Çin’in en
zengin kadınlarından birisi iken rejimi eleştirdiği
ve Uygur soydaşlarımızın haklarının korunmasını
savunduğu için 6 yıl hapse atılan ve cezasını
çektikten sonra ülkeyi terkeden ‘Uygurların Annesi’
olarak anılan Rabiya Kader, Almanya’da bir basın
toplantısı düzenledi. Rabiya Kader, basın
toplantısının ardından, Doğu Türkistan Birliği’nin
organize ettiği bir konferans verdi.
Çin zulmünü,
Türk ve Alman medyasının katıldığı basın
toplantısında gözler önüne seren Rabiya Kader: “Biz
namus, şeref için yaşarız. Çinliler en mukaddes
değerlerimize saldırıyor. İnanç özgürlüğü yok.
Çinliler namusumuza tecavüz ediyor, halkımızı bir
plan çerçevesinde yavaş yavaş yok ediyorlar. Dünya
Uygurların feryadını duymuyor. Çin zulmü altında
sesimizi yükseltemiyoruz” diye konuştu.
Doğu
Türkistan’ın 1949 yılında Çin tarafından işgal
edildiğine dikkat çeken Rabiya Kader, bölgeye yarım
asırdan beri Çinli yerleştirildiğini ve Uygur
Türklerinin öz vatanlarında nüfus olarak azınlığa
düştüğünü belirtti. Kader: “Toprak sahibi uygurlar
şimdi kendi topraklarında işçi olarak
çalıştırılmakta, buna itiraz edenler sudan
bahanelerle hapse atılmaktadır. Uygurlar herşeyi
göze alarak zulme dirense de, aileleri ve çocukları
Çinlilerin elinde rehin olduğundan dirençleri
zayıflamaktadır” dedi.
Çin’in dış
dünyaya kapalı bir hapishane olduğunu belirten
Rabiya Kader, Uygur soydaşlarımıza yapılan zulmün
dışarıya aksetmediğini, aksettiğinde de bunun
gerektiği gibi algılanmadığını söyleyerek: “Maalesef
Uygurların davasında Türkiye başta olmak üzere,
birçok ülkeden beklediğimiz desteği göremedik.
Maalesef dış dünya Çinlilerin Uygurlara yaptığı
zulme duyarsız ve seyirci kaldı” dedi.
Olimpiyat
oyunları öncesi Tibet’in sıkça gündeme getirildiği
bir dönemde, neden Uygur Türkleri’nin ve Doğu
Türkistan’ın durumunun dünya medyasında yer almadığı
şeklindeki sorumuzu Rabiye Kader: “Bunun sebebini
bilmiyoruz. Nedense Doğu Türkistan’daki Çin zulmü
sürekli görmezden geliniyor. Tibet’in Dalay Lama
gibi bir lideri var ve bu dış dünyada tanınmalarını,
seslerini duyurmalarını sağlıyor. Tibet’in ardında
65 milyonluk bir lobi var ve bunu çok iyi
kullanıyorlar. Biz ise mütevazi şartlarda
çığlığımızı duyurmaya çalışıyoruz.” şeklinde
cevapladı.
Rejimle ilgili aleyhte bir kelime bile söyleyenlerin
derhal hapse atıldığını ve yıllarca işkence
gördüğünü söyleyen Rabiya Kader, Çin’in Uygur
Türklerini terörist gösterme çabalarına da dikkat
çekti. Kader: “11 Eylül terör olaylarının ardından,
Uygur Türkleri Çin tarafından terörist olarak lanse
edildi. Çin Uygurlara yaptığı işkence ve baskıları
örtmek maksadıyla, Uygurları terör örgütlerine
yardım etmekle suçladı. Bu yüzden hem Doğu
Türkistan’daki hem de yurt dışındaki Uygurlar büyük
zarar gördüler. Birçoğu suçsuz yere hapishanelerde
yattı, birçoğu bulundukları ülkelerden sınırdışı
edildi. Bugün de birçok Uygur, Çin’e iade ve idam
edilme tehlikesiyle karşı karşıyadır” diye konuştu.