M.Ö.220 ~

ana sayfa
Giris
Tarih
Cografya
Din-Dil
Kültür-Sanat
Ekonomi
Insan Haklari
Milli Mücadele
Düsünceler
Baglantilar
Irtibat

E-mail


Haber ve İnceleme

 

 

1) Bu zihniyet değişmeli
2) Soykırım Hakkında
3) Yecüci – Mecücü Hakkında
4) Sudan Sebepten….
 

 

1) Bu zihniyet değişmeli

             Sosyal yani eski komünist ülkelerde yaşayanlarda Batı demek “şahsi menfaat” demek zihniyeti vardır.

            Misal: Kırgızistan’a Japonlar geliyor (Japonlar çok onurlu, disiplinli, prensipli, dürüst insanlardır.) Yetkiliye diyorlar ki: “Ülkenize fabrika kuralım. %80 (yüzde 80) fayda ülkenizin olsun, (%20) yüzde 20 bizim olsun.”

            Çinli geliyor: “Size fabrika kuralım, %20 sizin ülkenizin olsun, gerisine karışmayın. Ama sizin şahsınıza bu kadar hediye, ne kadar cebiniz varsa hepsini dolduracak kadar rüşvet…”

            Yetkili hemen Japonları reddediyor. Çinlileri seve seve kabul ediyor, onun bir dediğini iki etmiyor.

            Neticede Orta Asya Devletleri zor duruma düşüyor. Mesela; bugünlerde Özbekistan bir gün elektrik var, iki gün yok. Halk üşüyor, erkekler Moskova’nın kara kışına, kadınları da Türkiye, Çin her tarafa akın ediyor. Hepsine bir dokunun bin “ah” işitiyorsunuz. İnsan “eski komünist rejimi şu ankinin yüz katı iyiydi.” demekten kendini alamıyor.

            Bana göre yöneticiler zihniyetini değiştirmeli.

            Batı şahsiyetçilikten ibaret değil. Tam aksi, ülkesinin, halkının menfaatini düşünmeyip, boğazından haram lokma geçirenler hiç de cezasız kalmaz.

            Batı, insan hakları, adalet, hürriyet, özgürlük, vatan için, halk için, insanlık için, güzel ahlâk fazilet, şeffaflık, insanlık onur ve haysiyeti, ilerleme, çalışma… bütün kanuni güzelliklere değer verilen ortam…

            Yeni bağımsız olan Orta Asya devletlerini Çin çok karıştırmaya başladı, onların bir kısım yetkililerini rüşvet ile boğazından kendine bağladıktan sonra, onları Uygurlara karşı av köpeği yerinde kullanmaya çalışıyorlar.

            Ama biz Uygurlar, o yetkilileri canciğer öz kardeşimiz biliyoruz. Çin’in rezilliğini, hilekârlığını çok iyi tanıdığımız için, Çinliden başka hiç kimseyi suçlamıyoruz. Bütün Orta Asya’daki kardeşlerimizin Çin’in kapanına düşmeyeceğini, düşmüşse ayağını geri çekeceğini ümit ediyoruz.

2) Soykırım Hakkında

             1) Geçen sene Rusya arşivlerinden Ermeni subayın “Türkleri biz soykırım yaptık…” diye yazdığı önemli belgeler ortaya çıkmış oldu.

             2) Nasrettin Hoca yemek yapması için karısına 2 kilo et getirip vermiş, ertesi hoca işten döndüğünde karısı “eti, kedi yiyip bitirmiş” diye yemek yapmamış. Hoca kediyi kantara (teraziye) koymuş, kedi tam iki kilo gelmiş. Sonra Hoca demiş ki: “Bu kediyse et nerede? Bu etse kedi nerede?”

            Ermenilerin soyu kırılmışsa koskoca Ermenistan ülkesi nerden çıktı? Eğer soyu kırılmamışsa, sonu gelmeyen bu kadar gürültü patırtı neden?

            Türkiye’yi para cezasına çarptırmak ve kendileri para kazanmak için mi? ya da Türkiye’yi yok etmek, üçe parçalanmış haritasını çizmek için mi? 

            3) Ermeniler tarafından öldürülen bütün diplomatlarımızın tek tek heykelini yapmalıyız. Biz de Ermeniler tarafından öldürülenlerin müzesini yapmalıyız. 

