M.Ö.220 ~

ana sayfa
Giris
Tarih
Cografya
Din-Dil
Kültür-Sanat
Ekonomi
Insan Haklari
Milli Mücadele
Düsünceler
Baglantilar
Irtibat

E-mail


Olima’yı ağlatan soru

 

 

            Tatar Türkleri olimalarından, mütepekkur Musa Cerullah (1875-1949) fikir düşünce düellosunda Lenin’i mağlup ediyor. Olima’yı öldürmekten korkmuş olan Lenin sürgün ediyor.

         Olima sürgün hayattayken Afganistan’a geliyor, o civardaki muhacir Türkistanlılar (Uygur, Özbek, Kazak, Kırgız, Tacik, Tatar) toplanarak, bir petnus (tabak) altın ve bir sürü hediyelerini götürerek Olima’nın önüne geliyor. Sohbet sonunda Olima: “Bana sormak istediğiniz sorular varsa, sorun” diyor.

         Kalabalık kendi aralarında danıştıktan sonra böylece üç soruyu soruyor:

         Soru 1: “Sakalı uzatsak iyi midir? Yoksa kısa kesersek yahşi midir?”

         Soru 2: “Ceketi uzun giyersek iyi midir? Yoksa ceketi kısa giyersek iyi midir?”

         Soru 3: “Kadınların yüzünü kapatırsak iyi midir?”

         Cevap 1: “Sakalı uzatırsanız zinnet, keserseniz temizlik.”

         Cevap 2: “Savaşırken, çalışırken kısa ceket iyidir, her ikisini giyebilirsiniz.”

         Cevap 3: “Kadınlar da, aynen erkekler gibi Allah tarafından yaratılan insan, aynı zamanda Allah’ın yarattığı güneş ışığından yararlanma hakkı vardır.”

         Başka soru?

         - Yok

         - Bütün sorunuz o muydu?

         - Evet. Başka soracak ne olsun ki?

         Olima gözyaşlarını tutamıyor, ağlıyor ve diyor ki:

         -“Vatanımız işgal altında, vatanı nasıl kurtaracağız? Ne yapmamız lazım?” gibi sorular hiç aklınıza gelmiyor mu?

         Olima: “Altınlar bütün hediyeler için teşekkürler, ama kabul edemem. Kendiniz kullanın. Hediye için sadece şu bir kalemi kabul ederim” diye gözyaşlarını silip bir kalemi alıp çıkıp gidiyor.

         İlave: Olima o sürgün hayatta, Kaşkar’a hem geliyor. Olima’nın geleceği haberini alan Kaşkar büyükleri, sarıklarını sarıp karşılamaya atlı bayağı bir yerlere kadar önüne çıkıyor.

         Olima da geliyor. Yaklaşık 100 metre 60 metre… Olima takım elbiseli, kravatlı, başı açık, at koştukça orta hat uzunluktaki saçları uçup duruyor.

         Bizimkiler atlarının başını hemen geriye çeviriyor. “Bu Olima değil ki kapır. Baksana giyinmesine, başına, saçına bak!.. yanlış gelmişiz…”

         Olima bunların yaptıklarını anlayışla karşılıyor, büyükler karşılamazsa bile fakir fukara, esnaf, bütün Kaşkar halkı ile çok iyi kardeşlik ilişkileri kuruyor, selam, sohbetler…

         Üstelik Olima, Uygur Türklerine çok yüksek yer veriyor, övgüler yağdırarak gidiyor: “Uygurlar çok zeki, çok akıllı, şuurlu, nazik-nezaketi yerinde olan insanlar, çok zarif, hüner-sanat fikir, çalışma… her yönden gördüğüm başka topluluklardan üstün duruyorlar…”

         Doğu Türkistanlı öğrencilerin Türkiye’de üniversitelerde eğitim görmeleri için, sağ olsun Türkiye Cumhuriyeti büyük yardım ediyor. Allah razı olsun, ödeyemeyeceğiz. Bu işlerden Sayın General Rıza Paşamızın büyük çabası, gayreti, emeği vardır. Sayın Paşamız 83 yaşındadır. Hasta düştüğü zamanlarda bile ofisinden ayrılmayıp, geleceğin yatırımı öğrenci terbiye etme işini canı gönülden devam ettiriyor.

         Ama yardımcılarından bazısı “sakın, sakın öğrenciler siyasete yaklaşıp kalmasın…” onları toplasak da davul zurna, dans, yemekten başka konuşma olmasın!..” diye bir şeyden ürküp kör ateşe basmış tavuk gibi zıplayıp bağırıp duruyor.

         Bu bağırmanın, zıplamanın anlamı nedir? Birilerine (çekik gözlere) şirin gözükmek mi? Yoksa kaymak kapma meselesi midir?!...

         Biz  diyoruz ki, deniz altında kuru taş olmadığı gibi, düşman işgal etmiş ülkede siyasetten uzak insan yoktur. Orada bebekler ana karnındayken siyaset ile tanışıyor… mezarlıktaki ölüleri bile, Çinliler rahat bırakmazlar…

         Durum öyleyken hür dünyaya çıkan öğrenciler, insani hak-hukuk, bütün siyasi bilgilerden haberdar olmalı…

         60 yıldır Çin zalimlerinin keyfi olarak saçma sapanları öğrencilere “ders” olarak öğretildi. “Yugoslavya sosyal devlet midir?” “Bütün dinler esrar epiyondur” “Komünizmin evzellikleri” “İlgar asimilesiyle güzel bir şey” gibi şeyler üniversitelerde derstir.

         “Biz komünistler tarihi alt-üst edicileriz” diye, ister dünya tarihi ister Çin tarihinden hiç de gerçekleri söylemezler, tam tersini..

         5 sene tarih fakültesinde okuyan bir Uygur, kendi tarihinden bir saat bile ders dinleyemez.

         Olima’yı ağlatan “3 soru”yu değil, “Vatanım Doğu Türkistan, düşman işgalinden ne zaman kurtulacak? Bunun için ne yapmalıyız?” sorusunu sorabilen evlatlar yetiştirmeliyiz, hem de kendi kendimizi…

13.03.2009

Zeynure İsa


Adres:

Çelebidere Yokuşu Sok.
Selçuk Apt. No: 6 Yeniköy - İstanbul
Tel (Ev) : (0090 212) 223 65 82
Gsm       :  0090 536 579 45 85
 


© ETIC.  Her Hakkı Saklıdır. Son Değişiklik: 16.03.2009 15:24   Hazirlayan: A. Karakash