M.Ö.220 ~

ana sayfa
Giris
Tarih
Cografya
Din-Dil
Kültür-Sanat
Ekonomi
Insan Haklari
Milli Mücadele
Düsünceler
Baglantilar
Irtibat

E-mail

DOGU TÜRKISTAN

DOĞU TÜRKİSTAN HABER MERKEZİ

 

Komünist Uşağı, Satılık Hain, Milli Münafık Metsalihan Ehmet İle Kurban Niyazlar İki Genç Mücahit Tarafından Öldürüldü

 
2005 yılının Şubat ayı sonları Çin komünistleri için unutulmaz ve korkunç günler oldu. Bu günlerde Çin komünistleri binlerce polis, asker ve ağır tipteki silahlar kullanarak Hoten vilayetine bağlı bütün köy, kasaba ve ilçelerin yollarını kuşatma altına aldı. Yoldan geçen bütün araba, at arabaları ve yayaları silahlı olarak aramalardan geçirdi. Evlere izinsiz olarak girerek aramalar yaptı. Hatta helikopterlerle bütün bölgenin dağ, tepe, bayır ve sınırlarını da kontrol altına aldılar. Hatta bu iş için Çin merkez komitesi de şiddetli bir sarsıntı geçirerek Askeri emir yayınlamıştı. Bu heybetli kara dumandan ürken çaresiz halk, küçücük çocuklar ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Hatta ki birbirlerinden sebebin ne olduğunu sormaya bile cesaret edemiyorlardı. Çünkü Çin esareti altında kalan Doğu Türkistan’da işler öyle bir boyuta kadar ulaşmıştı ki; bu türden hadiseleri kurcalayan her insan o esnada kendisini şüpheli şahıslar arasında Çin hapishanesinde bulacağını açıkça biliyordu.
Böyle işler Doğu Türkistan’da ezelden beri sıkça görüle geldiği için Çin komünistlerini bu kadar endişeye sevk eden sebep neydi? Aslında Çin komünistlerine satılarak kendi halkının kanını emerek yukarıya yalakalık yaparak, “peşkeş çekerek” zavallı halkın haklarını gasp eden ve komünistlerin itimat ettikleri uşağı, Komünist parti üyesi Hoten vilayeti- Karakaş Nahiyesi Saybağ köyü Uluğ Ata kent komünist parti sekreteri Metsalihan Ehmet (Erkek 58 yaşlarında partili) ile Kentin Güvenlik Polisi Kurban Niyaz (Erkek 55 yaşlarında partili) bu iki satılık Çin uşağı, yürekli iki mücahit ezimet kahramanlarımız tarafından hak ettikleri cezaya çarptırılarak öldürülmüşlerdi.

Onun için Çin komünistleri ne yapacaklarını şaşırarak tir-tir titreyerek bütün Doğu Türkistan’da, özellikle de Hoten vilayetinde yine bir defa daha acımasızca ve insafsızca yerli halkın evlerinde arama hareketi başlattı. Uluğ Ata kentini kısaca tanıtmak gerekirse; Uluğ Ata kenti Karakaş Nahiyesi Saybağ köyüne dâhil olup, Nahiye merkezinden 40 km. daha uzaklıktadır. Bu bölgenin geçim kaynağı besicilik, bağcılık ve çiftçiliktir. Burada yaşayan halkın Çiftçileri yoksul, kültür seviyesi düşük, fakat vicdan sahibi ve inançlı bir halktır. Nüfusu 1500 civarındadır. Arazisi geniş ve toprakları mümbit, suları bol olup, kış yaz kesilmez. Bütün ailelerin meyve bahçeleri vardır. Evlerin ön ve arkalarında üzüm asmaları mevcut, yollarının her iki kıyısında sıra halinde oluşturulmuş heybetli ormanlar yükselmektedir. Bu kent hakikaten Hoten vilayetinin bir köşesindeki nadide bir incidir. Yiğit kızları güzel, kent insanlarının milli örf ve adetleri dejenere olmamıştır. Bu kentin arkasında başka bir kent yoktur. Uçsuz bucaksız ovalar ve dağlık bölgeler uzanır. Doğu Türkistan’ın sınır vilayetlerinden sayılır. Bu yüzden eskiden beri az çok kendi milletimiz insanlarının seyahat ettikleri bir yer haline gelmiştir. Bu yüzden Çin yetkililerinin doymak bilmeyen gözleri bu cevher mekân Uluğ Ata’ya düşmüştür.

