|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
DOĞU TÜRKİSTAN
HABER MERKEZİ |
|
|
|
|
|
Komünist Uşağı, Satılık Hain, Milli Münafık
Metsalihan Ehmet İle Kurban Niyazlar İki Genç Mücahit
Tarafından Öldürüldü |
|
|
|
|
|
2005
yılının Şubat ayı sonları Çin komünistleri için
unutulmaz ve korkunç günler oldu. Bu günlerde Çin
komünistleri binlerce polis, asker ve ağır tipteki
silahlar kullanarak Hoten vilayetine bağlı bütün köy,
kasaba ve ilçelerin yollarını kuşatma altına aldı.
Yoldan geçen bütün araba, at arabaları ve yayaları
silahlı olarak aramalardan geçirdi. Evlere izinsiz
olarak girerek aramalar yaptı. Hatta helikopterlerle
bütün bölgenin dağ, tepe, bayır ve sınırlarını da
kontrol altına aldılar. Hatta bu iş için Çin merkez
komitesi de şiddetli bir sarsıntı geçirerek Askeri emir
yayınlamıştı. Bu heybetli kara dumandan ürken çaresiz
halk, küçücük çocuklar ne yapacaklarını şaşırmışlardı.
Hatta ki birbirlerinden sebebin ne olduğunu sormaya bile
cesaret edemiyorlardı. Çünkü Çin esareti altında kalan
Doğu Türkistan’da işler öyle bir boyuta kadar ulaşmıştı
ki; bu türden hadiseleri kurcalayan her insan o esnada
kendisini şüpheli şahıslar arasında Çin hapishanesinde
bulacağını açıkça biliyordu.
Böyle işler Doğu Türkistan’da ezelden beri sıkça görüle
geldiği için Çin komünistlerini bu kadar endişeye sevk
eden sebep neydi? Aslında Çin komünistlerine satılarak
kendi halkının kanını emerek yukarıya yalakalık yaparak,
“peşkeş çekerek” zavallı halkın haklarını gasp eden ve
komünistlerin itimat ettikleri uşağı, Komünist parti
üyesi Hoten vilayeti- Karakaş Nahiyesi Saybağ köyü Uluğ
Ata kent komünist parti sekreteri Metsalihan Ehmet (Erkek
58 yaşlarında partili) ile Kentin Güvenlik Polisi Kurban
Niyaz (Erkek 55 yaşlarında partili) bu iki satılık Çin
uşağı, yürekli iki mücahit ezimet kahramanlarımız
tarafından hak ettikleri cezaya çarptırılarak
öldürülmüşlerdi.
Onun için Çin komünistleri ne yapacaklarını şaşırarak
tir-tir titreyerek bütün Doğu Türkistan’da, özellikle de
Hoten vilayetinde yine bir defa daha acımasızca ve
insafsızca yerli halkın evlerinde arama hareketi
başlattı. Uluğ Ata kentini kısaca tanıtmak gerekirse;
Uluğ Ata kenti Karakaş Nahiyesi Saybağ köyüne dâhil olup,
Nahiye merkezinden 40 km. daha uzaklıktadır. Bu bölgenin
geçim kaynağı besicilik, bağcılık ve çiftçiliktir.
Burada yaşayan halkın Çiftçileri yoksul, kültür seviyesi
düşük, fakat vicdan sahibi ve inançlı bir halktır.
Nüfusu 1500 civarındadır. Arazisi geniş ve toprakları
mümbit, suları bol olup, kış yaz kesilmez. Bütün
ailelerin meyve bahçeleri vardır. Evlerin ön ve
arkalarında üzüm asmaları mevcut, yollarının her iki
kıyısında sıra halinde oluşturulmuş heybetli ormanlar
yükselmektedir. Bu kent hakikaten Hoten vilayetinin bir
köşesindeki nadide bir incidir. Yiğit kızları güzel,
kent insanlarının milli örf ve adetleri dejenere
olmamıştır. Bu kentin arkasında başka bir kent yoktur.
