M.Ö.220 ~

ana sayfa
Giris
Tarih
Cografya
Din-Dil
Kültür-Sanat
Ekonomi
Insan Haklari
Milli Mücadele
Düsünceler
Baglantilar
Irtibat

E-mail

DOGU TÜRKISTAN

DOĞU TÜRKİSTAN HABER MERKEZİ

 

Doğu Türkistan Enformasyon Merkezinin Beyanatı

“Doğu Türkistan Allah Partisi”nin Hakiki Önderlerinden Alim Yunus’un Şehit Edilişinin 6.Yılı Münasebetiyle

 
Vatanımız içerisinde Çin müstemlekecilerine karşı mücadele etmekte olan en köklü ve en cengaver milli bağımsızlık teşkilatlarından biri olarak kabul edilen “Doğu Türkistan Allah Partisi”nin kurucusu ve önderlerinden biri olan Alim Yunus 19.07.2000 tarihinde Ürümçi’de Çin cellatları tarafından acımasızca ve hunharca şehit edilmiş ve onun vefatı halkımızı tahmin edilemeyecek kadar çok üzmüş ve kaygılandırmıştı.

Onun şehit edilişinin 6. yılı münasebetiyle “Doğu Türkistan Allah Partisi”nin önderler heyetine, merhumun hayattaki safdaşlarına ve aynı zamanda onun hısım akrabalarına ve ailesine yine bir kez daha sınırsız teessürlerimizi, kaygılarımızı ve özlemlerimizi izhar etmekle beraber onların tekrar, tekrar hal ve hatırlarını soruyoruz!

Uygur halkının batur oğlu Alim Yunus (Diğer bir ismi de Abdullah) kendi varlığını Müslüman Uygur halkının Özgürlük ve hürriyeti, vatanının kayıtsız şartsız milli bağımsızlığına bağışlamış, eğilmez, kırılmaz cengaverlerimizden biri idi. Şehidimiz Alim, 1998 yılı Ocak ayında milli münafıkların ihanetleri sonucunda Çin’in Sian şehrinde kaçak durumda iken tutuklandı. Gerçi Çinli faşistler onu ta ki şehit edildiği 16.07.2006 ya kadar olan iki yıldan fazla süre içerisinde insanlık dışı vahşi usullerle geceli gündüzlü işkencelere tabi tutmuşlarsa da kahraman evladımız Alim Yusuf Çinli cellatlar önünde asla diz bükmemiş, şerefi, namusu ve tertemiz inancı ile şehitlik mertebesine ermiştir.

Henüz 28 yaşındaki milli kahramanımız kendisinin kısa süreli mücadele hayatında dillere destan kahramanlık, sadakat ve samimiyet hikâyelerine konu oldu. Kendisinin çelikleşmiş mücadele azmi, daha birçok Uygur evlatlarının milli mücadele saflarına katılmalarına da vesile oldu.
Bu münasebetle bizler dünyaya şunu vurgulamak isteriz ki; Amerika’da meydana gelen “11 Eylül Terör Olayı”ndan sonra Komünist Çin hâkimiyeti Doğu Türkistan’da uzun yıllardan beri Çin müstemlekeciliğine karşı yürütülmekte olan milli hareketimizin karakter ve hedefini çarpıtarak Uygurların karşılık verme teşkilatlarını uluslar arası siyasi sahnelerinde kesintisiz olarak karalaya gelmektedir. Bu teşkilatları “Terörist Teşkilatlar” onların mensuplarını da “teröristler” olarak ilan edip, bu yolla kendilerinin Doğu Türkistan halkına yönelik yürütmekte olduğu faşistlik siyasetini gizleye gelmektedir.

“Doğu Türkistan Allah Partisi” ise, işte bu Çin hâkimiyeti tarafından birinci hedef haline getirilen teşkilatlarımızdan biridir. Çin hâkimiyeti tarafından sonraki yıllarda yayınlanan belge ve dokümanlarda “Doğu Türkistan Allah Partisi” ise “Radikal İslamcı terörist teşkilat” olarak anılmakta ve onun önderleri ve mensupları “Radikal İslami Teröristler” olarak karalanmaktadırlar.

Ne yazık ki; Çinin diplomasi cihetinde bu türden siyasi saldırıları, iftiraları sebebiyle bazı uluslar arası teşkilatlar “Doğu Türkistan Allah Partisi”ne şüphe ile bakmaktadırlar. Hatta bazı Uygur teşkilatları ve Uygur siyasileri de bu teşkilattan kendilerini uzak tutarak mümkün olduğu kadar onu dillerine almamaya, uluslar arası arenalarda onları açıkça desteklemekten kaçınmaktadırlar.

Çinin menfi propagandaları neticesinde şekillenen bu hal tabii olarak vatan içinde Çin müstemlekecilerine karşı mücadele etmekte olan teşkilat ve şahıslarımızı sert biçimde yeise sürüklemektedir. Gerçekte ise,”Doğu Türkistan Allah Partisi” Çin hâkimiyetinin dâhili propagandalarında karaladıkları gibi “ Toplu halde radikal İslâmı içeren, kendileri ile aynı görüşe sahip olmayan her kese karşı çıkan, bütün kâfirleri yok etmeyi hedefleyen karanlık bir teşkilat” olmayıp, tam tersine, gaye ve maksadı gayet açık olan, bütün Doğu Türkistan halkını bağrına basan, kesinlikle “bütün kâfirleri yok etmek” değil, Doğu Türkistan’daki Çin Çin hâkimiyetine son vermeyi, Doğu Türkistan halkına ve hem de Çin halkına bin bir türlü bela getirmekte olan komünist hakimiyetini devirmeyi hedef ve gaye edinen hakkaniyet sahibi bir organ olduğunu anlamak zor değildir.