Çin merkez komitesinin yerleştirmesine göre Çin mütehassisleri buranın ekolojik inceledikten sonra Karakaş nehrinin baş tarafındaki Uluğ Ata kısmında Hoten Çiftçilerini yıllardan beri mecburi olarak ücretsiz çalıştırarak ve milyarlarca yuen tutarında yatırımlar yaparak Uluğ Ata barajını yaparak burada Uluğ Ata Elektrik üretim istasyonunu kurdular. Bu güzel mekânda binlerce Çinli göçmen getirip bu cevher misali arazilere yerleştirdiler.
Bu Çinli göçmenlere parasız olarak evler yaparak onları işe yerleştirdiler. Böylece Uluğ Ata büyük bir turizm bahçesine dönüştü. Şimdi ise ücret karşılığında gezilebilen bir yer halini aldı. Uluğ Ata barajının yapılışı sırasındaki on küsur yıl zarfında Metsalihan Ehmet ve Kurban Niyazlar göçmen Çinlilerle sarmaş-dolaş olarak kendi milletine karşı suç işlemeye başladılar. Öz kardeşlerini aşağıladılar, onlara hakaret ettiler ve onların haklarını çiğnediler.

1- Metsalihan ile Kurban Niyazlar o kentteki Müslüman kardeşlerinin dini inançlarına saygı duymaksızın Baraj inşaatı için gelen Çinlilerle fikir birliği ederek ve onlar hemen her gün evlerine davet ederek içki âlemleri tertip etmek suretiyle oranın yerli halkının öfkelenmesine sebep oldular. Hatta İnşaatın devam ettiği 10 küsur yıllık süre içerisinde Metsalihan Ehmet ile Kurban Niyazlar Çinlilerin az miktardaki paralarına aldanarak evli barklı ya da dul kadınları ve hatta küçücük kızları bile Çinlilere peşkeş çekmek suretiyle insanın tahammül edemeyeceği davranışlarda bulunmuşlardır. Zavallı halk yıllar boyunca dert ve elemlerini içlerine gömmek mecburiyetinde kalmışlardı. (Halkın itirafları)
2- Metsalihan Ehmet ve Kurban Niyazlar kentte Çin komünistlerinin dini politikasını daha da aktif bir şekilde icra ederek halkın dini öğrenim ve öğretim özgürlüğünün önünü keserek, konu ile ilgili bir duyum almaları halinde ise, derhal Çinli yetkililere gammazlamak suretiyle Müslümanların dini inançlarına son derece büyük zararlar vermişlerdir. Cami önlerinde kendileri bizzat durarak dışarıdan gelen bütün herkesin ve okuma yaşındaki her çocuğun önünü keserek kent sınırları içerisindeki mescitlere girerek namaz kılmalarına müsaade etmeksizin Müslümanların inançlarını büyük ölçüde çiğnemişlerdir.(televizyonlarda bu konuda övgü almışlardır)

3- Metsalihan Ehmet ile Kurban Niyazlar Çin komünistlerinin doğum yasağı politikasını aktif ve sert şekilde uygulayarak hamile olduğunu öğrendikleri kadınlar traktör ve arabalara zorla doldurarak doğum kontrol merkezlerine götürmek suretiyle çocuklarını aldırarak on küsur yıl zarfında sayısız Uygur bebeklerin ölümüne ve kadınların da kadın hastalıklarına yakalanmasına sebep olmuşlardır. Bu gün de bu kentteki doğum çağındaki kadınlar hastalıklardan bir türlü kurtulamamışlardır. Kota dışı doğumların gerçekleşmesi durumunda ceza kesmek, ceza için paraları olmayanların hayvanlarını sattırmak, onları fazladan çalışma kamplarında ücretsiz olarak çalıştırmak suretiyle cezalandırarak komünist Çinlilerin çeşitli mükâfatlarına kavuşmuşlardır. (Halkın itirafları)

4- Metsalihan Ehmet kendisi arazileri fazladan sahiplenmiş ve kent memurlarına da fazladan vermiş tir. Çiftçileri de sık, sık kendi işlerinde çalıştırmıştır. Fikir beyan edenlerin fikirlerinin hiçbir geçerliliği olmamıştır. Çünkü bu yetkililere yardakçılık yaptığı, olmadık şekillerde peşkeş çekmelerde bulunduğu için onun hakkında yapılan bütün şikâyetler hasıraltı edilerek değerlendirmeye alınmamıştır. Bu hain kendisi hakkında şikâyette bulunanlardan her türlü yollarla öç almıştır. Böylelikle zavallı halk bu milli münafıktan son derece rahatsız ise de, bütün dertlerini içlerine atmaya mecbur olmuştur. (Halkın itirafları)

5- Bahar mevsiminde Çiftçileri çalıştırmak suretiyle bölge yetkilileri için toprak tahsis edip, erkenden mısır ektirip vali, hâkim, başkan ve köy muhtarlarına ayrı ayrı her yıl kesintisiz olarak taze mısır taşımıştır. O dönemde çiftçiler ekin biçmeye başladıklarında, Metsalihan’ın yalakalık hediyesi olan mısırlar çoktan yetkililerin midesine inmiş olmaktadır. Ayrıca hâkim, vali, başkan ve köy muhtarlarına özel kavun, karpuz, şeftaliler diktirerek, “bu filanca başkanın kavun evleği” diyerek yetkililere yağcılık olsun diye zavallı çiftçilerin emekleri ile kendisini iyi göstermektedir. Bu durum vicdan sahibi olan her insanı sinirlendirecek türden davranışlardır. Böylece bunlar çiftçilerin haklarını ve emeklerini rüşvetçi yetkililere peşkeş çekmektedirler.