Uçsuz bucaksız ovalar ve dağlık bölgeler uzanır. Doğu
Türkistan’ın sınır vilayetlerinden sayılır. Bu yüzden
eskiden beri az çok kendi milletimiz insanlarının
seyahat ettikleri bir yer haline gelmiştir. Bu yüzden
Çin yetkililerinin doymak bilmeyen gözleri bu cevher
mekân Uluğ Ata’ya düşmüştür.
Çin merkez komitesinin yerleştirmesine göre Çin
mütehassisleri buranın ekolojik inceledikten sonra
Karakaş nehrinin baş tarafındaki Uluğ Ata kısmında Hoten
Çiftçilerini yıllardan beri mecburi olarak ücretsiz
çalıştırarak ve milyarlarca yuen tutarında yatırımlar
yaparak Uluğ Ata barajını yaparak burada Uluğ Ata
Elektrik üretim istasyonunu kurdular. Bu güzel mekânda
binlerce Çinli göçmen getirip bu cevher misali arazilere
yerleştirdiler.
Bu Çinli göçmenlere parasız olarak evler yaparak onları
işe yerleştirdiler. Böylece Uluğ Ata büyük bir turizm
bahçesine dönüştü. Şimdi ise ücret karşılığında
gezilebilen bir yer halini aldı. Uluğ Ata barajının
yapılışı sırasındaki on küsur yıl zarfında Metsalihan
Ehmet ve Kurban Niyazlar göçmen Çinlilerle sarmaş-dolaş
olarak kendi milletine karşı suç işlemeye başladılar. Öz
kardeşlerini aşağıladılar, onlara hakaret ettiler ve
onların haklarını çiğnediler.
1- Metsalihan ile Kurban Niyazlar o kentteki Müslüman
kardeşlerinin dini inançlarına saygı duymaksızın Baraj
inşaatı için gelen Çinlilerle fikir birliği ederek ve
onlar hemen her gün evlerine davet ederek içki âlemleri
tertip etmek suretiyle oranın yerli halkının
öfkelenmesine sebep oldular. Hatta İnşaatın devam ettiği
10 küsur yıllık süre içerisinde Metsalihan Ehmet ile
Kurban Niyazlar Çinlilerin az miktardaki paralarına
aldanarak evli barklı ya da dul kadınları ve hatta
küçücük kızları bile Çinlilere peşkeş çekmek suretiyle
insanın tahammül edemeyeceği davranışlarda
bulunmuşlardır. Zavallı halk yıllar boyunca dert ve
elemlerini içlerine gömmek mecburiyetinde kalmışlardı. (Halkın
itirafları)
2- Metsalihan Ehmet ve Kurban Niyazlar kentte Çin
komünistlerinin dini politikasını daha da aktif bir
şekilde icra ederek halkın dini öğrenim ve öğretim
özgürlüğünün önünü keserek, konu ile ilgili bir duyum
almaları halinde ise, derhal Çinli yetkililere
gammazlamak suretiyle Müslümanların dini inançlarına son
derece büyük zararlar vermişlerdir. Cami önlerinde
kendileri bizzat durarak dışarıdan gelen bütün herkesin
ve okuma yaşındaki her çocuğun önünü keserek kent
sınırları içerisindeki mescitlere girerek namaz
kılmalarına müsaade etmeksizin Müslümanların inançlarını
büyük ölçüde çiğnemişlerdir.(televizyonlarda bu konuda
övgü almışlardır)
3- Metsalihan Ehmet ile Kurban Niyazlar Çin
komünistlerinin doğum yasağı politikasını aktif ve sert
şekilde uygulayarak hamile olduğunu öğrendikleri
kadınlar traktör ve arabalara zorla doldurarak doğum
kontrol merkezlerine götürmek suretiyle çocuklarını
aldırarak on küsur yıl zarfında sayısız Uygur bebeklerin
ölümüne ve kadınların da kadın hastalıklarına
yakalanmasına sebep olmuşlardır. Bu gün de bu kentteki
doğum çağındaki kadınlar hastalıklardan bir türlü
kurtulamamışlardır. Kota dışı doğumların gerçekleşmesi
durumunda ceza kesmek, ceza için paraları olmayanların
hayvanlarını sattırmak, onları fazladan çalışma
kamplarında ücretsiz olarak çalıştırmak suretiyle
cezalandırarak komünist Çinlilerin çeşitli mükâfatlarına
kavuşmuşlardır. (Halkın itirafları)
4- Metsalihan Ehmet kendisi arazileri fazladan
sahiplenmiş ve kent memurlarına da fazladan vermiş tir.
