|
Sayın
Başkanımız Dr. Gönül Hanım, değerli delegeler, sevgili
misafirler ve aziz gençlerimiz!
Hepinizi saygı, sevgi ve millettaşlık duygusuyla
selamlar, Ulu Tanrıdan sürekli sağlık, mutluluk,
başarılar ve huzurlu hayat dilerim.
Aslında çağımız, Büyük Türk-İslam dünyasının var olması,
gelişmesi,
istikrarlı ve refahlı hayat yaşaması yolunda mücadele
yapma çağıdır. Bu
kutsal mücadele yolunda aşılması çok zor olan maddi ve
manevi engellerle karşılaşıyoruz. Sizler, bu sempozyumu
düzenleyen bilginlerimiz, yazarlarımız ve düşünürlerimiz,
Yüce Türk Dünyasının geleceğine ait sorunları çözmek
için tedbirler almakla ve fikir teatisinde bulunmakla
meşgulsünüz.
Diasporada yürütülen bu mücadele çok yanlı ve çok
düzeylidir. 70 yıllık bir mücadelenin bir ferdi olan
aksakalınız olarak, bu mücadelenin varisi olarak seçilen
sizlere tecrübe denilen okuldan ilham alınan bazı öğüt
ve önerilerimi sunmak istiyorum.
Mensup olduğumuz İdil-Ural ülkesinin Türk-Tatar-İslam ve
Hümanizm
sentezinden oluşan halkları, çok acı çeken bir
topluluktur. Biz mesajımızda Tatar halkının tarihi
derinliklerine dalmadan, onu sömürgeci Rus
yöneticilerinin esaretinden kurtarma yolunda uygulanması
gereken metotlar hakkında bilgiler vermekle iktifa
edeceğiz.
Hepimize belli olmak üzere, Sovyet-Rus sömürge
imparatorluğu, 1991 yılında Allah'ın emriyle yıkıldı ve
onun yerine Ukrayna, Belorus, Moldova, Gürcistan,
Ermenistan, Azerbaycan, Litvanya, Letonya, Estonya,
Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve
Tacikistan adındaki bağımsız devletler kuruldu.
Maalesef, Rusya; İdil-Ural (Tataristan, Başkurdistan,
Çuvaşistan, Umdurt, Mordva, Mari Cumhuriyetleri), Kuzey
Kafkasya (Çeçen, Avar, Dağıstan, İnguş, Kabarda, Çerkez,
Abaza, Balkar, Karaçay ve Lezgi Cumhuriyetleri) ve
Sibirya ülkelerinden çekilmedi. Böylece 15 yıldan beri
bu saydığımız İdil-Ural, Kuzey Kafkasya ve Sibirya
ülkeleri, Rus sömürge politikasının baskısından
kurtulamadılar.
Peki, onları nasıl kurtaracağız? Elbette, elimize tüfek
alarak Moskova'ya karşı savaş açacak değiliz, zaten o
gereksiz bir şeydir. Bizim yapacağımız iş şimdi Rusya
Federasyonu'nda yaşamakta olan halkların asimilasyona
tabi tutulmaları hakkında Uluslar arası Kurul ve
kuruluşlara insan hakları ve self determinasyon
çerçevesinde başvurmaktan ve Rusların sömürgecilik
politikasını kınamaktan ibarettir. Bunun dışında, icap
ederse, Ruslara karşı ekonomik ambargo uygulama
çarelerine başvurmak ta düşünülebilir.
Rus hükümeti, 1 Eylül tarihinde bir kanun tasarısı
hazırladı. Bu tasarıya göre, Rusya Federasyonu'ndaki tüm
okullarda Ortodoks dinine dayanan din dersi mecburi (zorunlu)
olarak okutulacaktır. Rusya'da 20 milyon Müslüman
vatandaşı bulunduğunu göz önüne getirirsek, bu Rus
tasarısının, manevi soykırımı olduğunu anlarız.
İşte bunun için bu mesajımızla bütün İslam Dünyasını Rus
soykırımına karşı manevi savaş açmaya çağırıyorum.
Türkçede bir atasözü var: eceli gelen köpek cami
duvarını kirletir. Ondan başka bir bilgi daha veriyorum.
Son istatistik verilerine göre Rus nüfusu her yıl yüzde
bir oranında azalıyor. İslam Dünyasının Rus manevi-dini
soykırımına karşı protesto ve ekonomik tedbirler
alınırsa, 20 milyon Müslüman'ı yok olmaktan kurtarmak
mümkündür.
Rus yöneticilerinin sömürgeci politika yürütmelerinin
ikinci misali, oldukça geniş özerklik hukukuna sahip
Tataristan ve Başkurdistan Cumhuriyetlerinde vaka buldu.
Açgöz Moskova, vertikal (dikey) yönetim uygulamak
suretiyle yerli halkı adeta talan (yağma) etmektedir.
Her ne kadar Rusya Federasyonu'nda Anayasa teminatı,
medeni hukuk teoride mevcut olsa da pratikte 1991
yılında yıkılan oto-kratik yönetim çökmüştü. Mafya ise
serbestçe hüküm sürmüştü. Demografik krizle birlikte
komünizmin getirdiği manevi değerler kaosu halkı bezer
etmişti. Allah'a şükürler olsun, 1991 yılında 70 yıl
hüküm süren ateizm ve ahlaksızlık yerini İslam temeline
dayanan manevi güç almaya başladı.
Bizim konumuz İdil-Ural olduğu için mazbut gerçek İslam
ahlakının yerleşmesi için daha 20 yıl zamana ihtiyaç
vardır. Ben şimdiden ateist kalıntılarının itirazını ve
karşı oluşlarını görüyorum fakat köpek ne kadar havlasa
da kurt yine gezer demiş atasözü. Manevi değerlerin
yükselmesi ile birlikte maddi refah ta yerleşecek.
Böylece maddi refahla manevi güç (fazilet, erdemlik)
payidar olacaklar.
Şunu eklemek yerinde olur: eğer 1991 yılında Rus
İmparatorluğu çökmemiş olsa idi, Tataristan ve
Başkurdistan 2010 yıllarında mutlaka yok olacaklardı.
Sevgili okuyucularım, dinleyicilerim ve tüm
millettaşlarım, elveda hepinize, sizleri sevgi ve saygı
ile selamlar ve ayrıca gençler beni iyi dinleyin: fakat
manevi değerlerle cihazlanan bilim ve bilişim hem
kendimize hem milletimize hem tüm dünyaya gerçek huzur
ve mutluluk getirecektir.
Allah'a emanet olun, sevgili gençler.
Aksakalınız
*ALİ AKIŞ*
|
|