GÜNCEL ANA SAYFAYA DÖNÜŞ

 

01/10/2001

Ana Sayfa

Haberler

Ekonomi

Dış Haberler

Politika

Kültür Sanat

Spor

Yazarlar

Haber İndeksi

Bölge Haberleri

Dünyada Zaman

Arşiv - Arama

Televizyon

Hodri Meydan

Millet Kürsüsü

Tüketici Masası

Röportajlar

Medya Analiz

Bilişim

Eğitim

Akademi

Hayat

Otomobil

Girişim

Açık Şemsiye

İnsan Kaynakları

Reklam

İletişim / Künye

ENGLISH

KORKUNÇ OLAYIN FOTOĞRAFLARI

Saldırıyı kınayan
Fethullah Gülen:
Menfur sabotaj


Türkçe / English

ABD'de yakını olanlar için danışma hattı 
(0-312) 285 46 19
285 46 17

Okur Hattı

Basın Özetleri

Haber Üyeliği



DIŞ HABERLER 


Dünyanın şekilleneceği yer: AFGANİSTAN

ABD, Afganistan'a askeri operasyon hazırlığı yapıyor. Tarih boyunca güç merkezlerinin vazgeçemediği coğrafyalardan biri olan bu ülke, yeni dönemde de önemli roller üstlenecek.

Tarihin her döneminde kilit bir rol oynayan Afganistan, 21. yüzyıla da damgasını vurmaya hazırlanıyor. Son terör olayından sonra konumu tekrar gündeme gelen Afganistan, aslında küresel ve bölgesel güçlerin bir çatışma noktası.

Bölgenin önemli güç merkezlerinden Çin, Hindistan ve Rusya'nın yanı sıra Orta Asya enerji kaynaklarından dolayı ABD'nin de ilgisini çeken bu ülke, yirmi birinci yüzyılda yeni bir hüviyete bürünmeye hazırlanan dünyanın anahtarı konumunda.

ABD:

Afganistan'a olan ilgisi Sovyetler Birliği'nin bu ülkeyi işgal ettiği 1979 yılından sonra had safhaya ulaştı ve Pakistan'ı destekleyerek Afgan mücahidlerine büyük askeri ve parasal yardımlarda bulundu.

Orta Asya cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmaları ve Çin'in de hızla dünya sahnesinde yer almasından sonra ABD nezdinde Afganistan'ın önemi daha da arttı.

Son terör olayı, ABD için bölgede yeni oluşumlara girişmek için büyük bir fırsat verdi. Afganistan'da denetimi elinde bulunduran Taliban yönetiminin son 6 yılda etkinliğini artırması ve son dönemde iyice kontrol edilemez hale gelmesi Afganistan'ı, ABD'nin öncelikleri arasına soktu. Bamiyan'daki Buda heykellerinin yıkılması olayından sonra Taliban'ın Afganistan'da Hıristiyanlık propagandası yaptıkları gerekçesiyle 8 yabancı yardım görevlisini tutuklaması, ABD'nin bölgeye yönelik politikalarının işlerlik kazanmasında etkili oldu.

ABD'nin sözünü dinleyen bir Afgan hükümetinin kurulması durumunda Washington, hem Orta Asya petrollerini daha kolay kontrol edebilecek, hem de Çin'i kuşatma harekatının en önemli adımını da atmış olacak. ABD ayrıca nükleer silaha sahip tek Müslüman ülke Pakistan'ı da rahatlıkla kontrol edebilme imkanını elde edebilecek. Zaten Pakistan kamuoyunun ABD'den en çok rahatsız olduğu konu da bu.

