|
Çin’in
“5 Temmuz Katliamı” ve Türkiye Kamuoyundan Taleplerimiz
Mehmet Emin BATUR
Gazeteci-Yazar
07.07.2009
Ezeli ve ebedi Türk
yurdu olan Doğu Türkistan 1949 yılından beri Çin işgali
altında bulunuyor. Çinliler atalarının vasiyetlerine
uyarak Doğu Türkistan’ı işgal etikten sonra 60 yıldır
gizli ve aleni soy kırımlarla, yürüttükleri asimilasyon
politikalarıyla, Doğu Türkistan’a sürekli olarak Çinli
göçmen getirerek yerleştirme uygulamaları ve ekonomik
sömürü yolu ile Doğu Türkistan’ı tamamen yutup yok etmek
istemektedirler.
Haziran ayı içerisinde Divan-ı lügat-it Türk’ün müellifi
olan Kaşgarlı Mahmut’un memleketi Kaşgar’ı çok katlı
binalar yaparak Çinli göçmen getirip yerleştirebilmek
maksadıyla dozerlerle yıkarak yerle bir etmeye başlamış
olması Çinlilerin tam anlamı ile Türk-İslam medeniyeti
düşmanı olduğunun açık bir göstergesidir.
Çinli işgalcilerin Doğu Türkistan Türklerine yönelik
olarak uygulaya geldikleri soykırım, sürgün, sömürü,
ırki aşağılama, dini ve kültürel özgürlüklerin gasp
edilmesi… Gibi insanlık dışı baskı ve yıldırma
girişimlerine karşı Doğu Türkistan Türkleri de yarım
asırdır bütün güçleri ile direnmekte, karşı koymakta,
var olma ve bağımsızlıklarını tekrar elde etme
mücadelelerini sürdürmektedirler.
Çinlilerin son yıllarda “İş gücü fazlasını başka
memleketlere yönlendirme” adını verdikleri insanlık dışı
zorbalıklarından biri de yoksul Türk çiftçilerinin
özellikle de kız çocuklarını Çin’in içeri bölgelerine
tehditle ve zor kullanarak sözde çalışmaya götürme
uygulamalarıdır. Bunun sonucunda yüz binlerce Türk
kızlarının Çin’in kalabalık nüfusu içerisinde heder olup
gitmekte olduğu ile ilgili haberler alıyoruz.
26 Haziran 2009 günü Çin’deki Guang Dong eyaletinin
Şaoguan şehrinde Doğu Türkistanlı gençlerin ve
kızlarında köle gibi çalıştırıldıkları bir oyuncak
fabrikasında, daha önceden planlanmış olduğu anlaşılan
bir şekilde Doğu Türkistanlı işçilerin kaldıkları
yatakhanelere vahşice saldıran binlerce Çinli iki Uygur
Türk’ünü katletmişler, yüzlercesini de yaralamışlardır.
Çin’in Guang Dong eyaletinin Şaoguan şehrinde Uygur
Türklerine karşı uygulanan vahşi saldırıları Protesto
etmek ve öldürülen Uygur Türklerinin katillerinin bir an
önce ortaya çıkartılması istemi ile 05.06.2009 Pazar
günü Ürümçi’de Üniversite öğrencileri bir protesto
eylemi yapmışlardır. Kalabalığın üzerine Çin Polis ve
askerlerinin yaylım ateşi açması sonucunda da ilk
belirlemelere göre 140’ın üzerinde kişi hayatını
kaybetmiştir. Bu rakamlar kesinlikle doğru rakamlar
olmayıp, asıl rakamların 500’ün üzerinde olduğu yolunda
haberler almaktayız. Türkiye ve dünya medyası sadece
İşgalci Çin devletinin verdiği rakamları tekrar etmekle
yetinmektedir. Doğu Türkistan’dan alınan son bilgilere
göre olayın başka vilayetlere de sıçramakta olması söz
konusudur. Bundan korkan işgalci Çin hükümeti Ürümçi’de
olağan üstü hal ilan etmiş bulunuyor. Bu günlerde olduğu
gibi Doğu Türkistan’da yüzlerce, binlerce Türk’ün
katledilmesi hadisesi ne ilktir, ne de son olacaktır.
Çünkü 1949 yılından bu yana işgal altında olmayı asla
kabul etmeyen Doğu Türkistan Türkleri büyüklü küçüklü
olmak üzere 1000’e yakın milli ayaklanma
gerçekleştirmişler ve her defasında çok kanlı şekilde
bastırılmalarına rağmen asla bağımsızlık fikrinden
vazgeçmemişlerdir. Çin işgali ve Çin zulmü devam ettikçe
de Doğu Türkistan Türklerinin yüreğindeki özgürlük ateşi
asla sönmeyecektir…
1- Bize göre, İlk olarak Şaoguan olayının Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanının Çin’de resmi bir
ziyaret için bulunduğu bir sırada meydana gelmiş
olmasının anlamı, Çin ile Türkiye arasında yapıldığı
söylenen terörle mücadele anlaşmasının Çinlileri
cesaretlendirmiş olması ihtimalidir. Oysaki Doğu
Türkistan’ın bağımsızlığı için mücadele eden Doğu
Türkistan Türklerinin hemen hepsi Çin için birer
“terörist”tir ve bu “terörist”lerden Türkiye’de binlerce
vardır. Peki, Türkiye’nin Çin’de kaç teröristi vardır?