            4) Başkasının canı can bizimkisi patlıcan mı? Her iki taraftan ölen öldürenler oldu eskiden. Ama yakın günlere kadar hep diplomatlarımızı, Ermeni gizli servisi, Ermeni çeteleri öldürdüler. 

            5) Almanya, Hitler’in soykırımının cezasını taaa.. hazıra kadar ağır ödüyorlar. Siyasi sığınmacı olarak ülkesine gelenleri vatandaşlığa almaya mecbur (ki, Dünyada ne kadar ülke, ne kadar toplum var, aklınıza gelen-gelmeyenlerden Almanya’ya sığınma isteyip gelmeyen yoktur) üstelik para cezaları…

            Şu an Türkiye’de Dünyaya gelen her bebek 1500 Dolar borçlu olarak doğuluyorlar. Her iki taraf birbirini öldüren olay, biz soykırım kabullenirsek tahminime göre Türkiye’de doğan her bebek 300 Dolar borçlu olarak Dünyaya gelir, onunla iş bitmez, yok cinayeti kabul eden bu cinayetçiye hokus-pokus kanunlar çıkartılıp, bin sene önce geldiğin Altay, Pamir dağlarına dön cezası da verilebiliyor. O zaman bu kargaşayı yaratan en usta oyuncu Çin’dir. (Zaten usta oyuncu kendisi oynamıyor, başkasını oynatıyor)

            İstanbul’da “Uluslararası Göç” sempozyumu oldu. 4 gün, yemekli, şaşalı… 4 gün Dünyanın gelmiş geçmiş göçlerinin hepsi konuşuldu, o oraya göçmüş, bu buraya göçmüş, göç etmeyen kalmamış, dile getirildi.

            Ama çok ilginç bir Allahın kulu sahneye çıkarak, bir tane Çinli Doğu Türkistan’a göç etti” demedi. Halbuki zamanımızdaki ve dünya tarihindeki en büyük göç orada yaşanıyordu:

            1949 senesinden bugüne kadar 50 milyondan fazla Çinli, kendi sınırı Çin seddinden geçerek Doğu Türkistan’a göç ettirildi, resmi yazılı rakamlarda plan 200 milyon Çinliyi Doğu Türkistan’a (Uyguristan’a) göç ettirmek.

            O, göç toplantısında Sayın gazeteci Cengiz Çandar da konuşmasıydı, o konuşmasında “Bizim atalarımız yani çok eski Moğollardır” dediğinde, ben oturduğum yerde ben dayamayıp, seslendim.. “Moğol sizin atanızdın belki, ama bizim değil…”

            Şimdi o gazetecinin ismini Ermeni soykırımı özür dileme listesinde görüyorum, o gazeteciyi suçlama niyetim ve hakkım yok. Ama “göç” toplantısını ustalıkla Çin organize ederek saman altından su yürüttü biliyorum ve o usta oyuncu Çin’in, kendi gözükmeyip başkaları nasıl oynatmakta olduğunu, bir sürü oyunların olduğunu da biliyorum.

            5) Şu anda Dünyanın en rezil, en sinsi, en vahşi soykırımı, Çin zalimleri tarafından Doğu Türkistan’da, yani Uyguristan’da sürdürülüyor.

            1949 senesi iki cellat Stalin ve Mao’nun gizli anlaşması ile Doğu Türkistan cehenneme ittirildi.

            Çin o toprakların zenginliğinin tadını aldı. her şeyden başka her sene oradan Çin’e 10 ton altın götürüyor.

            Çin bütün gücüyle o toprakların asıl sahiplerinin neslini tamamen kurutmak, birisini bile hayatta koymamak kararı aldı.

            2006 bütün Uygurca okulları kapattı, anaokuldan itibaren Çince dil, Çince okuma-yazma dayatıldı, mecbur edildi.

            Uygur çiftçilerini aç sefil hale getirtip, toprağını almaktan başka 15-25 yaş arası milyonlarca kızı mecburen Çin bölgesine götürerek bir buçuk milyar Çinlinin seks kölesi yapıyor. Uygur erkeklerine AIDS, kanser, kısırlaştırma (buradaki kedi-köpeklere yapılan iğne) iğneleri vuruluyor.

            Kendi toprağının adını “Doğu Türkistan” “Uyguristan” diyenlerin küçük dilleri kesiliyor… ibreti alem yapıp idam ediliyor.

