|
Bilindiği
üzere; Hotan’da Çin Komünist Partisi’ne karşı gizli
silahlı faaliyet yürütmekte olan, Uygur Mücahitlerinin
Lideri Köreş, 04.09.1999 tarihinde gece Hotan
Misafirhanesi çalışanlarının ailelerinin kaldığı
lojmanda 102 numarada Çin Polisi tarafından çok büyük
bir muhasara altına alınmıştı. Teslim ol çağrısına
ateşle karşılık veren büyük Mücahid, eve girmeye çalışan
Tursun Tohti isimli Uygur asıllı münafık polisi
öldürmüştü. 15 dk. Boyunca süren çatışma sonucunda
Mücahid Köreş daha fazla dayanamamış ve yüzlerce polisin
açtığı yaylım atışı neticesinde şehit düşmüştü.
Köreş’ten sonra mücahitlerin başına geçen Şir Ali ise
mücahitlerle birlikte oldukça başarılı operasyonlara
imza attıktan sonra, artan baskının neticesinde,
savaşarak Nefal’a doğru kaçmış ve Çin’i terk etmiştir.
Ancak Nefal Hükümeti, Şir Ali ve mücahitlerini, Çin’e
iade etmiştir. Tüm dünyanın izlemekle yetindiği bu
olaylar neticesinde Şir Ali ve mücahitleri idam
edilmişlerdi.
Keriya Nahiyesi Karakir köyünden olan Şehit Muhammed
Dursun ise Şehit Köreş ve Şehit Şir Ali’nin üstadı
olmakla suçlanarak 1996 yılının Haziran ayında hakkında
tutuklama emri çıkartılarak, başına 200.000 Yuan ödül
koyulmuştu. Bastırdığı ilanları küçük köylerden, büyük
şehirlere kadar Doğu Türkistan’ın her yerine dağıtan Çin
faşistler, vefakar Doğu Türkistan halkı sayesinde
yıllardır hiçbir sonuç alamamışlardı.
Ancak yıllardır yakalanamayan Mücahit Komutan Muhammed
Dursun, yine Uygur asıllı bir münafıkın ihbarı
neticesinde Dongbei’de yakalandı. Memleketi olan
Keriye’ye gtirildi ve çok geçmeden hakkında verilen idam
cezası yerine getirildi.
Haziran ayının sonlarına doğru Dongei’de münafıkların
ihbarıyla yakalanan 30 yaşında ki Şehit Muhamed Dursun
ve mücahitleri, Keriye’de kurulan ve halkın izlediği
açık mahkemede yargılanarak, hiçbir soruşturma
yapılmadan ve savunma yapılmasına izin verilmeden ilk
celsede idam cezasına çarptırılmışlardır. Şehit Muhamed
Dursun ve mücahitleri, Keriye’nin Yağlık Derya Boyunda
idam edilmişlerdir. Şehitler mezarlığa gömülmek yerine,
idam edildikleri yere açılan çukurlara gömüldüler.
Şehit Muhammed Dursun ve mücahitlerinin idamlarını
mazlum Uygur Halkı, kilometrelerce mesafeyi; büyük
çoğunluğu yaya olarak katedip gelmiş ve Şehitlere son
anlarından yanlarında olduklarını belirtmek
istemişlerdir. Şehitlerin cenazelerini defnetmek
amacıyla gelen Uygur Müslümanlar Çin gizli polisi
tarafından kameraya çekilmiş ve kamera görüntülerinde
tespit edilen 40 kadar Uygur genci, gece evlerinden
alınarak hapsedilmişlerdir. Gençler 6’şar ay hapis ve
yüksek para cezasına çarptırılmışlardır.
Yıllardan beri köpekler gibi Muhammed Dursun’un
arkasında dolaşan Çin Polisleri kendi içimizden çıkan
münafıklar yardımı ile Muhammed Dursun’un şehit
edilmesinden cesaret alarak tutuklamalara başladı.
Muhammed Dursun şehit edildikten sonra, 18.07.2005 günü
Keriye Nahiyesi Şen Pazar Polis Karakolu’ndan bir grup
polis Urumçi’ye gelerek, Şehit Muhammed Dursun ve
mücahit grubu ile ilişkileri olduğu gerekçesi ile aslen
Keriye’li olan, ancak işsizlik sebebi ile Urumçi’de
bulunan Abdulkadir Mehmet Emin, Abdulhakim Abdulgani ve
3 arkadaşlarını Keriye’ye götürmüşler. Mücahitlere
yardım etmekle suçlanan 5 Uygur genci Keriye
Hapishanesi’nde tutuklu durumdalar.
Bu gelişmelerin haricinde 2005 yılı yaz aylarının
başlaması ile birlikte Uygur Müslümanlara yönelik
tutuklama furyası yeniden başladı.
2005 yılı yaz aylarının başlaması ile Hoten vilayeti
Polis İdaresi Abdullah Rozi ve Muhammed isimli polis
amirleri ile beraber 10 civarında polisi Urumçi’ye
göndermiştir. Uygurların çoğunlukta yaşadığı bölgeler
olan ve Hoten’den Urumçi’ye gelip yerleşen Uygurların
yoğun olduğu Saymaçang Kasapçılık Meydanı, Sanşihangza,
Dön Köprüsü gibi bölgelerde, Uygurları kontrol etmeye ve
gözaltında tutmaya başlamışlardır. Şüphelendikleri
Uygurları ise hiçbir gerekçe göstermeden tutukluyorlar.
Aynı uygulama Gulca şehrinde de sürmektedir.
|
|