ÇİN:

Her ne kadar Çin yönetimi, ABD'nin terörizme karşı girişimlerini desteklese de bölgede hiçbir oldu-bittiye müsaade etmeyeceğini açıkça ifade ediyor. Dolayısıyla ABD'nin işini çok kısa sürede bitirmesini ve bölgeyi terk etmesini istiyor. ABD'nin bölgede kalması demek, hem önemli bir müttefiki olan ve nükleer kapasitesini geliştirmesinde yardımcı olduğu Pakistan'ı kaybetmesi anlamına gelecek, hem de Asya'daki en büyük rakibi olan Hindistan'ın daha da güçlenmesi anlamına gelecek. Ayrıca Orta Asya petrolleri üzerindeki etkisini de yitirecek. Orta Asya cumhuriyetleri ve Rusya ile birlikte oluşturduğu Şanghay Paktı ile terörizme karşı işbirliğini geliştiren Çin'in, bu pakt vasıtasıyla bölgedeki petrol ve doğalgaz kaynakları üzerinde daha fazla söz hakkı elde etme amacının yattığı belirtiliyor.

HİNDİSTAN:

Geleceğin diğer bir süper güç adaylarından olan Hindistan, ABD'nin bölgede bulunmasından fazla rahatsızlık duymuyor. Stratejik işbirliği anlaşması imzaladığı ve Çin'e karşı desteğini sağladığı ABD'nin bölgeye yerleşmesiyle Hindistan büyük avantajlar sağlayacağının hesaplarını yapıyor. Bu avantajların başında her ne kadar Çin'e karşı denge oluşturması gelse de, özellikle Keşmir konusunda Pakistan karşısında elinin daha da güçleneceğini ve Pakistan'ın nükleer gücünün engelleneceğini hesaplıyor. Hindistan'ın diğer bir planı ise Orta Asya petrolleri üzerindeki etkisinin daha da artacağı. Petrol boru hatlarının kendi toprakları üzerinden geçmesiyle hem bu bölgede söz hakkı elde edecek, hem de kendi ihtiyacını rahatlıkla sağlayacak.

PAKİSTAN:

ABD'nin bölgeye yerleşmesinden veya uzun süreli bir krizden en çok korkan ülke şüphesiz Pakistan. Hindistan karşısında yalnız kalmamak, dünyadan soyutlanmamak ve Afganistan'da oluşacak yeni yönetim üzerinde etkili olmak için ABD'yi destekleyen Pakistan, Irak benzeri bir senaryonun Afganistan'da da yürürlüğe konabilme ihtimalinin korkusunu yaşıyor. ABD'nin bölgeye yerleşmesi durumunda Afganistan'ın hiçbir zaman istikrara kavuşamayacağını düşünen Pakistan, bu şekilde hem çok büyük ekonomik kayıplara uğrayacak, hem de siyasi anlamda Hindistan karşısında güçsüz düşecek.

Pakistan ayrıca iradeleri dışında bir hükümetin Afganistan'da işbaşına gelmesi durumunda, Keşmir benzeri bir olayı, Kuzeybatı Serhat (North-West Frontier) eyaletinde de yaşamaktan korkuyor. Başta Zahir Şah başta olmak üzere pek çok Afgan hükümdar, İngilizlere 100 yıllığına kiraya verildiğinden dolayı bu toprakların Afganistan'a ait olduğu öne sürmüşlerdi. Böyle bir durumda Pakistan iki ateş arasında kalacak.

İRAN:

İran da ABD'nin bölgeye yerleşmesinden büyük bir rahatsızlık duyuyor. Böyle bir durumda Orta Asya petrollerinin kendi topraklarından geçme ihtimali tamamen ortadan kalkacak. Ayrıca ABD yönetiminin işbaşına getireceği bir hükümette Şiilerin etkisiz kalmasından ve dolayısıyla doğudan da kuşatılmaktan korkuyor. Tahran yönetiminin, Afganistan'da Türkiye'nin ve Özbeklerin etkinliklerini artırmasından endişe duyduğu da unutulmamalı.