            Çin BDT’da konsey üyesi olduğu için kimse bir şey diyemiyor, hatta Çin masa altından sopa göstererek, başka devletleri tehdit ediyor.

            Bana göre Çin hedef şaşırtıyor. O soykırımcı, Dünyanın dikkatini bugünkü soykırımdan uzaklaştırarak tarihteki başka olaylara çarpıtıyor.

3) Yecüci – Mecücü Hakkında

             Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat’ta, Hıristiyanların kutsal kitabı İncil’de, Müslümanların kutsal kitabı Kur’ân’da, Yecüci-Mecücilerden söz ediliyor. Onun nasıl bir şey olduğu tarifleniyor (anlatılıyor).

            Tarihte insanlar birbirlerini yanlışlıkla Yecüci Mecüci zannedip savaştılar.

            Amerikan eski presidenti Bush, Irak’a girmeden önce, Fransa’ya giderek Papa ile görüştü, Müslümanların Yecüci Mecüci olduğuna kanaat getirdikten sonra Irak’a girerek yanlış yaptı.

            Gerçek Yecüci-Mecücilerin kimliği, bugünkü Dünyamızdaki Amerikalı araştırmacı gazeteci yazar Kristayn Taylor’ın “Uygur Diyarı” kitabından sonra açıklandı, tanındı. Yecüci Mecücinin kimliği, kim olduğu apaçık ortaya çıktı.

            Hem de üç kutsal kitapta söylenen özelliklere, bugünkü zamanımızda kendini göstermekte olan Yecüci-Mecüci tıpa tıp uyuyor.

            Sanki bu Yecüci-Mecücinin resmi asırlar önce, binlerce sene önce çoktan çekilmiş.

            Gerçekten Nobel mükâfatına layık olması gereken yazar Kristayn Taylor’dur. Bu adam Çin cehennemine girerek, cehennemin resmini çekip çıktı.

Ve o resimdeki insan eti yemekte olan, hatta kendi çocuklarını bile yemekte olan Çinliler; başka insanların (Uygur, Kazakların) insani hak-hukuklarına tecavüz ederek onların neslini tüketmekte olan Çinliler, Çin ırkından başka bütün Dünya insanlarını yok etme planlarını hazırlayan Çinliler, üç kutsal kitapta söylenen Yecüci-Mecücinin tam kendisidir.

            Bütün Dünya birlikte buna önlem almalı!

 4) Sudan Sebepten…. 

            Sudan sebepten insan öldürme işinde Dünya birincisiyiz.

            “Boğup öldürüldükten sonra yakılan 12-14 yaşındaki iki çocuğun katili dayısı çıktı…” 2 yaşlı 4 yaşlı anne önünde öldürüldü.

            “Birbirlerine bakıştı, hiç konuşmadan, baktığı için kalbinden bıçaklayıp 19 yaşındaki Mehmed, Esenler’de öldürdü, işte kamera kayıtları… 2008 yılı 17 Kasım….”

            Başka toplum saatlerce ağız dalaşı yapıyor. Mesela Çinliler saatlerce ağız kavgası, hatta birbirlerini kışkırtıyor “Sen önce el kaldırsana!” diye, çünkü önce el kaldıranlar cezalandırılıyor.

            Bugünlerde her sabah haberinde kimlerin kimlerin işyerini basıp birbirlerini öldürdüğünü duyuyoruz, akşam haberlerinde yine yeniden öldürme haberleri…

            Bundan bin sene önce yazılmış Kaşkarlı Mahmut kitabında, dünya insanlarının yarısının Türk olduğunu kanıtlıyor.

            Bu sene Times dergisi (Amerika’da) bundan 50 sene sonra Türklerin sayısında çok azalma olacağını söylüyor.

            Her gece-gündüz sudan sebepten birbirimizi öldürürsek elbette sayımız azalacaktır.

            Ne yapmak lazım?.. Çok düşündüm, aslında ben idam cezasına karşıyım. Ama sudan sebepten insan öldürmeyi durdurmanın tek ve caydırıcı çaresi idam gözüküyor.

 Zeynure İsa
 
Adres:
Çelebidere yokuşu Sok. Selçuk Apt. No: 6
Yeniköy – İSTANBUL
Gsm:
0090 536 579 45 85


© ETIC.  Her Hakkı Saklıdır. Son Değişiklik: 16.01.2009 16:28   Hazirlayan: A. Karakash