M.Ö.220 ~

ana sayfa
Giris
Tarih
Cografya
Din-Dil
Kültür-Sanat
Ekonomi
Insan Haklari
Milli Mücadele
Düsünceler
Baglantilar
Irtibat

E-mail

DOGU TÜRKISTAN

DOĞU TÜRKİSTAN HABER MERKEZİ

 

ÇİN SAĞLIK BAKANLIĞININ İTİRAFI

 

“Hastanelerde başka hastalara nakledilmekte olan vücut organlarının ekseriyeti ölüm cezasına çarptırılan ve kurşuna dizilerek öldürülen hükümlülere aittir.”

           “Almanya Dalgaları “ Radyosunun verdiği habere göre, Çin Sağlık Bakanlığının bakan yardımcısı Huang hao fu, “Uluslararası Organ Nakli Tıp Toplantısı”nda yaptığı konuşmada, Hastanelerde başka hastalara nakledilmekte olan vücut organlarının ekseriyetinin ölüm cezasına çarptırılan ve kurşuna dizilerek öldürülen hükümlülere ve çeşitli trafik kazalarında ölenlere ait olduğunu itiraf etmiştir.

Huang Hao Fu bu konuda Çin hükümetini savunarak “Biz organ nakli operasyonları öncesinde ölüm cezasına çarptırılan mahkumların yada onların aile efratlarının iznini almaktayız.”demiştir.

Yukarıdaki haberde, önceleri Çin hükümetinin uluslar arası insan hakları teşkilatlarının bu konudaki kınamalarını sürekli olarak inkar ede gelmekte olduklarına rağmen, Huang Hao fu’nun ölüme mahkum edilen mahpusların organlarını ameliyatla aldıklarını itiraf etmeye mecbur olmasına, İngiltere Radyo şirketinin muhabiri ile dış ülkelerdeki Falungong teşkilatlarının  bu konuda gösterdikleri açık ve net delillerin sebep olduğu beyan edilmiştir.

Mesela İngiliz radyo şirketinin  bir muhabiri, Çin’in Tian jin şehrindeki bir hastanede yürütülen organ nakli ameliyatlarını gizli kamera ile kaydetmiş ve yine, hastane sorumluları ile görüşerek babasının hasta olduğunu ve bir böbreğe ihtiyacının olduğunu söylediğinde, Hastane görevlisi ona, “Eğer Hong-Kong’daki malum bir hesaba 32 bin Euro yatırırsanız birkaç hafta içerisinde bir böbrek bulabilirsiniz” diyerek garanti vermiştir. Muhabir onlardan “Bu böbrek ölüm cezasına mahkum edilenlerin böbreği mi?” sorduğunda onlar kesin bir şekilde “Öyle, aslında bu iyi bir iş. Çünkü böylelikle mahpus kendisinin işlediği suçun belli bir kısmının bedelini ödemiş olur” diyerek cevap vermiştir.

Yine Amerika’nın Los Encılıs kentinde yaşayan 69 yaşındaki zengin bir Çinli göçmen Çin’in Guandong şehrine gelip buradaki bir hastanede böbrek nakli ameliyatı yaptırmış

 ve bir böbrek için 40 bin dolar ödemiştir. Bu kişinin hastaneden aldığı bilgilere göre, kendisine nakledilen böbreğin yeni kurşuna dizilerek öldürülen 30 yaşında bir mahpusa ait olduğunu öğrenmiştir.

            Bundan başka yine dış ülkelerdeki Falungong teşkilatları da, Çin’deki bazı doktorların ve yetkililerin para kazanmak maksadıyla özel olarak mahpusların organlarını alıp satma birimi oluşturarak, organize bir şekilde suç işlemekte olduklarını, bu birimin sadece  kurşuna dizilerek öldürülen mahpusların organlarını değil, hatta henüz öldürülmemiş olan mahpuslarında vücut organlarını da dış ülkelere fahiş fiyatlarda satmakta olduklarını delillerle ifşa etmişlerdir.

            Mezkur makalede beyan edildiğine göre 80’li yılarlıdan bu yana Uluslar arası İnsan Hakları Teşkilatları Çin’in adliye birimleri ile hastanelerini “Ölüm cezası verilen mahpusların onayını almadan onların vücut organlarını fahiş fiyatlara satmaktadırlar.” Diyerek kınamaktaydılar.

            Günümüzde Çin’de ölüm cezası verilerek kurşuna dizilmek suretiyle öldürülmekte olanların sayısı, dünya genelinde uygulanan idam cezalarının toplamından da daha fazla olup, Uluslar arası Af Örgütünün bildirdiğine göre geçen sene Çin’de 1770 mahpus kurşuna dizilerek öldürülmüştür. Fakat, Çin’in yasal birimlerinin tahminlerine göre ise, her yıl kurşuna dizilerek öldürülenlerin gerçek sayısının 8-10 bin civarında olduğu öğrenilmiştir.

            “Almanya Dalgaları” radyosunun bu makalesinde, Çin hükümetinin  bu konuda uluslar arası toplumu sürekli olarak yanılttığı, bir Çin yetkilisinin söylediği ile diğer bir Çin yetkilisinin bir- biri ile çeliştiği, daha bu yılın Nisan ayında Çin’in bir yetkilisinin,  Çin’de hastalara nakledilen organların çok az bir bölümünün mahpuslara ait olduğu ortaya konulmuşsa da, şimdi ise Çin’in Sağlık bakan yardımcısının tam tersini söylemekte olduğu kaydedilmiştir.

Uluslar arası İnsan Hakları Teşkilatının Hong-Kong’daki gözlemcisi olan Beklin bu konu hakkında, “Önceleri Çin makamları mahpusların vücut organlarını satma meselesinin tartışılması bir yana  konu edilmesini dahi yasaklaya gelmekteydiler.Çünkü bu mesele Çin’in İnsan Hakları alanındaki mühim konulardan biriydi. Bu yüzden Çin hükümeti ölüm cezası verilen ve vücut organları satılan mahpusların gerçek sayısını dünyaya ilan etmesi gerekir” dedi.

Gerçi Doğu Türkistan’da mahpusların organlarını alıp başkalarına satma hadiselerinin ne zaman başladığı hakkında açık bir malumat bulunmasa da, 90’lı yılların başlarından itibaren Ürümçi’deki bazı merkezi hastanelerin idama mahkum edilerek öldürülen mahkumların böbrek ve benzeri organlarını başka hastalara fahiş fiyatlar karşılığında naklettikleri hakkındaki haberler yayınlanmaktaydı.

            Şimdi ise, bu tür hadiseler tıpkı Çin’in içeri bölgelerindeki gibi Doğu Türkistan’da da sıradan olaylar haline geldi ve organlarını satanlar tamamen Çinli suçlulardan oluşmaktadır.

            Her ne kadar şimdiye kadar Uygur Siyasi mahpusların iç organlarının çalındığı hakkında açık bir delil bulunmasa da, ölüm cezasına çarptırılarak kurşuna dizilen bazı Uygur siyasi mahpusların aile efratlarının Çinli ilgililerden cesedi teslim alıp defnettiklerinde cesedin bazı yerlerinin ameliyat edilerek dikiş atılmış olduğunu tespit ettikleri ile ilgili haberler toplum arasında yaygın haldedir.

 

Uygurcadan Çeviren: Mehmet Emin BATUR


© ETIC.  Her Hakkı Saklıdır. Son Değişiklik: 26.01.2008 12:22   Hazirlayan: A. Karakash