RUSYA:

Afganistan'da ağır bir yara alan Rusya, bölgedeki bir istikrarsızlığın Orta Asya'ya ve kendi topraklarına sıçramasından büyük bir endişe duyuyor. Dolayısıyla ABD'nin bölgeye yerleşmesi her ne kadar Orta Asya petrolleri konusunda bir risk taşısa da, Rusya'ya göre İslami akımların kontrol altına alınması bu şekilde daha kolay olacak. (Cumali Önal)




Zahir Şah'la pazarlık

İtalya'da sürgünde yaşayan devrik Afgan kralı Muhammed Zahir Şah'ın özel temsilcisi ve aynı zamanda torunu olan Mustafa Zahir, eski kralın Amerikan Kongresi'nden gelen heyet ve Taliban karşıtı Afgan muhalefeti Kuzey İttifak'ın temsilcileriyle yaptığı görüşmelerin çok verimli geçtiğini söyledi.

Mustafa Zahir, 'Görüşmeler çok verimli, geçti ve güncel sorunlar, Afganistan'daki son durum ve muhtemel çözümler ele alındı.' dedi. Devrik Kral Zahir Şah'ın, ülkede iktidarı elinde bulunduran Taliban'a karşı mücadele veren Kuzey İttifak temsilcilerini davet ettiğini hatırlatan Mustafa Zahir, 'Bir ekip, Zahir Şah ile muhalefetin ortak deklarasyonunu ortaya çıkarmak için çalışacak.' dedi. Eski Afgan kralı, Amerikan Kongresi'nden gelen bir heyetle de görüştü. Heyetin, devrik krala Afganistan'ın birlik ve bütünlüğünden yana olduklarını vurgulayarak, terörizmle mücadelede kararlı olduklarını söylediği belirtiliyor.

Bu arada Afganistan'daki muhalefetin önde gelen isimlerinden Dr. Abdullah, henüz devrik kralla, Taliban'ı devirmek amacıyla bir askeri konsey ve bir yüksek konsey kurulması yönünde anlaşmaya varılmadığını söyledi. Dr. Abdullah, düzenlediği basın toplantısında, Afganistan'ın muhaliflerin denetimindeki bölümünde hiçbir Amerikan askerinin bulunmadığını; ancak Taliban denetimindeki kısmında bulunmasının da pek mümkün olmadığını belirtti ve 'Şu anda bizim bölgemizde Amerikalı yok, Taliban kontrolündeki bölgede de olduğundan kuşkuluyum.' dedi. Dış Haberler Servisi




SAVAŞ istemiyoruz

ABD'nin 11 Eylül'de uğradığı terörist saldırılara misilleme çerçevesinde Afganistan'a yönelik operasyon hazırlığı sürerken, Washington'un yanı sıra Avrupa'nın çeşitli kentlerinde savaş karşıtı gösteriler düzenlendi.

ABD'ye karşı güç birliği yapan küreselleşme ve savaş karşıtları, Washington ve San Francisco'da ABD'ye karşı sokaklara döküldü. 'Global Resistance' çatısı altında toplanan İngiliz küreselleşme karşıtları da, İşçi Partisi'nin dün Brighton'da başlayan toplantısı arifesinde, Başbakan Blair'e barış çağrısında bulundu.

Avrupa da hareketli

Paris'teki gösteride, Afganistan'da kadın hakları, barış ve demokrasi çağrısında bulunuldu. İspanya'nın Barselona kentinde Katalanca 'Savaşı durdurun' anlamına gelen 'Aturem la guerra' paltformu tarafından düzenlenen savaş karşıtı gösteriye yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı belirtildi.

Yunanistan'ın başkenti Atina'da da birkaç yüz kişinin önceki akşam 'terörizm ve savaş barbarlığını' protesto etmek amacıyla toplandığı belirtildi. İtalya'nın başkenti Roma'da da onbinlerce kişi, önceki gün savaş karşıtı bir gösteri düzenlemişti. ABD'nin başkenti Washington'da ve San Francisco kentinde de önceki gün binlerce kişinin katıldığı savaş karşıtı gösteriler düzenlenmişti. Dış Haberler Servisi




Kış zor geçecek

ABD'nin, Afganistan'a yönelik muhtemel bir askeri operasyonu, Pakistan'ı da ekonomik ve siyasi olarak etkiliyor.