2- Cumhurbaşkanı Gül’ü neden adeta ortaçağ dönemini
yaşamaya mahkûm ettikleri Doğu Türkistan’ın Kaşgar,
Hoten veya Gulca vilayetlerine değil de, devamlı Çinli
göçmen getirip yerleştirilmesi sonucunda Çinli nüfusun
neredeyse % 90 civarına ulaştığı ve işgalci Çin
devletinin kendi nüfusuna hizmet etmek amacı ile her
türlü mamurlaşmayı sağlamaya çalıştığı Ürümçi’ye
götürmüşlerdir?
3- Doğu Türkistan Türklerinin, katliama uğrayacaklarını
kesin olarak bildikleri halde ortaya koydukları son
demokratik eylemleri, deyim yerindeyse “Dağın fare
doğurmuş” olduğunu görerek “Bunca yıldır boş yere
beklemişiz. Artık daha fazla sabretmeye ve beklemeye
gerek kalmadı” düşüncesine kapılmış olmaları olabilir.
4-Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en üst organı olan
TBMM, Çin işgalcilerinin Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanının Çin’e yaptığı ziyareti kendisinin
çirkin ve insanlık dışı emellerine ulaşabilmek için
fırsata dönüştürmek istemesine asla izin vermemeli,
Türkiye’deki Çin elçiliği vasıtası ile Çin’e ciddi bir
uyarıda bulunmalıdır.
Çin, Doğu Türkistan’daki insanlık dışı katliam, sürgün,
ırki aşağılama ve asimilasyon gibi uygulamalarını derhal
durdurmadığı takdirde Çin mallarının Türkiye’ye girişine
asla izin verilmeyeceği konusunda uyarılmalıdır. Türkiye
Cumhuriyeti Devleti Türk dünyasının en köklü devlet
geleneğine sahip Türk devleti olması sebebiyle Kaşgar’ın
yok edilmekte olmasının derhal durdurulmasını
istemelidir.
5-Gerek Çin’in katil işçileri tarafından olsun ve
gerekse de işgalci Çin devleti eli ile olsun Doğu
Türkistan Türklerine yöneltilen her türlü kanlı
saldırıların kayıtsız, şartsız derhal sona erdirilmemesi
durumunda Çin ile olan bütün ilişkilerin süresiz olarak
askıya alınacağı bildirilmelidir…
Görülecektir ki, Türkiye-Çin arasında tek taraflı
fedakârlıklarla “devede kulak” misali sürdürülen
ticaretin durdurulmasından ve “terörle müşterek
mücadele” sözleşmesinin askıya alınmasından dolayı kayba
uğrayan taraf sadece ve sadece Çin olacaktır…
6-Doğu Türkistan Davasını Uluslararası Platformlara
Taşımak mecburiyetinde olan tek devletin Türkiye
Cumhuriyeti Devleti olduğu düşüncesi ile bu hususta
ciddi ve sonuç getirici adımlar atılmasını istiyor ve
bekliyoruz.
Doğu Türkistan Türkleri olarak Türk milletine her zaman
yaptığımız şu çağrımızı bir defa daha tekrar ediyoruz:
Hükümetler gelip geçicidir ama Türkiye Cumhuriyeti
Devleti ebediyen yaşayacaktır. Türk milleti dünyanın
hangi ücra köşesinde hangi şartlarda yaşıyor olursa
olsun kan, can, din, dil, örf-adet, gelenek ve
görenekleri ile kardeştirler. Bu sözde değil özde
kardeşlik sonsuza kadar devam etsin istiyoruz. Bu
sebeple bu güne kadar Doğu Türkistan Türkleri olarak
Türkiye Türklerine hep güvendik. Hükümetlerden
beklediğimizi bulamadığımız dönemlerde Türk Halkının
bizlere olan yaklaşımı bizler için teselli ve ümit
kaynağı oldu.
Şu anda Doğu Türkistan’daki Türkler çok zor ve tehlikeli
bir dönemin içinde bulunuyorlar. Türkiye Türkleri olarak
hükümetin ve yüce meclisin Doğu Türkistan konusunda
Çin’e karşı gerekli siyasi, ekonomik ve diplomatik
girişimlerde bulunması için oylarınızla seçtiğiniz bütün
parlamenterlere çok ciddi biçimde siyasi baskı
uygulamanızı Türklük, İslamiyet ve insanlık adına bir
defa daha talep ediyoruz!
Bütün Gelişmeler: http://www.hurgokbayrak.com
|
|