Yabancının yandan akrabanın candan…
Bu Uygur Türklerinin atasözünün anlamı: yabancının
yaptığı iş ya da attığı kurşun yanından seyrip geçer.
Akrabanın ise canını delip geçer manasındadır…
Türklerin
gurur duyulacak çok özellikleri vardır, onlardan bir
tanesi kardeşlik (içten, candan kardeşlik duyguları),
birlik, beraberlik…
Düşman
işgalinde kalmış toplumlar kendi kavmine ulaşamadığı
akrabalarına derin duygular, özlemler, arzu ve ümitler
beslerler.
Azerbaycan
70 sene Rus işgalinde kaldı. Lenin, Stalinler,
Panturkist adını koyup, bilginleri, yazar,
şair-aydınları öylesine öldürdü ki, kanlar derya oldu.
Düşmanın bu yaptıkları baskı altındaki insanlarda
Türkiye’ye olan sevgiyi daha da arttırdı. Gizli sevgi
aşıklık atalardan balalara, kemiklerden kemiklere miras
kaldı.
Komünizm
zinciri Rus işgalinden de kurtuldu.
Başta
Çin olmak üzere bir sürüsünün, Türklerin birliği,
birleşmesinden korkup, ağzında uçuk çıktı.
60
dilde konuşan Avrupalı birleşerek ortak para çıkartıyor…
bu da demokrasi oluyor…
Türk
dünyasına gelince, bırakın Türki halkların birleşmesini
Türkiye’nin topraklarını parçalamak “demokrasi” oluyor
birilerine göre?!
O
kadar yazık etmeyelim canım demokrasi sözcüğüne…
Medeniyetler ittifakına gelince… Bizim İslâm dinimizin
kerametiyle, kutsallığıyla İsa peygamberin, Musa
aleyhisselam gibi bütün peygamberleri tanımamız,
tapmamız, saymamız, sevmemiz, Sultanahmet’te Ayasofya’da
onların portrelerini baş tacı yapmamız, bizlerin
medeniyeti ittifaklığında çok yüksek seviye, yüksek bir
yerlerde olduğumuz kanıtlıyor.
Ama
bizim peygamberimiz Muhammed aleyhisselamın karikatürünü
çizenler, söz vermesine rağmen özür dilemedi. Üstelik bu
çirkin ve saygısız olay yeniden alevlendi. Buna bakarsak
bizim “Medeniyetler ittifakı anlayışımız ile Avrupa’daki
bazılarının medeniyetler ittifakı anlayışında fark var
mı” nasıl diye düşünmeye başladım.
Mesela, Avrupa’nın bir renkli resim dergisinde bir
kocaman resim gördüm, bir koyun, onun üstüne atılış
domuz koç… Acaba bu ikisinin neslinin karıştırılması… bu
resmin, karikatürlerin, medeniyetler ittifakı ile bir
bağlantısı olabilir mi?
Büyüklerimiz her din kendi inancında, her medeniyet
birbirleri ile iyi geçinsin arzuluyor sanırım…
Bugünlerde eskiden birbirleri ile iyi geçinemeyen Arap
ülkeleri de “Arap birliğinden” söz etmeye başladı. Ama
kardeşlikten kaynayan kanları ile gurur duyan Türk
dünyasında kardeşlikten söz etmek bir yana, kaş yapayım
derken göz çıkartma olayları oluyor. İşte Azerbaycan
olayı gibi bana göre.
1)
Ermeni soykırımı diye bir şey yok. Ermeninin soyu
kırılmış olsaydı, bugünlerde koskoca Ermenistan devleti
olmazdı. Kızılderililer ya da Uygurların durumunda
olurdu.
Rus
arşivlerinden çıkmış belgede Ermeni subay “Türkleri biz
soykırım yaptık…” diyorlar. Ermeniler Şili gibi ülkeleri
“şahit” yapıp Türkiye’den bir şey koparmaya çalışıyorlar
Ermeniler şu anki bizim sınırımızı tanımazken neden
sınırımızı açarız? Gelin sınır çizgimizi yeniden çizip
verin diye mi?..
1991
senesi Azerbaycan’a girerek Azerbaycan’a ait toprakları
işgal etti. 30 bin Azeri Türk’ü katletti. Bir milyon
Azeriyi aç perişan göç ettirdi.
2)
Doğu Türkistan’ın Aksu eyaleti, Uçturpan kasabasında
Karabağ isminde kocaman güzel bir eski köyün varlığından
bu ana kadar söz den oldu mu hiç?
“Buganın boynuzuna vursan tuzağı sızlar” Çin seddinden
Adriyatik’e kadar olan bütün çam ağaçların kökleri
birbiri ile sarmaşık durumda.
Bu
birlikten en çok korkan, bunun bozulması için yapmadık
hilekârlıkları kalmayan birisi varsa o da Çin
zalimleridir.
“Çin
felsefesi yılanın başını ezersen kuyruğu hiç iş
yapamaz.” Yumuşak, katıyı yerler, hamur keserken
yıpranan bıçak oluyor…
Çin
Türkiye’yi yumuşak yollardan çökertmeye çalışıyor.
Bugünlerde Çin Türkiye’ye sadece 100 milyon Dolarlık mal
alıyor, ticaret 10 misli aleyhimize!
1985
senesinde Türk insanı dünya halkının 1/20’sini teşkil
ediyordu. Ama Türkiye’de altın dünya altınının 1/6’sını
teşkil ediyordu.