Halen 2 milyona yakın Afgan mülteciyi barındıran Pakistan'da halk, bir yanda bölgede adım adım yaklaşan savaşa, diğer yanda da çetin kışa hazırlanıyor. Önümüzdeki günlerde etkisini göstermesi beklenen çetin kış şartlarına hazırlık yapan Pakistanlılar bugünlerde, içme suyu ve yakacak tedarikiyle meşguller. Zaman zaman gösterilere sahne olan ülkede halkın çoğunluğu, günlük yaşamlarını sürdürebilme çabasında. Dükkanların açık olduğu ülke sokaklarında günlük ihtiyaçlarını karşılamak için dolaşan insanları ve ellerinde pidelerle evlerine dönen kadınları görmek mümkün.

BM'nin son tahminine göre ise, ABD'nin Afganistan'ı vurması durumunda başta Pakistan ve İran'a olmak üzere 1,5 milyonluk yeni mülteci akını başlayacak. Mustafa Bağ / İslamabad




Reppas saçması: Türkler terörist!

Yunanistan Hükümet Sözcüsü Dimitri Reppas, Kıbrıs'ta "terörist olarak tarif edilmesi gerekenin Atilla ve işgal güçleri" olduğunu söyledi.

Başbakan Ecevit'in Kıbrıs Rum Kesimi'nin kara para trafiği ile bağlantısını vurgulayan açıklamalarına sert tepki gösteren sözcü, bu konuda asıl Türk tarafıyla ilgili çıkan iddiaların araştırılması gerektiğini öne sürerek, "Kıbrıs'ta bir terörist vardır ve o da, Atilla'dır, işgal kuvvetleridir. Uluslararası toplum, bu teröriste kesin ve sonuç getirici bir cevap vermelidir" dedi. Reppas, "Sadece, AB menfaatleriyle ilgilenmeyen, yani bölgede AB'nin varlığını düşünmeyen ve Kıbrıs halkının, Kıbrıslı Rumların ve Türklerin kalkınmasıyla ilgilenmeyen bir kişi bu şekilde, Sayın Ecevit gibi konuşabilir" dedi. Atina




Terörün kaynağı Filistin sorunu

Kuveyt'in Ankara Büyükelçisi ve strateji uzmanı Halef Abbas Halef: Terörün sona erdirilmesi için İsrail ile Filistin arasındaki soruna kalıcı çözüm şarttır. Türkiye, ekonomik açıdan büyümesi için Ortadoğu pazarını göz ardı etmemeli.

ABD'ye yönelik terörist saldırıların ardından bölgenin ve Türk-Arap ilişkilerinin geleceğini değerlendiren Ankara'nın Kuveyt Büyükelçisi ve strateji uzmanı Halef Abbas Halef, terörün sona erdirilmesi için İsrail ile Filistin arasındaki soruna kalıcı bir çözümün şart olduğunu söyledi. Türk Dışişleri'nin Ortadoğu'ya açılma politikalarının takdir topladığını belirten Halef, ''Türkiye'nin ekonomik açıdan büyümesi için bu büyük pazarı göz ardı etmemesi gerekli.'' dedi.

''Her şeyden önce, ABD halkına bu terörist saldırıdan dolayı başsağlığı mesajlarımı iletmek istiyorum. Biz terörün acısını çekmiş halklarız. Ancak dünyada yaşanan terörün kökünün kazınması için öncelikle ve mutlaka Filistin halkına yönelik terörün durdurulması lazım. İsrail Devleti şu anda terörün bir nevini uygulamaktadır. Bölgenin geleceği bu sorun çözülmediği müddetçe tam olarak aydınlığa kavuşamaz. Bu yüzden ABD ve teröre karşı mücadele ittifakının bu soruna mutlaka eğilmeleri gerekir.'' diyen Halef, Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in, ABD'deki saldırıların ardından herkes Afganistan sorunuyla meşgulken ''belki de bölgenin güvensizliğinin ana kaynağı olan'' İsrail ve Filistin'e yaptığı ziyaretin bu bağlamda çok anlamlı ve olumlu olduğunu; takdir topladığını vurguladı.

