M.Ö.220 ~

ana sayfa
Giris
Tarih
Cografya
Din-Dil
Kültür-Sanat
Ekonomi
Insan Haklari
Milli Mücadele
Düsünceler
Baglantilar
Irtibat

E-mail

DOGU TÜRKISTAN

DOĞU TÜRKİSTAN HABER MERKEZİ

 

MÜSLÜMAN MAHALLESİNDE SALYANGOZ SATANLARA DİKKAT EDİLMELİDİR

 
Türkiye ve Türk milletinin etrafındaki melanet çemberi her geçen gün biraz daha daraltılıyor. Batı hayranlığının kendi değerlerine saygısı olmayan aşağılık kompleksi içindeki bazı kesimler tarafından milletimize empoze edilmeye başlandığı 1960’lı yıllardan itibaren, batının taşeronluğuna soyunanlar, Hıristiyan batının “Noel baba”sını Müslüman Türk çocuklarına sevdirme çabalarını büyük bir heyecan içinde günümüze kadar devam ettirmektedirler. Bu süreç bu gün kent merkezlerinde açıktan İncil dağıtımı ve apartmanlarda açılan kiliselerle sürdürülüyor. Bu konuda verilebilecek örneklerin sayısını daha da fazlalaştırmak mümkün.

Bunlar yetmiyormuş gibi son yıllarda Çinli’lerin kendileri için stratejik olarak gördükleri bazı vilayetlerimizde art arda açtıkları “Çin Lokantaları” Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya başladı. Bu mekânlar elbette ki yalnızca börtü-böcek satmakla kalmayıp başka kural dışı faaliyetlerinde merkezi durumundalar. Böylece asırlardır millî ve dinî geleneklerini tavizsiz bir şekilde sürdüre gelen Türk milletinin değerlerini baltalamak isteyen art niyetli yerli ve yabancı şer odakları zincirine bir melanet halkası daha eklenmiş oldu.

Şu anda Türkiye’yi sarmalı altına alarak sömürmek isteyen dış güçler içerisinde en tehlikeli olanının Çinli’ler olduğunu iddia etmekte bir mahzur görmüyorum. Çünkü, Mao’nun ölümünden sonra Çin devletinin başlattığı “Batıya açılma” projesinin, batı Türkistan Türk Cumhuriyetlerinden sonraki en önemli hedefi Türkiye idi. Bu güne kadar Türkiye hükümetlerinin çok ciddiye almaksızın kapılarını ardına kadar açtıkları ve dur durak bilmeden sahte ve kalitesiz mallarının Türkiye’ye girişine izin verdikleri Çinli’ler, gerek sahte malları ile gerek, meşru ve gayrimeşru yollarla yaptıkları nüfus ihracatları ile ve gerekse de “yılda iki milyon turist” aldatmacası ve yalanı ile Türkiye’de adeta çığ gibi çoğalan bir nüfus potansiyeline ulaşmaktadırlar.

Çin’in Türkiye’ye yönelik olarak başlattığı bu sinsi saldırılarının mimarları ise ne yazık ki; Çin devletinin özellikle Türkiye’ye göndererek kendilerinden hizmet bekledikleri sözde Doğu Türkistanlılar olmaktadır. Yaklaşık son on yıl içerisinde Türkiye’ye bir yolunu bularak gelen Doğu Türkistanlıların büyük çoğunluğu Türkiye’yi bir istinatgâh olarak kabul edip, Türk milletini de kendi kanından, kendi canından ve dininden olarak görüp Müslüman Türk milletinin bir mensubu olmanın gereklerini yerine getirirken, çok az miktardaki bazı Doğu Türkistanlı maskesi altında Türkiye’ye giriş yapan Çin uşakları da Türk milletinin kadirşinaslığını istismar ederek Çinli’lerin ekmeğine yağ sürmeye devam ediyorlar. Çinliler ile içli dışlı ticaretle uğraşanlar bunlar, Çin lokantalarında çalışırken Çinli’lerle kafa kafaya verip Türkiye’nin ve Türkiye’deki vatan ve bağımsızlık sevdalısı Doğu Türkistanlı’ların başlarına çorap örmeye kalkışanlar bunlar…

Türkiye’deki Doğu Türkistan teşkilatlarının çok dikkatli ve üstlendikleri sorumluluğun bilincinde olmaları gerekirken bazı teşkilatların son derece gayri ciddi davranışlar içinde olmaları sebebiyle, söz konusu komünist Çin Sempatizanlarının Türkiye’de Çinlilerin girip çıkamayacakları Doğu Türkistan teşkilatlarına kolaylıkla girip çıkarak Çinli patronlarına günlük raporlar vermekte olduklarından hiç şüphemiz yoktur.

