“Hastanelerde
başka hastalara nakledilmekte olan vücut organlarının
ekseriyeti ölüm cezasına çarptırılan ve kurşuna
dizilerek öldürülen hükümlülere aittir.”
“Almanya Dalgaları “ Radyosunun verdiği
habere göre, Çin Sağlık Bakanlığının bakan yardımcısı
Huang hao fu, “Uluslararası Organ Nakli Tıp
Toplantısı”nda yaptığı konuşmada, Hastanelerde başka
hastalara nakledilmekte olan vücut organlarının
ekseriyetinin ölüm cezasına çarptırılan ve kurşuna
dizilerek öldürülen hükümlülere ve çeşitli trafik
kazalarında ölenlere ait olduğunu itiraf etmiştir.
Huang Hao Fu bu
konuda Çin hükümetini savunarak “Biz organ nakli
operasyonları öncesinde ölüm cezasına çarptırılan
mahkumların yada onların aile efratlarının iznini
almaktayız.”demiştir.
Yukarıdaki
haberde, önceleri Çin hükümetinin uluslar arası insan
hakları teşkilatlarının bu konudaki kınamalarını sürekli
olarak inkar ede gelmekte olduklarına rağmen, Huang Hao
fu’nun ölüme mahkum edilen mahpusların organlarını
ameliyatla aldıklarını itiraf etmeye mecbur olmasına,
İngiltere Radyo şirketinin muhabiri ile dış ülkelerdeki
Falungong teşkilatlarının bu konuda gösterdikleri açık
ve net delillerin sebep olduğu beyan edilmiştir.
Mesela İngiliz
radyo şirketinin bir muhabiri, Çin’in Tian jin
şehrindeki bir hastanede yürütülen organ nakli
ameliyatlarını gizli kamera ile kaydetmiş ve yine,
hastane sorumluları ile görüşerek babasının hasta
olduğunu ve bir böbreğe ihtiyacının olduğunu
söylediğinde, Hastane görevlisi ona, “Eğer
Hong-Kong’daki malum bir hesaba 32 bin Euro yatırırsanız
birkaç hafta içerisinde bir böbrek bulabilirsiniz”
diyerek garanti vermiştir. Muhabir onlardan “Bu
böbrek ölüm cezasına mahkum edilenlerin böbreği mi?”
sorduğunda onlar kesin bir şekilde “Öyle, aslında bu
iyi bir iş. Çünkü böylelikle mahpus kendisinin işlediği
suçun belli bir kısmının bedelini ödemiş olur”
diyerek cevap vermiştir.
Yine Amerika’nın
Los Encılıs kentinde yaşayan 69 yaşındaki zengin bir
Çinli göçmen Çin’in Guandong şehrine gelip buradaki bir
hastanede böbrek nakli ameliyatı yaptırmış
ve bir böbrek
için 40 bin dolar ödemiştir. Bu kişinin hastaneden
aldığı bilgilere göre, kendisine nakledilen böbreğin
yeni kurşuna dizilerek öldürülen 30 yaşında bir mahpusa
ait olduğunu öğrenmiştir.
Bundan
başka yine dış ülkelerdeki Falungong teşkilatları da,
Çin’deki bazı doktorların ve yetkililerin para kazanmak
maksadıyla özel olarak mahpusların organlarını alıp
satma birimi oluşturarak, organize bir şekilde suç
işlemekte olduklarını, bu birimin sadece kurşuna
dizilerek öldürülen mahpusların organlarını değil, hatta
henüz öldürülmemiş olan mahpuslarında vücut organlarını
da dış ülkelere fahiş fiyatlarda satmakta olduklarını
delillerle ifşa etmişlerdir.
Mezkur
makalede beyan edildiğine göre 80’li yılarlıdan bu yana
Uluslar arası İnsan Hakları Teşkilatları Çin’in adliye
birimleri ile hastanelerini “Ölüm cezası verilen
mahpusların onayını almadan onların vücut organlarını
fahiş fiyatlara satmaktadırlar.” Diyerek
kınamaktaydılar.
Günümüzde Çin’de ölüm cezası verilerek kurşuna dizilmek
suretiyle öldürülmekte olanların sayısı, dünya genelinde
uygulanan idam cezalarının toplamından da daha fazla
olup, Uluslar arası Af Örgütünün bildirdiğine göre geçen
sene Çin’de 1770 mahpus kurşuna dizilerek öldürülmüştür.
Fakat, Çin’in yasal birimlerinin tahminlerine göre ise,
her yıl kurşuna dizilerek öldürülenlerin gerçek
sayısının 8-10 bin civarında olduğu öğrenilmiştir.
“Almanya Dalgaları” radyosunun bu makalesinde, Çin
hükümetinin bu konuda uluslar arası toplumu sürekli
olarak yanılttığı, bir Çin yetkilisinin söylediği ile
diğer bir Çin yetkilisinin bir- biri ile çeliştiği, daha
bu yılın Nisan ayında Çin’in bir yetkilisinin, Çin’de
hastalara nakledilen organların çok az bir bölümünün
mahpuslara ait olduğu ortaya konulmuşsa da, şimdi ise
Çin’in Sağlık bakan yardımcısının tam tersini söylemekte
olduğu kaydedilmiştir.
Uluslar arası
İnsan Hakları Teşkilatının Hong-Kong’daki gözlemcisi
olan Beklin bu konu hakkında, “Önceleri Çin makamları
mahpusların vücut organlarını satma meselesinin
tartışılması bir yana konu edilmesini dahi yasaklaya
gelmekteydiler.Çünkü bu mesele Çin’in İnsan Hakları
alanındaki mühim konulardan biriydi. Bu yüzden Çin
hükümeti ölüm cezası verilen ve vücut organları satılan
mahpusların gerçek sayısını dünyaya ilan etmesi gerekir”
dedi.
Gerçi Doğu
Türkistan’da mahpusların organlarını alıp başkalarına
satma hadiselerinin ne zaman başladığı hakkında açık bir
malumat bulunmasa da, 90’lı yılların başlarından
itibaren Ürümçi’deki bazı merkezi hastanelerin idama
mahkum edilerek öldürülen mahkumların böbrek ve benzeri
organlarını başka hastalara fahiş fiyatlar karşılığında
naklettikleri hakkındaki haberler yayınlanmaktaydı.
Şimdi
ise, bu tür hadiseler tıpkı Çin’in içeri bölgelerindeki
gibi Doğu Türkistan’da da sıradan olaylar haline geldi
ve organlarını satanlar tamamen Çinli suçlulardan
oluşmaktadır.
Her ne
kadar şimdiye kadar Uygur Siyasi mahpusların iç
organlarının çalındığı hakkında açık bir delil bulunmasa
da, ölüm cezasına çarptırılarak kurşuna dizilen bazı
Uygur siyasi mahpusların aile efratlarının Çinli
ilgililerden cesedi teslim alıp defnettiklerinde cesedin
bazı yerlerinin ameliyat edilerek dikiş atılmış olduğunu
tespit ettikleri ile ilgili haberler toplum arasında
yaygın haldedir.
Uygurcadan
Çeviren: Mehmet Emin BATUR |