En basitinden Metsalihan umumun parasıyla vilayet, nahiye ve köy yetkililerini bir yıl içinde defalarca evinde misafir ederek düzenlediği içki âlemlerinde kent kızlarından bazılarını evine getirerek onları eğlence ve içki âlemlerine katılmaya zorlayarak orada yaşayan yerli Müslümanların dini inançlarını rencide etmiştir.(Halkın itirafları)

Misal vermek gerekirse; televizyonda “Metsalihan Ehmet’i anma toplantısından görüntüler” karakaş Nahiyesi Komünist partisinin büyük başkanı Song Shuji (52 yaşlarında bir Çinli) Uluğ Ata da tek dostum vardı o da Metsalihan idi. O benim en yakın ve sadık dostumdu. Ben onun evinde dört defa misafir olmuştum. O beni çok iyi misafir etmişti. Ben ondan ayrılmış oldum. Ben artık dayanamıyorum diyerek televizyon ekranlarında hüngür hüngür ağladı ve Metsalihan’ın kızını kendisinin manevi kızı olarak kabul ettiğini, o kızı resmi devlet kurumunun bir çaışanı olarak işe yerleştireceğini söyleyerek Metsalihan’ın ailesine çok yardımda bulunacağını vaat etmiştir. Nahiye Komünist partisinin başkanı olan bir Çinli normalde bir Uygur köy muhtarının evine girip çıkmayı utanılacak bir hadise olarak görür. Lakin normal bir kent sekreterinin onunla dost olması, evinde 4 defa misafir olmasından ve yukarıdaki gibi başka peşkeş çekmelerden anlamak mümkündür ki; Metsalihan Ehmet ve Kurban Niyazların bu sınırı aşan davranışlarla, Çin komünistlerine dalkavukluk ve onlara çanak yalayıcılık yapmaları, öz kardeşlerinin kanları karşılığında yaşamaya çalışmaları hakikaten milli münafık oldukları konusunda şüphe bırakmamaktadır.

Miladi 1949 yılının 10.ayından itibaren Çin saldırganlarının Doğu Türkistan topraklarını resmen işgal etmelerinden sonra geçen 55 yıl içerisinde Doğu Türkistan halkının görmediği kalmadı. Bu yıllar içerisinde Doğu Türkistan halkı ağladığında Uluğ Ata da ağladı. Ondan beri Doğu Türkistan halkı hiçbir zaman gülmedi. Özellikle de Uluğ Ata bahse konu baraj inşaatının başladığı 10 küsur yıldan beri Uluğ Ata halkı yukarıdaki gibi ağır horlanmaları başından geçirerek özgürce nefes alamadı. Metsalihan’ın başını çektiği kent yetkililerinin zorbalıkları altında kendi kadınları ve kendi kızlarına da sahip çıkamadılar. Açgözlü Metsalihan ve Kurban Niyazlar kendi kardeşlerinin kanları pahasına yaşayarak komünist Çinlilerin Çanak yalayıcılığını yaptılar.

Zavallı çiftçilerin haklarını gasp ederek Çinli yetkililere dalkavukluk yaptılar. Kendi kardeşlerinin kadınlarını, bacılarını, kızlarını Çinli göçmenlere para karşılığında peşkeş çekmek suretiyle onların iffet ve namusunu kirleterek milletimizi rencide ettiler. Müslümanların dini inançlarını boğdular. Doğum yasaklama uygulamalarında da kraldan çok kralcı kesilerek kendi halkını bitmez tükenmez zorlukların içine attılar.