1985’te Çin ile münasebet, alaka başlandı. Sayın o
zamanki Cumhurbaşkanı Kenan Evren Çin’e gitti, Çinli
kızı manevi evlatlık yaptı.. İsmi Wang Şang…
Halbuki o günlerde Çin, Doğu Türkistan’a 46’ncı atomunu
atıyor, bir gecede kaç köy, kasaba, yüzbinlerce insanı
küle çeviriyordu. 10 binlerce çocuk kör… o kör
çocuklardan birisini evlatlık alsaydı… siz tasavvur edin
okuyucum…
Çin
Türkiye ticareti başlandı.
O gün
bugündür Türkiye’nin altın dolarları Çin’e akıyor.
Çin’in ıvır-zıvır malları Türkiye’ye akıyor. Fatoş
oyuncak… Bursa’nın ipek fabrikaları, Çin malları
sayesinde ilk kapanan fabrikalardan oldu…
Çin’den neler gelmiyor ki.. Diş karıştırıcı kürdan,
peçete, naylon poşetten tutun.. motorsiklet, otomobil,
uçak…
Durup
dururken Çin’i sanayi ülkesi yapıp, kendimizi Çin’in
tavuk firması yamaya az kaldık.
Kendimize gelelim… Bir bütün ülkenin menfaatini
düşünelim… Milletin, devletin yarınlarını düşünelim…
Kimse
“Doğu Türkistan Çin’indir” gaflarını sayıklamasın. Bu
sözü komünist cellat Stalin ile Mao da açıkça
söyleyememişti.
Liderler Çin’e saygı göstermek için “Çin’in toprak
bütünlüğüne saygı gösteririz” sözünden başka saygı,
sevgi sözcükleri bulsun.
Doğu
Türkistanlının derdi kendine yetip aşar: “Ben özüm
sarhoş sen şarap verme!”
Biz
1949’a kadar bağımsızlık… Stalin ile Mao gizli anlaşarak
bizi cehenneme ittiriverdiler. Şu an rezil bir
soykırımda can çekişiyoruz. Cenabı Allah’tan ve hak,
adalete saygısı olan insanlardan (hangi ırkı hangi
toplum olursa olsun) yardım istiyoruz. Hiç değilse,
bizden ibreli ders çıkartarak bağımsızlığını korusun
istiyoruz. Normal vatandaş bile: “Bu benim iç işim, sana
ne, karışma” diyebiliyor. Devlet olarak da böyle
diyebileceğimiz konular olmalı.
Bir
zamanlar “Gece yarısı eksperi” filmi çıktı, çok tepki
gösterdik. Arkasından kendimiz ondan beter o tip filmler
yaptık. (Mustafa Altıoklar…)
Şu
anda Dünyada Çin soykırım yapıyor. 30 milyon Uygur
Türk’ünün sinsice soyunu tüketiyor, milyonları açlıktan
öldürdü. Çin işkenceleri insan eti yemeleri… ama
Dünya’ya kendi “melek” yüzünü göstererek, şeytani gerçek
yüzünü gizler.
İnsan
hakları teşkilatları Çin’deki asit kuyuları başına
gidebiliyor mu? Dünya medyası gidebiliyor mu? Komşu
topraklarını işgal ederek “bu benim iç işim” diye
kimseyi ülkesine sokmaz.
Kendi
öğrencisinden 4 bini tanka ile kıyma yaptı… Kim onu
suçlayabildi? Konsey üyesi yapmakla, olimpiyatlar ile
mükâfatlandırdı.
Biz
askerlerimizi düşmana karşı vazifeye gönderdik, onlar
düşmanı öldürdü. Şimdi düşmanın kemiklerini yeraltından
kazıp çıkartıyoruz, askerler, generaller hapiste.
Tamam
askerlerden şehit olan yok, keyfine yaptı, kötülüğü,
cinayetleri fazla…
Siz
bu olaylara dışarıdan yabancı gözüyle bakın, Türkler
Kürtlere neler yapmış, gerçekten berber bunlar…
Bugünlerde bunu yaptığına göre… 1915’lerde neler
yapmadı?.. Hadi Ermeni soykırımına atalım bir imza!
(Kötü senaryo)
Her
topum kendini iyi göstermeye çalışıyor, biz ise, iyi
olduğumuz halde kendimizi kötü gösteririz.
1980’lerde Avrupa’da 5 ülkenin (aralarında İtalya da
var) birlikte yaptığı Türkleri barbar gösteren
başköşesinde ağaçlarda asılmış ölüler. Onun altında 10
parmakları ile et yemekte (ne eti belirsiz…) olan
Türkler… Bu filmi görmekte olan Kaşkar halkı anında
isyan çıkardı. Filmcileri, polisi, hükümeti taş
yağmuruna tutarak, çok sayıda insan öldü, hapse atıldı.
Bizleri kötüleyen, ilerlememizi istemeyenler az değil.
Şu
anda Sarkozi ile Çin çok yakını, Çin şu an 30 milyon
Uygur Türk’ünü soykırım ediyor, aynı anda dolaylı yollar
ile Dünyanın dikkatini 100 sene önceki olmamış soykırıma
odaklatıyor…
16.04.2009
Zeynure İsa
Adres:
Çelebidere Yokuşu Sok.
Selçuk Apt. No: 6 Yeniköy - İstanbul
Tel (Ev) : (0090 212) 223 65 82
Gsm : 0090 536 579 45 85 |