|
Müstemlekeci Çin’in Kastı Ne?
Son zamanlarda Uygur internet sitelerinde Uygur halkının
başına gelen facialar hakkındaki münazaralar bir hayli
arttı. Özellikle de 2009 yılının girmesiyle beraber Doğu
Türkistan’da ardı arkası kesilmeksizin meydana gelmekte
olan bir dizi olaylar Uygur halkını derin düşüncelere
sevk etmektedir. Çin 2009 yılının başlarından itibaren
Uygur halkına yönelik olarak bir dizi bastırma
hareketleri icra etti. Ve tamamen Uygur halkının
aleyhine olan olayları aralıksız olarak meydana getirmek
suretiyle Uygurların tepkilerine sebep olmaktadır.
Uygur halkının milli kahramanları olan İparhan ve daha
başka ünlü milli kahramanlarımızın türbelerinin
tahribata uğraması ve yasa dışı denilerek kapatılması,
Kuça’daki ming öy resimlerinin çiğnenmesi, yine çok
sayıda kızların içeri bölgelere(Çin’e) ailelerinin
ellerinden gasp edilerek mecburi sürgün edilmeleri,
Yeken nahiyesindeki bir Çinli okutmanın 13 Uygur kıza
saldırarak onları aşağılama olayı, Toksun nahiyesinde
100 günlük temizlik harekatı yürütülerek çok sayıda
masum insanların tutuklanıp götürülmelerinden sonra
ölmeleri, yeken nahiyesindeki Dilber isimli kadının
kocasının karakolda dövülerek öldürüldükten sonra bu
olayda hiç kimsenin sorumluluk kabul etmemesi gibi bir
dizi acıklı trajediler meydana geldi. 2009 yılının sona
ermesine yarım yıl var ve önümüzdeki yarım yıllık sürede
Uygur halkını hangi facialar bekliyor? Orası belli
değil.
Bu durumda Doğu Türkistan’daki bastırma ve Uygur halkını
aşağılama eylemleri niçin bu kadar arttı? Bunda hangi
uğursuzluklar var? Çin hangi uğursuzlukları tasarlıyor?
Buna karşı bazı Uygur aydınları milletin geleceğinden
endişe duyarak, “Bunlar kesinlikle tesadüfen ortaya
çıkan hadiseler değil. Müstemlekeci Çin makamları kan
içicilik yapıyorlar. Onlar Uygur halkına böylesine
dayanılmaz baskılar uygulayarak sonunda Uygur halkını
tuzağa düşürmeye çalışmaktadırlar. Yani kasıtlı olarak
Uygur halkının milli gururunu ağır derecede zedeleyecek
türden böyle olaylar meydana getirerek en sonunda da
Uygur halkını güç göstermeye mecbur edecekler. Böylece
direniş gösteren Uygur halkına isyancılık yaftası
vurarak ‘milli bölücü’, ‘terörist’ suçlamaları ile bir
kişi ile beraber yüz kişiye daha ceza vermek suretiyle
Uygurların direnme gücünü yok edecekler ve Uygur
halkının yüreğini 1997 yılındaki Gulca olayında olduğu
gibi yaralayarak ebediyen mukavemet gösteremez hale
getirecekler” demektedirler.
Bu Uygur aydınlarının görüşleri her ne kadar bir
varsayım ise de, Çin’in böyle bir kastinin olmadığına
kim kefalet edebilir? Ezelden beri Uygur halkının kanını
içmeye alışmış olan müstemlekeci Çin hâkimiyeti
Uygurları kendi yağında kendi etini kavurma politikasını
kullanmakla beraber yine yeri geldiğinde doğrudan ve tek
elden katliamlar yapmakta tereddüt etmiş değildir.
Uygur halkının milli bağımsızlık mücadelesine bir göz
atacak olursak Uygur halkının milli inkılâplarının hemen
hepsi müstemlekeci komünist Çin askerleri tarafından
acımasızca çok kanlı bastırılmıştır. Çin askerlerinin
iki eli Uygur halkının kanları ile boyanmıştır.
Doğu Türkistan’daki şartlarda halkımızın uyanıklığını ve
sezgilerini arttırmak ve böylece Çin’in kurduğu
tuzaklara karşı dikkatli olmak çok önemlidir.
|
|