Türkiye'nin güçlü bir Müslüman ülke olarak Filistin sorununa eğilmesinin çok büyük önem taşıdığını vurgulayan Büyükelçi Halef, ''Yeni dünya düzeninde güçlü ülkeler ordularına göre değil ekonomilerine göre belirlenmektedir. Türkiye'nin ekonomik olarak geleceğinin çok parlak olacağını düşünüyoruz. Dış borçlarınız olabilir; ama Türkiye bunu ödeyecek güçtedir. Artık Ortadoğu'da hem politik olarak hem de ekonomik olarak bir güç dengesi olma yolunda adımlar atıyorsunuz ve bu bizim için büyük bir mutluluk kaynağı. Bölge gerçekten de bir pazar olarak oldukça büyük ve Türkiye'nin ürettiği malların pazarlanması için de oldukça müsait. Bizim ticaret heyetlerimiz de birkaç ay içerisinde Türkiye'deki yatırım imkanlarını araştırmak üzere gelecekler.'' şeklinde konuştu.

Türk-Kuveyt dostluğunun sarsılmazlığına dikkat çeken Kuveyt Büyükelçisi, bu konuda da şunları söyledi:

''Kuveyt'in Irak tarafından işgali sırasında bazı Arap kardeşlerimizin gösterdikleri hassasiyetin kat kat ötesinde bir tutum takınan Türk hükümetinin tavrı bizim kalbimizde yerini korumaktadır. Biz de deprem sonrasında aynı duygularla Türk kardeşlerimizin yardımına koştuk.''

'Hafızamızı yitirdik'

Kuveyt ile Irak arasındaki ilişkilerin işgal sebebiyle donmuş durumda olduğuna işaret eden Büyükelçi, ''Hâlâ Irak yönetiminin ve bazı yöneticilerinin Kuveyt'i işgali haklı görmeye devam ettikleri anlaşılıyor.'' diyerek serzenişte bulundu.

''Bizim isteklerimiz yerine getirilmesi imkansız şeyler değil.'' şeklinde konuşan Halef, son olarak şunları söyledi: ''Öncelikle Irak'tan savaş sonrası hayatta bulunanların ve ölülerimizin naaşlarının ailelerine iadesini istiyoruz. İkinci olarak ise arşivlerimizin iadesini talep ettik. Yani ortada bir Kuveyt hükümeti var; ama uluslararası olanlar da dahil bütün anlaşma ve sözleşmelerimiz; arsa, banka, nüfus bilgileri gibi pek çok belgeler kayıp.

Kamuoyuna yansıtıldığı gibi biz Picasso tabloları ya da Karuni hazinelerin iadesini istemiyoruz. Devlet olmamızın gereği, önümüzü daha iyi görebilmek için arşivlerimizin iadesini istiyoruz. Bunlar yerine gelmeden Kuveyt geri adım atmayacaktır. Gelecek Arap zirvesinde somut adımlar atılmasını umuyoruz.'' (Salih Boztaş)




Taliban: Ladin kontrolümüzde

Taliban yönetiminin yeni 'atlatma' manevrası da ABD tarafından kabul görmedi.

Taliban, ABD'nin 11 Eylül'de gerçekleştirilen saldırıların bir numaralı zanlısı olarak ilan ettiği Usame Bin Ladin'in kontrolü altında bulunduğu bildirdi. Taliban'ın İslamabad temsilcisi Molla Abdüsselam Zaif, gazetecilere yaptığı açıklamada, Bin Ladin'in güvenliği için saklandığını söyledi. Molla Zaif, 'Usame Afganistan'da; ancak emniyeti ve güvenliği için bilinmeyen bir yerde. Yalnız güvenlik yetkilileri nerede olduğunu biliyorlar. Usame kontrol altında.' dedi. Zaif, ulemanın ülkeyi terk talebinin Ladin'e iletildiğini; ancak cevap gelmediğini söyledi.