Çiftçileri de sık, sık kendi işlerinde çalıştırmıştır.
Fikir beyan edenlerin fikirlerinin hiçbir geçerliliği
olmamıştır. Çünkü bu yetkililere yardakçılık yaptığı,
olmadık şekillerde peşkeş çekmelerde bulunduğu için onun
hakkında yapılan bütün şikâyetler hasıraltı edilerek
değerlendirmeye alınmamıştır. Bu hain kendisi hakkında
şikâyette bulunanlardan her türlü yollarla öç almıştır.
Böylelikle zavallı halk bu milli münafıktan son derece
rahatsız ise de, bütün dertlerini içlerine atmaya mecbur
olmuştur. (Halkın itirafları)
5- Bahar mevsiminde Çiftçileri çalıştırmak suretiyle
bölge yetkilileri için toprak tahsis edip, erkenden
mısır ektirip vali, hâkim, başkan ve köy muhtarlarına
ayrı ayrı her yıl kesintisiz olarak taze mısır
taşımıştır. O dönemde çiftçiler ekin biçmeye
başladıklarında, Metsalihan’ın yalakalık hediyesi olan
mısırlar çoktan yetkililerin midesine inmiş olmaktadır.
Ayrıca hâkim, vali, başkan ve köy muhtarlarına özel
kavun, karpuz, şeftaliler diktirerek, “bu filanca
başkanın kavun evleği” diyerek yetkililere yağcılık
olsun diye zavallı çiftçilerin emekleri ile kendisini
iyi göstermektedir. Bu durum vicdan sahibi olan her
insanı sinirlendirecek türden davranışlardır. Böylece
bunlar çiftçilerin haklarını ve emeklerini rüşvetçi
yetkililere peşkeş çekmektedirler.
En basitinden Metsalihan umumun parasıyla vilayet,
nahiye ve köy yetkililerini bir yıl içinde defalarca
evinde misafir ederek düzenlediği içki âlemlerinde kent
kızlarından bazılarını evine getirerek onları eğlence ve
içki âlemlerine katılmaya zorlayarak orada yaşayan yerli
Müslümanların dini inançlarını rencide etmiştir.(Halkın
itirafları)
Misal vermek gerekirse; televizyonda “Metsalihan Ehmet’i
anma toplantısından görüntüler” karakaş Nahiyesi
Komünist partisinin büyük başkanı Song Shuji (52
yaşlarında bir Çinli) Uluğ Ata da tek dostum vardı o da
Metsalihan idi. O benim en yakın ve sadık dostumdu. Ben
onun evinde dört defa misafir olmuştum. O beni çok iyi
misafir etmişti. Ben ondan ayrılmış oldum. Ben artık
dayanamıyorum diyerek televizyon ekranlarında hüngür
hüngür ağladı ve Metsalihan’ın kızını kendisinin manevi
kızı olarak kabul ettiğini, o kızı resmi devlet
kurumunun bir çaışanı olarak işe yerleştireceğini
söyleyerek Metsalihan’ın ailesine çok yardımda
bulunacağını vaat etmiştir. Nahiye Komünist partisinin
başkanı olan bir Çinli normalde bir Uygur köy muhtarının
evine girip çıkmayı utanılacak bir hadise olarak görür.
