|
Benim adim Aziz Tursuncan.
Doğu Türkistan'ın başkenti Urumçi'ye oldukça yakın olan
Beşbalık'ta ilk okula gidiyorum.
Bugün Ramazanmış. Gece vakti ne olduğunu anlayamadim ama
babam gelerek birden beni yatağımdan kaldırdı.
- Ne oldu baba? diye sordum
- Bugün Ramazan'in ilk günü. Müslümanlar oruç tutar.
Oruç tutmak için ise sahura kalkarız. Bu sünnettir...
Gece vakti yenilen yemeğin ismi sahurmuş. Babam elimden
tuttu ve beni yemek için mutfağa doğru götürdü. Hayret
acaba niye ışıkları yakmamışlar? Elimi ışığı yakmak için
uzatırken babam beni engelledi
- Yapma yavrum; Hıtaylar (Cinliler) sahura kalktığımızı
görürse bizi hapse atarlar.
- Ama onlara ne oluyor baba?
- Onlar kafir oglum. Bizi dinimizden soğutmak için
ellerinden geleni yaparlar. Unutma agabeyin, Barin
Cihadinda şehid edilmişti. Sana anlatmıştım.
Hatırlamıyormusun?
Evet hatirliyordum. Allah'in ismini yuceltmek için
agabeyin şehid oldu demişti babam. Uygurlarin
bagimsizligi icin.
Saat 06.00 olmuş. Annem beni yatagimdan kaldirdi.
- Unutma oglum. Bugün oruçlusun. Akşama kadar hiç bir
şey yemeyecek ve içmeyeceksin. Söz mü?
- Söz...
Annem beni okula bırakırken sabahlari Hitay
ogretmenlerin bizlere zorunlu olarak yaptirdiklari spor
icin herkes siraya girmeye baslamisti bile...
Sabah sporunu tamamladiktan sonra; siniflara gectik. Bu
arada saat 07.00 olmustu. Hıtay ogretmenimiz bize
anlayamadigimiz bazi sekiller ile Hitayca ogretmeye
calisiyor ve Uygurca konustugumuz zaman bizi dovuyor.
Hic anlayamiyorum...
Vakit geciyor ve oglen tatili yaklasiyordu. Oglen
tatilinden once ki son teneffuste Hitay ogretmen beni
yanina cagirdi. Cok guzel bir Uygurca ile;
- Gel bakalim Tin Suan. (Bana verdikleri Hitayca isimdi
bu) Seninle biraz konusalim. Annen, baban nasil; diye
sordu...
Benimle böyle yakından ilgilenmesi çok hoşuma gitmişti.
Galiba artik dayak yemeyeceğim diye düşünüyordum.
- Çok iyiler öğretmenim.
- Siz evde neler yapiyorsunuz çok merak ediyorum? Hadi
bana dün akşamdan beri neler yaptığınızı vaktinizi nasıl
geçirdiğinizi anlat bakalım...
Öğretmenimin benimle ilgilenmesini kıskanan arkadaşlarım
olduğunu bilerek keyifle cevap verdim;
- Akşam babam geldi. Onunla oturduk akşam yemeği yedik.
Televizyon seyrettik. Sonra da yattim.
- Bu kadarmi?
- Haa, birde gece kalkip yemek yedik. Biz Muslumaniz,
oruc tutarmisiz. O yuzdende gece yemek yemeliymisiz.
Sonra aksama kadar hic bir sey yememeliymisiz...
Ogretmenim birden ayaga kalkti ve okul mudurunun ve onun
yanındaki asker kıyafetli adamin yanina dogru kosmaya
basladi. Benimle ilgilenmekten vazgecmisti anlasilan.
Beni gostererek birseyler anlatmaya basladi. Benim ne
kadar iyi bir ogrenci oldugumu anlatiyordu muhakkak!
Ogle yemeginden onceki son dersimizde bitmisti. Birazdan
ogle yemegi vakti gelmisti. Birden aklima annemin
soyledikleri geldi. Ona soz vermiştim; yemek
yemeyecektim. Demekki o yuzden annem bugun ogle yemegi
koymamisti cantama. Zaten Hitay ogretmenler ve
ogrenciler haricinde bize yemek vermiyorlar.
Hitay ogretmenim beni yanina cagirdi ve bugun ogle
yemeginin bedava oldugunu soyledi. Allah Allah? Normal
zamanlarda bir kalem istedigimizde bile bize dayak atan
Hitaylar yemek veriyorlardi?
-Tesekkur ederim öğretmenim ama ben yemek yiyemem. Çünkü
bugun anneme söz verdim yemek yemeyeceğime dair.
Suratimda patlayan tokatin acisi aksam olmasina ragmen
gecmemisti. Hitay ogretmen tokadi attiktan sonra zorla
bana yemekte yedirmişti. Anneme söz vermiştim. Ne
yapacağım şimdi?
Eve doğru giderken akan gözyaşlarıma hakim olamiyordum.
Anlayamiyordum? Müslüman olmakmı yasaktı? Uygur olmakmı?
Yoksa anneye söz vermekmi yasaktı?
Birden aklima yan evde oturan arkadaşım Rahimullah geldi.
Babasi ona Kur'an ogretirken yakalanmıştı ve babasıyla
annesini hapse atmışlar Rahimullahi'da Urumçi'deki bir
yetimhaneye vermişlerdi. Annemler konuşurken duymuştum.
Rahimullah artik hiç Uygurca konuşmuyormuş. Ben Hitayim
diyormuş...
Uzaktan evi goruyorum ancak evin onunde ki askeri
arabada neyin nesi acaba? Yaklaştıkça annemi ve babami
askerlerin dövdüğünü gördüm. Babam Allah-u Ekber diye
bagiriyor. Annem ise gözyaşları içerisinde. Onlarada
doğru koşmaya başladım. Birden bir asker tuttu beni.
Annem bağırmaya başladı;
-Bırakın oğlumu....
Arkasindaki askerin dipçik darbesi ile bana doğru
devrildi annem. Artık hiç sesi çıkmıyordu. Babam ise
gözleri ve elleri bağlanmış olmasına rağmen hala Allah-u
Ekber diye bagiriyordu.
Beni tutan askerin elinden kurtulmaya calisirken bir
Hitay kadinin bana dogru yaklastigini gordum. Beni tutan
askere;
- Çocuk bu olmali. Götürün, diye emir verdi...
- Bırakın beni nereye götürüyorsunuz? Babamı annemi
istiyorum ben. Nereye götürüyorsunuz beni?
- Artik URUMCI'de yeni bir evin olacak Tin Suan merak
etme....
http://www.mucadele.com/modules.php?name=Forums&file=viewtopic
&t=10110&start=0&postdays=0&postorder=asc&highlight=
|
|