Beyaz Saray ise, Taliban'ın Bin Ladin'in kontrol altında olduğu yolundaki açıklamasının hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini bildirdi. Beyaz Saray sözcüsü Ken Lisaius, açıklamanın hiçbir şeyi değiştirmeyeceği ve Taliban'ın Bin Ladin'i teslim etmesi gerektiğini bildirdi. Sözcü, ABD Başkanı George Bush'un, Amerikan halkına ve Kongre'ye hitaben yaptığı konuşmada, taleplerinin pazarlığa ya da tartışmaya açık olmadığını açıkça belirtmiş olduğunu hatırlattı.

ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ise, Taliban'ın açıklamasına inanmaları için bir neden olmadığını bildirirken; Pakistan Devlet Başkanı General Pervez Müşerref, CNN'e verdiği demeçte, Taliban'ın, Usame bin Ladin'i teslim etmesinin zor olduğunu söyledi. Bu arada misilleme veya halk tepkisinden korkan Bin Ladin ailesinin 24 ferdinin ABD'den kaçırıldığı ortaya çıktı. Usame Bin Ladin, Suudi Arabistan'ın en köklü ailelerinden biri olan Bin Ladin ailesi tarafından dışlanmış durumda.

ABD Adalet Bakanı John Ashcroft ise, ABD misillemesinden sonra, ülkede 11 Eylül'deki gibi çok ciddi saldırılar olabileceğini söyleyerek, halktan 'uyanık' olmalarını istedi.

Bu gelişmeler yaşanırken, Taliban'ın lideri Molla Muhammed Ömer, iktidara hazırlanan eski Afgan Kralı Zahir Şah'ı sert dille uyararak "Afganistan'ı unut. Ömür billah Afgan meselesini çözecek değilsin. Hangi cesaretle sırtını Amerika'ya dayayıp Afganistana dönebileceğini sanıyorsun." dedi. Dış Haberler Servisi




Kabil'de mahkeme günü

Afganistan'da, Hıristiyanlık propagandası yaptıkları gerekçesiyle geçen ay tutuklanan 8 yabancı yardım görevlisinin yargılanmasına, 3 hafta aradan sonra yeniden başlandı.

Gazetecilerin alınmadığı mahkeme salonundaki bir Taliban askerinin verdiği bilgiye göre, merkezi Almanya'da bulunan 'Shelter Now International' adlı yardım örgütünde çalışan yardım görevlilerinden 7'si duruşmaya getirildi. Amerikalı Heather Mercer (24) ise hasta olduğu için duruşmaya katılmadı.

'Saldırı etkilemez'

4 Alman, 2 Amerikalı ve 2 Avustralyalı yardım görevlisini, Atıf Ali Han ve Bismillah Han adlı Pakistanlı avukatlar temsil ediyor. Yardım görevlilerinin duruşması, ABD'de 11 Eylül'deki terörist saldırılardan sonra 3 haftadır yapılmıyordu.

Taliban'ın Başyargıcı Nur Muhammed Sakıb, 8 yabancı yardım görevlisinin adil yargılanacağını bildirdi. Sakıp, dün yargılanmalarına başlanan yardım görevlilerine, ABD'nin saldırı tehdidinin mahkemeyi etkilemeyeceğini söyledi. Başyargıç Sakıp, 'Size karşı ayrımcılık ya da adaletsizlik olmayacak. Mahkemenin kararı, Müslümanlar ile Müslüman olmayanlar arasındaki farklılık gözetilmeksizin İslami adalete dayalı olacak.' dedi. Kabil




Harekâtın eli kulağında

İngiliz The Observer Gazetesi, ABD ve İngiltere'nin uluslararası terörizme karşı yapacakları askeri harekatın bugün-yarın ya da en geç 48 saat içinde başlayacağı iddiasına yer verdi.