Lakin normal bir kent sekreterinin onunla dost olması,
evinde 4 defa misafir olmasından ve yukarıdaki gibi
başka peşkeş çekmelerden anlamak mümkündür ki;
Metsalihan Ehmet ve Kurban Niyazların bu sınırı aşan
davranışlarla, Çin komünistlerine dalkavukluk ve onlara
çanak yalayıcılık yapmaları, öz kardeşlerinin kanları
karşılığında yaşamaya çalışmaları hakikaten milli
münafık oldukları konusunda şüphe bırakmamaktadır.
Miladi 1949 yılının 10.ayından itibaren Çin
saldırganlarının Doğu Türkistan topraklarını resmen
işgal etmelerinden sonra geçen 55 yıl içerisinde Doğu
Türkistan halkının görmediği kalmadı. Bu yıllar
içerisinde Doğu Türkistan halkı ağladığında Uluğ Ata da
ağladı. Ondan beri Doğu Türkistan halkı hiçbir zaman
gülmedi. Özellikle de Uluğ Ata bahse konu baraj
inşaatının başladığı 10 küsur yıldan beri Uluğ Ata halkı
yukarıdaki gibi ağır horlanmaları başından geçirerek
özgürce nefes alamadı. Metsalihan’ın başını çektiği kent
yetkililerinin zorbalıkları altında kendi kadınları ve
kendi kızlarına da sahip çıkamadılar. Açgözlü Metsalihan
ve Kurban Niyazlar kendi kardeşlerinin kanları pahasına
yaşayarak komünist Çinlilerin Çanak yalayıcılığını
yaptılar.
Zavallı çiftçilerin haklarını gasp ederek Çinli
yetkililere dalkavukluk yaptılar. Kendi kardeşlerinin
kadınlarını, bacılarını, kızlarını Çinli göçmenlere para
karşılığında peşkeş çekmek suretiyle onların iffet ve
namusunu kirleterek milletimizi rencide ettiler.
Müslümanların dini inançlarını boğdular. Doğum yasaklama
uygulamalarında da kraldan çok kralcı kesilerek kendi
halkını bitmez tükenmez zorlukların içine attılar.
Bıçak kemiğe dayandı ve sonunda olacaklar oldu. Zavallı
halk zavallı olarak kalmadı. Çaresiz halkın da Uluğ
Atanın masmavi ve temiz suyunu içen iki mücahit
kahramanı bütün Doğu Türkistan’ı hatta ki; bütün Çin’i
hayretler içinde bırakıp bu zalim peşkeşçi iki milli
münafık’ı öldürerek yere uzattı. Uluğ Ata halkı güldü,
Hoten halkı güldü, Bütün Doğu Türkistan halkı güldü.
Fakat Çin komünist yetkilileri, Çin merkez komitesinin
buyruğu gereğince binlerce polis ve askerleri,
helikopterleri kullanarak kahramanların küçüğü olan
Abdurrahman’ı (19 yaşında) aramaya giriştiler. Diğer 21
yaşındaki kahramanın ismini netleştirmek mümkün olmadı.
Halkın gözü önünde bayılması sebebiyle yakalanmıştır.
İsmini netleştirmek mümkün olmayan mücahidi xxx diyerek
adlandıracağım.
