M.Ö.220 ~

ana sayfa
Giris
Tarih
Cografya
Din-Dil
Kültür-Sanat
Ekonomi
Insan Haklari
Milli Mücadele
Düsünceler
Baglantilar
Irtibat

E-mail


Müstemlekeci Çin’in Kastı Ne?

            Son zamanlarda Uygur internet sitelerinde Uygur halkının başına gelen facialar hakkındaki münazaralar bir hayli arttı. Özellikle de 2009 yılının girmesiyle beraber Doğu Türkistan’da ardı arkası kesilmeksizin meydana gelmekte olan bir dizi olaylar Uygur halkını derin düşüncelere sevk etmektedir. Çin 2009 yılının başlarından itibaren Uygur halkına yönelik olarak bir dizi bastırma hareketleri icra etti. Ve tamamen Uygur halkının aleyhine olan olayları aralıksız olarak meydana getirmek suretiyle Uygurların tepkilerine sebep olmaktadır.

            Uygur halkının milli kahramanları olan İparhan ve daha başka ünlü milli kahramanlarımızın türbelerinin tahribata uğraması ve yasa dışı denilerek kapatılması, Kuça’daki ming öy resimlerinin çiğnenmesi, yine çok sayıda kızların içeri bölgelere(Çin’e) ailelerinin ellerinden gasp edilerek mecburi sürgün edilmeleri, Yeken nahiyesindeki bir Çinli okutmanın 13 Uygur kıza saldırarak onları aşağılama olayı, Toksun nahiyesinde 100 günlük temizlik harekatı yürütülerek çok sayıda masum insanların tutuklanıp götürülmelerinden sonra ölmeleri, yeken nahiyesindeki Dilber isimli kadının kocasının karakolda dövülerek öldürüldükten sonra bu olayda hiç kimsenin sorumluluk kabul etmemesi gibi bir dizi acıklı trajediler meydana geldi. 2009 yılının sona ermesine yarım yıl var ve önümüzdeki yarım yıllık sürede Uygur halkını hangi facialar bekliyor? Orası belli değil.

            Bu durumda Doğu Türkistan’daki bastırma ve Uygur halkını aşağılama eylemleri niçin bu kadar arttı? Bunda hangi uğursuzluklar var? Çin hangi uğursuzlukları tasarlıyor? Buna karşı bazı Uygur aydınları milletin geleceğinden endişe duyarak, “Bunlar kesinlikle tesadüfen ortaya çıkan hadiseler değil. Müstemlekeci Çin makamları kan içicilik yapıyorlar. Onlar Uygur halkına böylesine dayanılmaz baskılar uygulayarak sonunda Uygur halkını tuzağa düşürmeye çalışmaktadırlar. Yani kasıtlı olarak Uygur halkının milli gururunu ağır derecede zedeleyecek türden böyle olaylar meydana getirerek en sonunda da Uygur halkını güç göstermeye mecbur edecekler. Böylece direniş gösteren Uygur halkına isyancılık yaftası vurarak ‘milli bölücü’, ‘terörist’ suçlamaları ile bir kişi ile beraber yüz kişiye daha ceza vermek suretiyle Uygurların direnme gücünü yok edecekler ve Uygur halkının yüreğini 1997 yılındaki Gulca olayında olduğu gibi yaralayarak ebediyen mukavemet gösteremez hale getirecekler” demektedirler.

            Bu Uygur aydınlarının görüşleri her ne kadar bir varsayım ise de, Çin’in böyle bir kastinin olmadığına kim kefalet edebilir? Ezelden beri Uygur halkının kanını içmeye alışmış olan müstemlekeci Çin hâkimiyeti Uygurları kendi yağında kendi etini kavurma politikasını kullanmakla beraber yine yeri geldiğinde doğrudan ve tek elden katliamlar yapmakta tereddüt etmiş değildir.

            Uygur halkının milli bağımsızlık mücadelesine bir göz atacak olursak Uygur halkının milli inkılâplarının hemen hepsi müstemlekeci komünist Çin askerleri tarafından acımasızca çok kanlı bastırılmıştır. Çin askerlerinin iki eli Uygur halkının kanları ile boyanmıştır.

            Doğu Türkistan’daki şartlarda halkımızın uyanıklığını ve sezgilerini arttırmak ve böylece Çin’in kurduğu tuzaklara karşı dikkatli olmak çok önemlidir.
 


© ETIC.  Her Hakkı Saklıdır. Son Değişiklik: 19.06.2009 21:20   Hazirlayan: A. Karakash