Bağımsızlık mücadelesi veren milletlerin önlerindeki en büyük ve aşılması zor olan engel, silah zoru ile ülkeyi işgal eden düşmanlar değil, o milletin içerisinden çıkan ve sureti haktan görünerek kendi hayatının bağışlanması ve düşman güçlerin kendisine vereceği makam ve mevki karşılığında düşmanla işbirliği yapan hainlerdir.

Doğu Türkistan’ın işgal edilmesinin üzerinden 57 yıl gibi bir zaman geçti. Bu süre zarfında Doğu Türkistan Türkleri millî, dinî ve kültürel değerlerinden canları pahasına taviz vermediler. Her yönlü olarak bağımsızlık mücadelelerini sürdürdüler. Fakat buna rağmen aradan geçen yarım asrı geçkin süre içerisinde bağımsızlık yolunda ciddi bir mesafe alınamadığı düşünüldüğünde, yegâne sebep olarak, sayıları az da olsa Doğu Türkistan Türklerinin “Millî Münafık” olarak tanımladıkları hainleri göstermek mümkündür. Doğu Türkistan’da verilmekte olan millî mücadeleyi akamete uğratan bu hainlerin uzantıları Çin devleti tarafından bu gün dünyanın hemen her ülkesine ihraç edilmiş olup, haince planlarını çeşitli şekillerde uygulamaya koymuş bulunmaktadırlar.

Maksadımız asla bir bardak suda fırtına koparmak ve komplo teorileri üretmek olmayıp, artık mızrağın çuvala sığmadığı bir döneme girilmiş olmasından dolayı bazı gerçeklerin su yüzüne çıkmasına yardımcı olmak için hemen her kesin bildiği, tahmin ettiği fakat itiraf ederek tedbir almakta tembellik ettiği mühim bir meseleye parmak basmaktır. Biz burada iyi niyetli ve gerçekten de vatan ve bağımsızlık sevdalısı olan Doğu Türkistanlı’ları tenzih ediyoruz.

Söz konusu habis “Ur”lar, Türkiye hükümetlerinin kendilerine soydaş muamelesi yaparak gösterdikleri hüsnüniyetten istifade ile Doğu Türkistan Türkleri’nin toplu yaşadıkları vilayetler den biri olan İstanbul’da 1980’lerin başlarından itibaren adeta cirit atmaya başladılar. Önceleri kendilerini masum, mazlum ve korunmaya muhtaç kişiler olarak gösteren bu ikiyüzlüler aradan geçen yıllar içerisinde Çin devletinin kendilerine verdikleri çirkin ve kirli oyunlarını sahnelemeye başladılar. Bu hain hokkabazların sinsice oyunları sonucunda bazı Doğu Türkistanlı’lar arasında bilinçsizce bir kör dövüşü başladı. Artık neredeyse herkes birbirine şüphe ile bakar hale geldi. Ortalıkta fitne ve fesat dağıtan bu Çin uşaklarını kolayca görebilmek mümkün iken, Doğu Türkistanlılar iyi niyet gösterisine devam ederek bu habis ur’ları aralarında barındırmaya devam ettiler.

İstanbul’dan sonra, Doğu Türkistanlıların yıllarca millî bir dayanışma içerisinde Çin entrikalarının çevrilmesine izin vermediği Kayseri’de de öyle bir noktaya gelindi ki; TV ekranlarından Çin yemeklerinin tarifleri verilir oldu. Kimin ne yiyeceği bizi hiç alakadar etmez. Ancak, düşündürücü olan; Çin’in dalaverelerine karşı hassasiyetleri bulunan Doğu Türkistanlı’ların toplu yaşadıkları ve Türkiye’nin en milliyetçi ve muhafazakâr kentlerinden biri olan Kayseri’de adeta toplumu tahrik etmek istercesine birilerinin eliyle Çin rüzgarları estirilmek istenmesidir.

Elbette ki, her devletin olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti devletinin de kendine özgü bir savunma ve güvenlik sistemi bulunmaktadır. Bizim yapmak istediğimiz, gerek Türkiye’nin güvenliğine, gerekse de Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlı’ların dayanışmasına ve “millî duruş”larına verilmek istenen zararların önüne bir nebze olsun geçebilmektir.

Devletimizin ilgili birimlerinden talebimiz, son yıllarda değişik yollarla Türkiye’ye giriş yapan ve Çin tarafından ihanet zehir’i ile donatılmış Pekin’den güdümlü robotlara daha fazla müsamaha göstermemesidir…

M. Batur 19.01.2006


© ETIC.  Her Hakkı Saklıdır. Son Değişiklik: 26.01.2008 12:22   Hazirlayan: A. Karakash