Harekat stratejisinin Bin Ladin ve güçlerini yok ederek Taliban rejimini etkisiz hale getirmek olduğunu belirten gazete, harekatın hava ve füze saldırılarıyla başlayacağını ve ilk hedefin Taliban'a ait 20 uçaklık hava gücü olduğunu öne sürdü.

Daha sonra tanklar ve diğer savaş araçlarının etkisiz hale getirilmesine çalışılacağını belirten gazete, ilk hedeflerin Okyanus'ta bekleyen ABD ve İngiliz savaş gemilerinden kalkan uçaklarla vurulacağını da iddia etti. The Observer, aynı haber içinde üç hafta önce ellerine geçen bir istihbarat dosyasında ABD'ye yönelik terör eylemlerinde yer alan 19 teröristten en az birinin Bin Ladin'in kamplarında eğitildiğine dair delillerin bulunduğu iddiasına da yer verdi. Gazete, söz konusu istihbarat dosyasının bir Arap ülkesinin gizli servisince hazırlandığını belirtirken, Amerikan istihbarat yetkililerinin de Observer'a yaptıkları açıklamada, 4 teröristin Afganistan'da Bin Ladin ve El Kaide mensuplarıyla birlikte olduklarına dair ellerinde delil olduğunu bildirdiklerine işaret etti.

İttifak ilerliyor

Bu arada Afganistan'da Taliban'a karşı savaşan Kuzey İttifakı'nın Dışişleri Bakanı Abdullah Abdullah, "Birkaç gün içinde ABD'nin Taliban'ı vuracağını hissettiğini" bildirirken, İttifak, Bagdis bölgesindeki Kadis'i de ele geçirdi. İttifak sözcüsü Muhammed Habil, 30 askeri ve komutanlarını yakaladıklarını; bölgedeki 120 Taliban askerinin de taraf değiştirdiğini söyledi. İttifak, Taliban komutanlarından Muhammed Süleyman ve 70 askerinin kendilerine geçtiğini de bildirirken, son durumda, İttifak güçleri ülkenin 5'te birini kontrol altına aldı. Dış Haberler Servisi




Suudilerden 'üs'se ret

Suudi Arabistan, ABD'de 11 Eylül'de düzenlenen terörist saldırılardan sonra muhtemel bir operasyon için topraklarındaki üslerin kullanılmasına izin vermeyeceğini tekrarladı.

Savunma Bakanı Prens Sultan, resmi Okaz gazetesinde dün yayımlanan demecinde, 'Suudi Arabistan, Araplara ya da Müslümanlara saldırı başlatmak için topraklarındaki üslerinin kullanılmasına izin vermeyecektir.' dedi.

'Müslümanlara ya da Araplara saldıracak tek bir askeri bile ülkemize kabul etmeyeceğiz.' diyen Prens Sultan, Irak'ın güneyinde oluşturulan uçuşa yasak bölgenin denetlenmesi için topraklarında 40 Amerikan, İngiliz ve Fransız uçağı bulunduğunu da kaydetti.

Adlarının açıklanmasını istemeyen Amerikalı yetkililer, geçtiğimiz gün yaptıkları açıklamada, Suudi Arabistan'ın, 'ABD birliklerine, topraklarındaki üslerinden birinde kurulacak komuta merkezini kullanması amacıyla izin vereceğine' dair üstü kapalı güvence aldıklarını bildirmişlerdi. Riyad



| Ana Sayfa | Haberler | Ekonomi | Dış Haberler | Politika | Kültür Sanat | Spor | Yazarlar | Haber İndeksi | Hodri Meydan |

Copyright© 1995-2000 Feza Gazetecilik A.Ş. / Çobançeşme Mh. Kalender Sk. No: 21 34530 Yenibosna / İstanbul
Tel:
+90 (212) 639 34 50 (pbx)  Fax: +90 (212) 652 24 23  e-posta: http://www.zaman.com/ssayfa/form/okurdan.htm
Bu site Zaman Gazetesi Internet Servisi tarafından hazırlanmaktadır.