Xxx 21 yaşında Ata kentten
Abdurrahim 19 yaşında Uluğ Ata kentten
Bu iki kor yürekli mücahit kahramanlar Metsalihan Ehmet
ile Kurban niyaz’ın sınırı aşan peşkeşçiliklerinden
dolayı çok öfkelenmişlerdir. Kendi abla ve bacılarını
Çinlilere peşkeş çeken bu peşkeşçileri defalarca izlemiş
ve bu Çin uşaklarının hayvanca davranışlarını kendi
gözleri ile görmüşlerdir. Bu kahramanlar bunların
yaptıkları kötülüklerini, Çinlilere ve yetkililere
yaptıkları dalkavuklukları, rüşvetçiliklerini,
çiftçileri küçümseyerek haklarını gasp etmelerini,
Metsalihan Ehmet ile Kurban Niyazlara nasihat ettilerse
de onlar işi umursamazlığa vurarak reddedip polislere
dayak attırmışlardır. Bu milli münafıklara nasihat kar
etmedikten sonra 2005 yılı Şubat ayının sonlarında gece
yarısı Uluğ Ata kentte radyo televizyon bağlama ve
dağıtma istasyonuna giderek benzin dökerek ateşe
vermiştir. Güvenlik görevlisi “partili” yalvarıp
yakarması yüzünden sağ bırakılmıştır.
Güvenlik görevlisi daha sonra televizyonda bu milli
kahramanları sert şekilde suçlayarak makale yazıp okumuş
ve 5000 yuan ile mükâfatlandırılmıştır. Onlar yine
irtibat kurma nedenlerini bozduktan sonra Metsalihan’ın
evine giderek Metsalihan’ı pala ile öldürmüştür. Daha
sonra kentin güvenlik polisi Kurban Niyaz’ın evine
giderek onu ortadan kaldıracağı sırada onun hanımı ve
kızı durumun farkına vararak kahramanlara engel olarak
kahramanlara sopa ile vurmaya başlamışlardır.
Kahramanlar bu kadınları esirgeyerek onların
yaralanmasını istemedikleri için kadınlardan kurtulup
kurban Niyaz ile boğuşmaya başlamışlardır. Kurban Niyaz
bu sırada xxx nın gırtlağını çok sert bir biçimde
sıktığı için oracıkta bayılıp düşmüş, Kurban Niyaz ‘da
Pala darbesiyle kanlar içinde yere yıkılmış, Abdurahim
ise kaçmıştır.
Kent memurları durumu komünist yetkililere bildirdikten
sonra polisler olay yerine gelerek xxx’ baygın halde
yakalamışlardır. “hapiste kendine gelen Kurban Niyaz
hastaneye götürülmüş, Çin komünistleri bir ay boyunca
binlerce polis ve askerleri harekete geçirerek
Abdurahimi aramışlardır. Televizyonda hemen her gün
Abdurahim’in fotoğrafını yayınlayarak tutuklama emri
çıkartmışlardır. İzine rastlayamadıktan sonra da
helikopterlerle dağlık bölgeleri aramışlar, panzerleri
dağ aralarındaki geçitlerden geçirirken silahlı askerler
de arkasından yürümüşlerdir. Çinliler Abdurahim’i dağ
yolu ile kaçmakta olduğundan şüphelenerek
helikopterlerle çok sıkı aramışlar ve görüldüğü yerde
vurulması için emir verilmiştir. Böylece aramalar daha
da ciddileşmiştir. Lakin Abdurahim Hoten şehir
merkezinde polisler tarafından yakalanmıştır. Çünkü
yolların tamamı kuşatıldığı için kaçıp gidememiştir.
Komünist Çin Doğu Türkistan Müslümanlarının kor yürekli
batur oğlu kahraman mücahit Abdurahim ile XXX’ e, bunlar
yakalandıktan iki ay sonra yani Mayıs ayında açık
yargılama yapılarak bunları teröristlikle suçlayıp ayrı
ayrı ölüm cezası vermişler ve ömür boyu siyasi haklardan
mahrum edilmesi kararı çıkartmışlar, o günlerde de
kurşuna dizilmek suretiyle şehit edilmişlerdir.
ALLAHIM! Bu mücahitlerin şehitlik mertebesini yücelt ve
yattıkları yeri cennet eyle AMİN!
01.12.2005
Ana vatan’dan Kıvılcım
Uygurcadan Çeviren: Mehmet Emin BATUR
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
© ETIC. Her Hakkı Saklıdır. Son Değişiklik:
26.01.2008 12:22 Hazirlayan:
A. Karakash |
|
|