Bıçak kemiğe dayandı ve sonunda olacaklar oldu. Zavallı halk zavallı olarak kalmadı. Çaresiz halkın da Uluğ Atanın masmavi ve temiz suyunu içen iki mücahit kahramanı bütün Doğu Türkistan’ı hatta ki; bütün Çin’i hayretler içinde bırakıp bu zalim peşkeşçi iki milli münafık’ı öldürerek yere uzattı. Uluğ Ata halkı güldü, Hoten halkı güldü, Bütün Doğu Türkistan halkı güldü. Fakat Çin komünist yetkilileri, Çin merkez komitesinin buyruğu gereğince binlerce polis ve askerleri, helikopterleri kullanarak kahramanların küçüğü olan Abdurrahman’ı (19 yaşında) aramaya giriştiler. Diğer 21 yaşındaki kahramanın ismini netleştirmek mümkün olmadı. Halkın gözü önünde bayılması sebebiyle yakalanmıştır. İsmini netleştirmek mümkün olmayan mücahidi xxx diyerek adlandıracağım.
Xxx 21 yaşında Ata kentten
Abdurrahim 19 yaşında Uluğ Ata kentten
Bu iki kor yürekli mücahit kahramanlar Metsalihan Ehmet ile Kurban niyaz’ın sınırı aşan peşkeşçiliklerinden dolayı çok öfkelenmişlerdir. Kendi abla ve bacılarını Çinlilere peşkeş çeken bu peşkeşçileri defalarca izlemiş ve bu Çin uşaklarının hayvanca davranışlarını kendi gözleri ile görmüşlerdir. Bu kahramanlar bunların yaptıkları kötülüklerini, Çinlilere ve yetkililere yaptıkları dalkavuklukları, rüşvetçiliklerini, çiftçileri küçümseyerek haklarını gasp etmelerini, Metsalihan Ehmet ile Kurban Niyazlara nasihat ettilerse de onlar işi umursamazlığa vurarak reddedip polislere dayak attırmışlardır. Bu milli münafıklara nasihat kar etmedikten sonra 2005 yılı Şubat ayının sonlarında gece yarısı Uluğ Ata kentte radyo televizyon bağlama ve dağıtma istasyonuna giderek benzin dökerek ateşe vermiştir. Güvenlik görevlisi “partili” yalvarıp yakarması yüzünden sağ bırakılmıştır.

Güvenlik görevlisi daha sonra televizyonda bu milli kahramanları sert şekilde suçlayarak makale yazıp okumuş ve 5000 yuan ile mükâfatlandırılmıştır. Onlar yine irtibat kurma nedenlerini bozduktan sonra Metsalihan’ın evine giderek Metsalihan’ı pala ile öldürmüştür. Daha sonra kentin güvenlik polisi Kurban Niyaz’ın evine giderek onu ortadan kaldıracağı sırada onun hanımı ve kızı durumun farkına vararak kahramanlara engel olarak kahramanlara sopa ile vurmaya başlamışlardır. Kahramanlar bu kadınları esirgeyerek onların yaralanmasını istemedikleri için kadınlardan kurtulup kurban Niyaz ile boğuşmaya başlamışlardır. Kurban Niyaz bu sırada xxx nın gırtlağını çok sert bir biçimde sıktığı için oracıkta bayılıp düşmüş, Kurban Niyaz ‘da Pala darbesiyle kanlar içinde yere yıkılmış, Abdurahim ise kaçmıştır.

Kent memurları durumu komünist yetkililere bildirdikten sonra polisler olay yerine gelerek xxx’ baygın halde yakalamışlardır. “hapiste kendine gelen Kurban Niyaz hastaneye götürülmüş, Çin komünistleri bir ay boyunca binlerce polis ve askerleri harekete geçirerek Abdurahimi aramışlardır. Televizyonda hemen her gün Abdurahim’in fotoğrafını yayınlayarak tutuklama emri çıkartmışlardır. İzine rastlayamadıktan sonra da helikopterlerle dağlık bölgeleri aramışlar, panzerleri dağ aralarındaki geçitlerden geçirirken silahlı askerler de arkasından yürümüşlerdir. Çinliler Abdurahim’i dağ yolu ile kaçmakta olduğundan şüphelenerek helikopterlerle çok sıkı aramışlar ve görüldüğü yerde vurulması için emir verilmiştir. Böylece aramalar daha da ciddileşmiştir. Lakin Abdurahim Hoten şehir merkezinde polisler tarafından yakalanmıştır. Çünkü yolların tamamı kuşatıldığı için kaçıp gidememiştir. Komünist Çin Doğu Türkistan Müslümanlarının kor yürekli batur oğlu kahraman mücahit Abdurahim ile XXX’ e, bunlar yakalandıktan iki ay sonra yani Mayıs ayında açık yargılama yapılarak bunları teröristlikle suçlayıp ayrı ayrı ölüm cezası vermişler ve ömür boyu siyasi haklardan mahrum edilmesi kararı çıkartmışlar, o günlerde de kurşuna dizilmek suretiyle şehit edilmişlerdir.

ALLAHIM! Bu mücahitlerin şehitlik mertebesini yücelt ve yattıkları yeri cennet eyle AMİN!
01.12.2005

Ana vatan’dan Kıvılcım
Uygurcadan Çeviren: Mehmet Emin BATUR

 

© ETIC.  Her Hakkı Saklıdır. Son Değişiklik: 26.01.2008 12:22   Hazirlayan: A. Karakash