M.Ö.220 ~

ana sayfa
Giris
Tarih
Cografya
Din-Dil
Kültür-Sanat
Ekonomi
Insan Haklari
Milli Mücadele
Düsünceler
Baglantilar
Irtibat

E-mail

DOGU TÜRKISTAN

DOĞU TÜRKİSTAN HABER MERKEZİ

 

Kaşgarlı Mahmut

 
 
Kaşgarda bir kahve...Kaşgarlı Mahmut "XI. yüzyılda yaşayan" bir bilim adamı.
"Dil bilgini."
Türk milliyetçiliğinin "temsilcisi."
"Karahanlılar" soyundan geliyor.
Babasının adı "Hüseyin."
1008'de doğmuş, 1075'te ölmüş.
Saviye ve Hamidiye medreselerinde okumuş.
Türk boylarını tek tek dolaşmış.
Ve dünyaca ünlü "Divan-ı Lügat-it Türk" ü yazmış.
Amacı "Araplar'a Türkçe'yi öğretmek."
 

Köksal Toptan anlattı:
* Divan-ı Lügat-it Türk sadece bir sözlük değil, aynı zamanda ansiklopedi.
* Türk dünyasının ilk lügati.
* 1262'de Şamlı Mehmet Efendi, Divan-ı Lügat-it Türk'ün "tıpkısını" el yazısıyla yazdı... Bu tek kopya FatihMillet Kütüphanesi'nde.
* Kaşgarlı Mahmut'un yazdığı "orjinal metin" ise Mısır'da.
* Türkiye bu eseri Mısır'dan almaya uğraşıyor.

Kaşgar'dan yola çıktık ve "Çin'in Batı sınırına doğru" yol almaya başladık.
Yolumuz "Pakistan yolu."
Tarihi "ipek yolu."
50 kilometre gittik.
Yol boyunca "toprak evler" vardı. Ve sonra Kaşgarlı Mahmut'un yeşillikler içindeki köyüne ulaştık.
Köyün kenarında bir "külliye" var. Dış kapıdan girdik, yokuşu tırmandık.
Karşımıza Kaşgarlı Mahmut'un heykeli çıktı. Sonra yine yokuş ve 70 basamak merdiven. Tekrar yokuş ve 40 basamak daha.
Kaşgarlı Mahmut'un "türbesine" vardık.
Türbenin bulunduğu yer eskiden Kaşgarlı Mahmut'un kurduğu
"okulmuş". Aynı zamanda "haritacı" olan Kaşgarlı Mahmut'un okulunda "astronomi, kimya, fizik, psikoloji, matematik, dil, coğrafya ve tarih" okutuluyormuş.

"O günün şartlarında" bütün Türk boylarını gezen, 8 bin kelimeyi biraraya getiren ve kitabını Bağdat'ta halifeye veren Kaşgarlı Mahmut'un türbesinde "fatiha" okuduk.
Sonra "bir ağacın altında" dinlendik. Ve "o ağacın öyküsünü" dinledik.
Kaşgarlı Mahmut "köyüne dönünce" okulu nereye kuracağına karar vermek için, bastonunu "birkaç yere" vurmuş.
Vurduğu yerlerden birinden "su fışkırmış."
Suyun fışkırdığı yerde şimdi "koca bir ağaç" var.

Köyde dolaşırken genç bir kıza adını sorduk. "Sümbülhan" dedi. Bir erkeğe adını sorduk.
"Oğuzhan" dı.
Onlar da bize adımızı sordu.
- Adımız Yavuz.
- Haaa, Yavuzhan... Hoş geldiniz... Yahşi misiniz?

http://www.sabah.com.tr/2006/07/24/yaz27-50-106.html


© ETIC.  Her Hakkı Saklıdır. Son Değişiklik: 26.01.2008 12:22   Hazirlayan: A. Karakash