Kaşgarlı Mahmut'un
külliyesinin girişinde "küçük
bir işyeri"
vardı. Köylü kadın "yemek
hazırlıyordu." "Ziyarete
gelenler" için.
"Teyze adın ne"
diyerek yaklaştık.
- Ayşegül.
Yanındaki kızı da adını söyledi:
- Fatmagül.
Teyze ne
pişiriyorsun?
- Acıktın ha... Az
bekle... Çorba pişirem.
- Zahmet etme, biz gideceğiz.
- Haa... Sefer var
öyle mi?
Seferin karşılığı "yolculuk."
İşyeri "karhane"
demek.
Köpek ise "hişt."
Büyük abi "ata abi."
Şiş kebap "zık kebap."
Göl ise "derya."
Teyzeye "köyde
başka dükkan var
mı" diyecek olduk.
Hemen kocasına seslendi:
- Hasanhan... Gel.
Sonra da oğluna:
- Murathan... Sen de
gel.
Kaşgarlı
Mahmut'un köyünün bizim Niğde'nin,
Kırşehir'in, Yozgat'ın köylerinden farkı
yok.
Sadece kız isimlerinin sonuna "gül"
eklenmiş. Erkek isimlerin sonuna da "han."