Mesela Çin hâkimiyetinin mezkur teşkilat hakkında “11 Eylül Olayı”ndan önce yayınlanan beyanatları ile “11 Eylül Olayı”ndan sonra yayınlanan beyanatları ararsında dağlar kadar farklılıklar görülmektedir.
Mesela Çinliler tarafından “Sinkiang Uygur Otonom bölgesi Kaşgar vilayeti Komünist Partisi idari mahkemesi “ olarak anılan mamhkeme tarafından 1997 yılı düzenlenip dağıtılan “Milli bölücülük her millet halkının ortak düşmanıdır” başlıklı propaganda kitabında, “Doğu Türkistan Allah Partisi” tarafından dağıtılan bir bildirisinden bahsedilerek aynen şöyle denilmektedir: “Allah Partisinin 19 numaralı emrinde, açık bir şekilde tahriklerde bulunularak “bütün öğrenciler, aydınlar, işçiler, çiftçiler ve tüccarlar şimdiden başlayarak büyüklü, küçüklü güruhlar oluşturarak, toplantılar düzenleme, gösteriler yapma, güç gösterme, ders seçme, iş bırakma gibi faaliyetlerle meşgul olarak onlara kendimizi tanıtmalıyız. Uluslar arası topluluklar bizi destekler” denilmiştir”.

Anılan kitapta yine, Allah Partisinin gayesi ve maksadının delili sıfatıyla bu partinin “15 numaralı emri”nin içeriğinden söz edilerek bu konuda aynen şöyle denilmiştir: “Onlar kılıcın ucunu doğrudan devlete ve sosyalist düzene doğrulttu. Bu canlı deliller insanlara, onların yürüttükleri bozgunculuk hareketlerinin kesinlikle milli mesele yada dini mesele olmayıp, tam tersine onların maksatlarının, komünist partisini devirip onun yerine onların hakimiyeti ile dinin birleştiği içtimai düzeni yerleştirmekten ibaret oluğunu anlatır”.

Yukarıdaki ibareler aynı zamanda bütün dünyaya bu partiyi “Uluslar arası terörizmin bir parçası” olarak tanıtmaya çalışan Çin hâkimiyetinin sahtekârlığının açık bir delilidir. Burada Çinin yeni bir siyasi sahtekârlığı da şudur ki; bir taraftan diplomasi cihetinden “Doğu Türkistan Allah Partisi”ni nasıl oluyorsa Amerika karşıtı ideolojiye sahip “Uluslar arası terörizm”in bir parçası olarak karalarken, dâhili cihette ise bunun tam tersine bu teşkilatın Amerika’nın ve batının tesiri altında kurulan bir teşkilat olarak farklı propagandalar yürütmektedir.
Mesela yukarıda adı geçen kitapta bu konuda aynen şöyle denilmektedir.
“1995 yılının ilkbaharında Amerika önderliğindeki batı düşmanı güçlerin bize karşı ciddi olarak yürüttüğü “parçalama” ve “batılılaştırma”dan ibaret stratejik suikastlerin tesiri altında vilayetimizdeki milli bölücüler milli bölücülük suikastini geniş çaplı olarak teferruatlandırıp karşıt fikirli teşkilatları kalkındırdı…”.

Demek oluyor ki; Çinin dâhili propagandalarında yer alan yukarıdaki beyanları onların siyasi arenadaki şeytani yüzünü açıkça gözler önüne sermektedir. İşte bunun için Uygur halkı Doğu Türkistan’ın milli bağımsızlık mücadelesi ile meşgul olan hiçbir teşkilat ve şahısları “Terörist Teşkilat” ya da “Terörist” olarak adlandırmaz. Halkımızın nezdinde onlar birer özgürlük savaşçılarıdır. Gerçekten de öyle. Çünkü Doğu Türkistan halkının milli bağımsızlık mücadelesi “11 Eylül Olayı”ndan sonra ortaya çıkmış değildir. Tam tersine asırlardan beri kesintisiz devam ede gelmektedir.Hem onun gayesi ve maksadı da asırlardan beri her hangi bir değişime uğramamıştır.Bu sebeple biz dış ülkelerde yaşamakta olan Uygur kardeşlerimizi, Çin hakimiyeti tarafından uluslar arası siyasi sahnelerde karalanmakta olan bütün teşkilat ve şahıslarımıza bütün kalbimizle sahip çıkmaya, onları mertçe koruyup kollamaya çağırıyoruz.!

Hürmetlerimizle:

Abdulcelil Karakaş
“Doğu Türkistan Enformasyon Merkezi” Başkanı

Perhat Yorunkaş
“ETIC-Uygur Araştırma Merkezi”nin Başkanı
16.07.2006
Almanya-Münih
Uygurcadan Çeviren: Mehmet Emin BATUR
 


© ETIC.  Her Hakkı Saklıdır. Son Değişiklik: 26.01.2008 12:22   Hazirlayan: A. Karakash