allah’ın birliğini. Ne sebepten gösteri
yapıyorsunuz?
–
Allah bir…”
26
Haziran katliamından sonra çok sayıda aile hanımları ile
gösterilerde, kucaklaşma, dertleşme, sarılıp ağlaşma,
ortak duyguları paylaşma fırsatım oldu.
Öylesine temiz duyguları, güzel fikirleri, hatta
özeleştirileri vardı ki anlatamam:
Sawut
Damollam: “Askeri okullar açarız, getirin zenginler
altınlarınızı” dediğinde, zenginler kadın kızlarının bir
avuç yüzük-kolyelerini getirmişler (halbuki gömülen
tonlarca altınları var) Damollam kızmış: “Bu
yaptığınızın bedelini evlatlarınız çekecek, ne yazık
ki!” demiş.
Bir
Ekim Çin Konsolosu önünde gösteri için toplanmıştık.
Memleketten yeni gelen bayan gözyaşlarına hakim olamayıp
durumu anlattı:
“Hapishanede küçücük odaya yüzlerce insanı
dolduruyorlar, hem de kadın erkek demeden çırılçıplak
soyduktan sonra, ölünün üstünde diri, dirinin üstünde
ölü, insan üstüne insan… ve birisinin pisliği birisinin
üstünde… hepsini çürüttükten sonra kazma kürek ile
çıkartılıyor…”
Dinleyicilerden bir hanım, tir tir titriyordu, çığlık
attıktan sonra yere yıkıldı.
Bir
hanım ekledi:
“Cinsel organlarını kestikten sonra
evine salıverinler de varmış hapishaneden…”
– Vatanım, milletim o haldeyken,
altın yüzük takılmış kollarım kırıl!
– Bana bu bilezikler haram!..
– Kollarım! Ellerim! Sen altın
bilezik takmak için değil, vatanımın halkımın namusunu
çiğneyen Çin zalimlerinin boğazını boğmak için
yaratıldın, anladın mı? (genç bayan yüzük bileşiklerden
kurtulmuş elleriyle konuşuyordu)
Bütün hanımlar küpe, yüzük, bilezik,
cüzdan, her şeyini ortaya attı.
– Zalim Çin şaşırma! Sabrımızı
taşırma!
– Cana can! Dişe diş!
– Şinjiang değil, Doğu Türkistan!
– Türkistan Çinliye mezar olacak!
– Mazlumlar burada, insan hakları
nerede?!
– Katil Çin Türkistan’dan defol!
Kocaman iki poşet, mücevher ve
cüzdanlar ile doldu.
7 yaşlarındaki bir kız yanındaki
oğlana anlatıyordu:
– Bu paralarla silah satın alacağız.
Çin zaliminin başına atacağız… bung… bung…!
– Toprağımızdan Çinlileri kovup
çıkarmak için, canımız malımız herşeyimiz feda olsun!
– Feda olsun!
----------------------------------------------
Fatih Sultan Mehmet bir sabah
gariban fakir fukara gibi giysiler giyerek, şehir
sokaklarını karış karış gezmiş. Bir ekmekçiden bir ekmek
satın almış sonra bütün şehri dolaşıp tekrar o
ekmekçiden ikinci bir ekmek satın almaya kalkışmış.
Ama ekmekçi demiş ki:
– Kusura bakma canım kardeşim, ben
çoktan siftah yaptım. Şu karşı taraftaki öbür ekmekçi
henüz siftah yapmadı, ne olur sen ekmeği ondan satın
alsan…
Fatih Sultan Mehmet’i çok etkilemiş
bu esnafın, yani vatandaşının güzel ahlâkı, fazileti…
– Benim böylesine vatandaşlarım
varken, ben İstanbul’u alamaz mıyım?!
O, beyaz tolpar atına binerek
– Allah Allah… Allah deyip yola
çıkmış da, İstanbul’u fethetmiş.
---------------------------------------
1950’ler. Kore Savaşı. 4 bin Türk
yiğit Koreliler için Çanbeyşen dağında Çinliler ile
savaşta…
Uygur hacı dedeler, radyodan cami
önünde dinliyor. Köy köyden Ayşe, Fatma… anneler, kendi
sesleriyle böyle diyor:
– Oğlum Mehmet aslanlar gibi savaş.
Düşmanı yok et. Göğsünden kurşunlan! Sırtından
kurşunlanırsan, verdiğim ak sütümü helal etmem.
Cami önündeki Uygur Türkleri,
Türklüğünden gurur duyuyor.
– Türk anneleri, kahraman anneler…
sizi tarif etmeye kelimeler az.
---------------------------------------
Çin zalimlerinin ölüm kusan tankları
önüne dimdik yürüyerek silahlı düşmanını yüreğine nefret
duygularının ruhu hançerini saplayan anneler!..
Çin ordusunu parmağının tırnağı
kadar görmeyen gururlu batur genç Uygur kızları…
Kendimi beyaz ata binmiş, zafer
yolunda savaşa giren kral gibi hissettirdiniz.
Yalnız ben değil, vatan kurtarmak
yolundaki mücahitlerin hepsi beyaz tolpar üstündeki
kahraman zannetsin kendini.
26 Haziran katliamından sonra
yeniden dünyaya gelmiş zannetsin. Bütün hayali
fikri-zikri vatan kurtarmak olsun!
07.10.2009
Zeynure İsa
Adres:
Çelebidere Yokuşu Sok.
Selçuk Apt. No: 6 Yeniköy - İstanbul
Tel (Ev) : (0090 212) 223 65 82
Gsm : 0090 536 579 45 85
|