M.Ö.220 ~

ana sayfa
Giris
Tarih
Cografya
Din-Dil
Kültür-Sanat
Ekonomi
Insan Haklari
Milli Mücadele
Düsünceler
Baglantilar
Irtibat

E-mail

DOGU TÜRKISTAN

DOĞU TÜRKİSTAN HABER MERKEZİ

 

TÜRK DÜNYASININ MILLI HEDEFLERININ
OLMASI BIR MECBURIYETTIR

 
Gelecek için önlerine bir hedef koymayan insanların, toplumların, milletlerin ve devletlerin zaman içerisinde kendi kendilerini pasifize ederek yok olmanın eşiğine getirecekleri ve hatta kendi sonlarını hazırlayacakları göz ardı edilemez bir hakikattir.

Bu gün dünyada son hızla devam edip giden teknolojik yarış, devletlerarasındaki gizli ve aleni rekabet devletin devlet, milletin de millet olarak kalabilme imkânını zayıflatmaktadır. Bu sebeple özellikle içinde bulunduğumuz yüzyılda devletlerin idaresinde laçkalığa, lakaytlığa, vurdumduymazlığa, tembelliğe ve milletin asırlardır sahiplene geldiği milli ve dini hasletlerinden, yalnızca maddi çıkarlar uğruna dayatmacı devletlere taviz üstüne taviz vermeye hiç kimselerin asla ve asla hakkı yoktur, olmamalıdır…

Bu ifadelerim özellikle de dünyada çok az dostu, fakat düşmanı ise çok olan Türk dünyası için geçerlidir.

Yetmiş yıl boyunca Rus esareti altında inanılmaz derecede zulüm, işkence, asimilasyon ve dini baskılar altında yaşayan, Türklüklerini muhafaza edebilmek uğruna zaman, zaman yüz binlerce şehitler veren Batı Türkistan Türkleri (Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan Azerbaycan) 1990’ yılının başlarından itibaren bağımsız birer devlet olma fırsatını yakaladılar. Elbette ki; bu durum bütün Türk dünyası mensuplarını sevince boğdu… Artık sıra Çin işgali altındaki Doğu Türkistan’da, Sibirya dan Karadeniz kıyılarına kadar uzanan bölgelerde yaşayan Türk boylarında, Musul, Kerkük ve Bayır bucak Türlerinde, İran sınırları içerisinde yaşayan Türk asıllı kardeşlerimizde idi… Fakat Batı Türkistan’ın bağımsız olmasının üzerinden 15 yıl gibi bir zaman geçmesine rağmen esaret altındaki Türk diyarları hala mahzun, hala çaresiz ve hala yok olma girdabındalar.

Bağımsız olmakla övünen Türk devletleri, işgal altında bulunan Türk topraklarına ve varlıklarına kast edilen Türk topluluklarına karşı neden bu kadar kabuğuna çekilmişlik, adamsendecilik, lakaytlık ve de duyarsızlık içindeler anlamak mümkün değil.

Türkiye’nin önüne yalnızca AB’ye üye olabilme hedefini koyarak oyalayanlar, Türk milletini her geçen gün biraz daha felç olmaya doğru sürüklemekte olduklarının farkında mıdırlar acaba? Milletimizin milli varlığını, bağımsızlık ve özgürlüğünü, milli, dini ve kültürel hasletlerinin tamamını feda ederek elde edilecek bir iktisadi kalkınmanın, Türk milletinin ruhsal, bedensel ve zihinsel yapısını köleleşmeye doğru götüreceği kesindir. Köleliğin Türk milletinin genel yapısına tamamen aykırı bir kavram olduğu göz önüne alındığında ülkemizden ve devletimizden sorumlu olanların daha dikkatli olma mecburiyetleri vardır.

Bu durum diğer Türk Cumhuriyetleri içinde geçerlidir. Onların “AB” gibi bir dertleri olmamasına rağmen, zulüm altındaki kardeş Türk topluluklarına karşı duyarsızlık ve ilgisizlikleri her geçen gün bir kangren gibi bünyelerini sarıyor. Bu gidişatın sonu maazallah adeta aç kurt gibi fırsat kollayan Rus ve Çin emperyalistlerinin ve diğerlerinin kucaklarına düşmektir.

Milli hedefleri bulunmayan milletler eninde sonunda paranın ve başka emperyalistlerin kölesi olmaktan kurtulamazlar… Ne “AB”nin Türkiye’ye ne de “Şanghay İşbirliği Örgütü”nün Türk Cumhuriyetlerine asla bir yararı olmayacak, tam tersine Türk milletini ve devletlerini her yönlü kontrol altında tutmaya çalışacaklardır. Türk milleti dünyanın neresinde olursa olsun geç kalınmış olsa bile bir milli mutabakat sağlamak ve kendi yaralarını kendilerinin saracağı bir sistem kurmak zorundadırlar.

 Mehmet Emin BATUR
 


© ETIC.  Her Hakkı Saklıdır. Son Değişiklik: 26.01.2008 12:22   Hazirlayan: A. Karakash