M.Ö.220 ~

ana sayfa
Giris
Tarih
Cografya
Din-Dil
Kültür-Sanat
Ekonomi
Insan Haklari
Milli Mücadele
Düsünceler
Baglantilar
Irtibat

E-mail

DOGU TÜRKISTAN

DOĞU TÜRKİSTAN HABER MERKEZİ

 

DEMOKRATİK DEVLETTEKİ SERSEFİLLİK HAYATIMA SON VERİRLERMİ?

Askar Zordun

Benim yabancı ülkelerde yıllarca süren sersefillik içindeki gurbet hayatım benim bir hakikati daha derinlemesine tanımama sebep oldu. O ise, insan haklarının güvence altına alınması. Bu hak kesinlikle kendimizin müstakil vatanının, özgürlük ve hürriyetimizin kendi sahipliğimizde olması ile mümkün görünüyor.

Hangi akıllı bir kişi söylemişse: “Vatansız kişi bir eşeğe benzer. Ona kim binmek isterse o biner. Bıkınca da tekmeleyerek kovar, yada boynundan bağlayarak çok ağır işlerde çalıştırır.”
Hakikaten dış ülkelerdeki yaşamım bunun bana göz yummakla, görmezlikten gelmekle başa çıkılabilecek bir durum olmadığını öğretti. Ben komünist Çin hâkimiyetinin ana vatanım Doğu Türkistan’da da açıkça yürütmekte olduğu gasp- talan ve her alandaki adaletsizlikler ve milletimin haksızca rencide edilmekte olduğuna dayanamayıp, insan hakları, hürriyet, özgürlük ve güvenin en ileri seviyede korunmakta olduğu Almanya’ya gelerek Halkımın ve milletimin dertlerini anlatmak ve vatanımın, toprağımın kurtuluşu için mücadele etmek arzusuyla siyasi sığınma talebinde bulundum. Yazık, binlerce yazık! Halkımın dertlerini anlatmak bir yana dursun, kendi derdimi anlatamadan geçim ve yaşam hakkımı hakkıma dahi erişemeden işte 6 yıl geçip gitti…..Altı yıl insan evladı için oldukça kısa bir zaman dilimi ise de, kalbine sınırsız arzu ve isteklerini gömerek, milletinin derdinde her saat, her dakika yananlar için kesinlikle ve kesinlikle uzun bir zaman.

Üstelik hür insanlara, demokratik ülkelere kendi derdini anlatamadan yitilip-kakılan ve endişe içinde yaşayanlar için daha da ağır ve zor günler sayılır. Almanya hükümeti ise benim siyasi sığınma talebimi defalarca sert şekilde reddederek Çin konsolosluğundan dönüş muamelelerimi başlatmam için sıkıştırmakta. Hürriyet ve özgürlük için mücadele ederek Almanya’dan 7 misli büyük toprakları, dünyadaki en kıymetli maden zenginliklerinin çıktığı, verimli zengin ve mümbit toprakları dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan, tatlı ve türleri çok olan meyveleri olan böylesine cennet gibi toprakların sahibi bizler başkalarından ekmek dilenerek yaşamaktayız.

Biz tıpkı “Altın tabakla dilenen dilenci” ye benzedik. Fakat, demokrasinin en çok ileri sürüldüğü, hürriyet, özgürlük ve insan haklarının güvence altında olduğu Almanya hakiki anlamda insan haklarına muhtaç olan bizlere inanmıyor.

Dünya biz Uygurların ahu-zarını bilmiyor değil, bizden daha iyi biliyor. Fakat… Ben hiç anlayamadım… Şu hür toprakların insanları bir cevap verin? Kim kendi anne –babası, ailesi, çocukları konu-komşuları, akrabaları ve kardeşleri ile öz ana dilinde konuşarak sohbet etmeyi, kendi kültür ve sanatından huzur bulmayı, dost ve kardeşleri ile birlikte hoşça vakit geçirmek istemez? Kim yukarı mevkilerde, parlamento’da, önemli iş yerlerinde memur olarak çalışmak istemez? Hangi insan muhtaçlık içinde başkalarının kapısı önünde yetim çocuklar gibi boyun eğerek, en pis, en ağır işleri yapmak ister? İşte biz Uygurlar kendilerinin layık oldukları üstün meziyetlerden vazgeçerek birçok demokratik ülkelerde sersefil olmaktayız. Bu niçin? Bu kesinlikle ve kesinlikle vatanımızı, toprağımızı o iblis, dinsiz, Komünist Çin hâkimiyetinden geri almak için.

İşte ben anne- babamdan, ailemden ve çocuklarımdan ayrılarak yitilip-kakılarak yaşamaya başlayalı yıllar oldu. Onları ne zaman görebileceğim? Görebilecek miyim bu da bana karanlık. Eğer vatanım o pis Çinlilerin elinden kurtulsa, yarını beklemeden hemen o gece, o dakikada yaya olarak ta olsa vatanıma geri dönmüş olacaktım.
Aziz toprağımı defalarca bağrıma basardım. Allah o günleri bana nasip eder mi?

Elbette Çin hükümeti bize geri dönüş resmiyetini hızla yapıverir. Çünkü onlar şimdiye kadar dünyaya kendilerinin sahte görünümünü sergileye gelmekte. Yüzündeki sahte maskesinin düşmesini istemez. Fakat bizleri orada nasıl bir akıbetin beklediğini tasavvur edebiliyor musunuz? Dünyada özgürlük ve bağımsızlık için en ağır bedeli ödemekte olanlar biz Uygurlar olsak gerek. Lakin bizim ödediğimiz bedele layık başka hür insanlar gibi hak ve hukuklara erişemedik.

Şu anda Komünist Çin hâkimiyeti bizim mümbit topraklarımızda dünya kamuoyundan hiç çekinmeden kendi istediğince talan yürütmekte. Uygur milletine istediğince zorbalık yapmakta. Çin milleti için zemin hazırlamakta. Vatanının, halkının derdini dünya kamuoyuna anlatmak için dış ülkelere çıkanların akrabalarını sert baskı altına alarak onların bütün hareketlerini, özgürlüklerini kısıtlamakta.

Biz Uygurların ahu-zarını dış ülkelere anlatmaması için vatanımızın içindeki her türlü yayın ve İnternet ağlarını her türlü yollarla kontrol altında tutmaktalar. Halkımızı cahil bırakmaktadırlar. Acaba dünya kamuoyu bu cevher misali toprakları, insanlık medeniyeti için sönmez katkılar yapan biz Uygurları unuttu mu? Yada tanımıyor mu? Ben ve benim gibi gurbet ve sersefillik içindeki Uygurlar ne yapmamız gerekir?
Büyük ve demokratik devlet Almanya sen bana cevap ver?

Uygurcadan Çeviren: Mehmet Emin BATUR
 


© ETIC.  Her Hakkı Saklıdır. Son Değişiklik: 26.01.2008 12:22   Hazirlayan: A. Karakash